Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, COVID-19 anti-serumu için hayvanlar üzerinde denemelere haftaya başlanacağını belirterek, "İnşallah ipi Türk veteriner hekimleri, Türk doktorları, Türk sağlıkçıları göğüsler. Bu işlem başarılı olursa bu bir aşı prototipi üretildiği anlamına geliyor" dedi.



Tarım ve Orman Bakanlığı'nın desteklediği, Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (Etlik VKMAEM) ve Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü iş birliği içerisinde yürütülen 'COVID-19'a karşı terapötik amaçlı hiperimmunserum (Anti-serum) üretimi' projesi kapsamında SARS CoV-2 (COVID-19) virüsü izole edilerek, genetik sekanslama metoduyla virüsün haritasının çıkartılması çalışmalarına başlandı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin eşi Dr. Ahu Pakdemirli'nin de içinde yer aldığı tıp ve veteriner hekimlerden oluşan ekip, 'COVID-19'a karşı Anti-serum geliştirme' projesi kapsamında sürdürdüğü çalışmalarda önemli bir aşamaya geldi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Olmayan Etik Kurulu ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü izinleri ile pozitif hasta örnekleri toplanarak, Etlik VKMAEM imkanları ile virüs izolasyonları tamamlandı. Virüs izolasyonu, yüksek miktarda üretilmesi ve inaktivasyonu işlemleri Biyogüvenlik Seviyesi 3 (BSL3) olan Etlik VKMAEM Viroloji Teşhis Laboratuvarı’nda uzman ekip tarafından, kısa sürede tamamlandı. Şimdi ise hayvanlar üzerinde denemelere başlamak için virüs canlılık kontrolleri yapılıyor. Kontrollerin ardından tavşan ve atlar üzerinde denemeler başlayacak. Hayvan denemelerinden sonra Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı ortak çalışmalar yürüterek elde edilen immunglobulinleri, insanlarda kullanıma uygun olarak saflaştıracak ve elde edilen anti serumlar aşılara uygulanacak.



‘HAYVANLARA VERMEYE HAZIRIZ’

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de beraberindeki heyetle birlikte Ankara Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü'nde incelemelerde bulundu. Pakdemirli ardından merkezde yürütülen çalışmalara ilişkin bilgiler verdi. Bakan Pakdemirli, "Bu işin birinci aşaması örnek almak ve onları toplamanız. Benim eşim de doktor, kendisi de sıklıkla buraya gelerek, çalışmaları takip ediyor. Burada önemli olan örneği aldıktan sonra virüsün izolasyonunu yapmanız. İzolasyon denen şey de bir balık düşünün, balığı kılçığından ayırmak gibi bir şey. Bunun ardından da in-aktivasyonunu yapıyorsunuz. Bunu da şöyle örneklendirelim; virüsün savaşa gitmeye hazır bir asker olduğunu düşünün, o askeri öldürmüyorsunuz; ama elindeki tüfeği alıyorsunuz. Bu aşama da yapıldıktan sonra artık dışarıda çalışmalara müsait hale geliyor. Bu iş belli sağlık riskleri içerdiği için BSL 3 seviyesinde bir laboratuvar gerekiyor. Önümüzdeki hafta itibarıyla da 'anti-serum' çalışmaları için hayvanlara vermeye hazırız. Hayvanlardan at ve tavşanı önce hasta edeceğiz. Hayvanseverler tepki gösterebilir; ama virüs ‘in aktive’ olduğu için hayvan sağlığına ve refahına aykırı bir iş yapmıyoruz. Hayvan az da olsa bir hastalık geçirecek ve o hastalığın sonunda geliştirmiş olduğu antikorların sayısı çoğalacak ve biz de onları alacağız. Bu çalışma Eylül ayına kadar sürecek. İlerideki aşı çalışmalarına da örnek olacak bir çalışma. Bu enstitülerimizin 120 yıllık bir virüs ile ilgili birikimleri var. Biz bunları en iyi şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Biz Sağlık Bakanlığımızla koordineli çalışıyoruz ama diğer tüm kurum ve kuruluşlara da özellikle burada yaptığımız deneylerin de açık olduğunu ifade etmek isterim. İnşallah en yakın zamanda gelişmelerle ilgili ekstra bilgi sağlayacağız. Çalışma başarılı olduğu zaman aşı prototipini de üretmiş olacağız" dedi.


'İNŞALLAH İPİ TÜRK DOKTORLAR GÖĞÜSLER'

Bakan Pakdemirli, İstanbul ve Ankara’da atık sularda virüs ile ilgili araştırmalar yaptıklarını da kaydederek, "Bunlarla ilgili birtakım bulgulara rastladık. Vakaların yoğun olduğu bölgelerde atık sularda da bu yoğunlaşmanın olduğunu görüyoruz. Bunlar dışında bir çalışmamız daha var. Çeşitli bitkisel yağ ve uçucu yağların koronavirüse karşı olan etkinliğine dair bir çalışma yapıyoruz. Türk veteriner hekimleri ile Türk doktorlarıyla birlikte çalışmalar yaparken, bir yandan da Türk topraklarında yetişen bitkilerle bu işin tedavisinde bir fayda sağlama şansımız ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bir yandan da yarasalar ile ilgili çalışmalarda yapıyoruz. Dünyanın başına gelen bu musibetin çözülmesiyle ilgili her türlü gayret ve çaba sarf ediyoruz. Buradaki arkadaşlarımız gece, gündüz uyumadan çalışmalarına devam ediyorlar ve çalışmamız da gerekiyor. Çünkü dünyada bir kişinin daha az ölmesine sebebiyet verecek başarılı bir çalışmayla bu işi sonuçlandıracaksak bu işin uykusu olmaz. İnşallah ipi Türk veteriner hekimleri, Türk doktorları, Türk sağlıkçıları göğüsler. Fakat en önemli nokta çarenin en hızlı şekilde bulunmasıdır. Neticeye aslında epey bir miktarda yaklaşılmış olunuyor. Hatta yüzde 80’i bitmiş oluyor diyebiliriz" şeklinde konuştu.

Editör: MURAT ÖZER