Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "90 yıl önce Hitler'in çaktığı kıvılcım nasıl ki Pasifik'ten Atlantik'e, Hint Okyanusu'ndan Kuzey Denizi'ne kadar bütün dünyayı ateşe attıysa, bugün Netanyahu'nun Siyonist emelleri de bölgemizi ve tüm dünyayı büyük bir felakete sürüklemekten başka bir gaye taşımıyor. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın kudsiyetine el uzatılmasını, Kudüs-i Şerif'in tarihi statüsünün gasp edilmeye çalışılmasını, çeşitli haritalar üzerinden bölgemizi parçalama niyetlerinin artık ulu orta konuşulmasını bu sinsi planın birer hamlesi olarak görüyoruz. . Türkiye olarak, bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğimizi burada önemle vurguluyorum" dedi.

"YENİ BİR SYKES-PICOT DÜZENİN KURULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) 51. Oturumu, 43'ü bakan 5'i bakan yardımcısının katılımıyla İstanbul'da başladı. 2 gün sürecek toplantı öncesi, toplantıya iştirak eden ülkelerin heyet başkanları toplu fotoğraf çekimine katıldı. Toplantıya İİT alt kuruluşlarının temsilcilerinin yanı sıra, Birleşmiş Milletler, Arap Birliği, Körfez İşbirliği Konseyi, Karadeniz Ekonomik İş birliği Örgütü, Gelişen Sekiz Ülke (D8), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Türk Devletleri Teşkilatı, Uluslararası Göç Örgütü ve Dünya Ticaret Örgütü gibi 30 civarında uluslararası kuruluştan üst düzey katılım sağlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan programda açıklamlarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, “İslam dünyasının siz kıymetli temsilcileriyle İstanbul’da bir araya gelmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. 2 gün boyunca gerçekleştireceğiniz istişarelerin ve alacağınız kararların İslam ümmeti ve insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Teşkilatımızın, küresel barış ve refahın sağlanmasına verdiği desteği alacağınız kararlarla bir kez daha dünyaya duyuracağınızdan eminim" dedi.

Istanbul Cumhurbaskani Erdogan Yeni B 777091 229596 (1)

Bakan Hakan Fidan, Brezilya'da Rus mevkidaşı Segey Lavrov ile görüştü
Bakan Hakan Fidan, Brezilya'da Rus mevkidaşı Segey Lavrov ile görüştü
İçeriği Görüntüle

‘ÖNCE GAZZE’YE VE BATI ŞERİA’YA SALDIRDILAR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fevkalade kritik bir dönemde gerçekleştirdiğiniz toplantının etkileri sadece ülkelerimizde değil, inşallah tüm dünyada hissedilecektir. Konuşmamın başında, İsrail ordusu tarafından Gazze’de şehit edilen, yüzde 65’inden fazlasını çocuk ve kadınların oluşturduğu 55 bini aşkın kardeşimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Aynı saldırılarda yaralanan 128 bin kardeşimize Rabb’imden şifalar diliyorum. Türkiye olarak, Filistinli kardeşlerimizin acısını acımız, hüznünü hüznümüz biliyoruz. Filistinli kardeşlerimiz de bilsinler ki, zulmün bugün karanlığı ne kadar koyu olsa da inşallah adalet tecelli edecek, zafer mutlaka inananların olacaktır. Allah’ın izniyle acıları, zulümleri, ölümleri değil; zaferleri, sevinçleri ve barışı konuşacağımız güzel günleri göreceğimize ben yürekten inanıyorum. Son 2 yıldır İsrail’in işgal, istila, yıkım ve katliam politikalarıyla giderek daha fazla yüzleşiyoruz. Batılı güçlerin koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail, bölgemizi istikrarsızlığa sürüklemeye devam ediyor. Önce Gazze’ye ve Batı Şeria’ya saldırdılar. Tüm dünyanın gözleri önünde Gazze’yi devasa bir enkaza çevirdiler. Sağlık tesislerini, okulları, camileri ve kiliseleri bombaladılar. Sadece bir çuval un almak, bir tas çorba, bir kuru ekmek alabilmek için yardım sırası bekleyen insanları hunharca katlettiler. Her gün, çoğu çocuk ve kadın, yüzlerce masum sivil İsrail güçleri tarafından bilerek şehit ediliyor. Gazze’de yaşayan 2 milyon kardeşimiz, Nazilerin temerküz kamplarını bile geride bırakan kötü şartlarda tam 21 aydır hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gazze’yle birlikte İsrail, Lübnan’ı, Yemen’i ve Suriye’yi de hedef aldı. Hava bombardımanlarının yanı sıra, Suriye’deki çeşitli grupları yönetime karşı kışkırtarak orayı da karıştırmaya, orada da kargaşa çıkarmaya çalıştı" ifadelerini kullandı.

‘SON OLARAK İRAN’A GERÇEKLEŞTİRDİĞİ SALDIRILARIN TANIM VE TARİFİ HAYDUTLUKTUR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi de İsrail’in devlet terörüne 13 Haziran’dan bu yana komşumuz İran muhatap oluyor. Şunu bir defa açık ve net söylemek isterim. Bütün bu saldırılarıyla Netanyahu hükümeti, bölgesel barışın önündeki en büyük engel olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. İsrail’in İran’a gerçekleştirdiği saldırıları en güçlü şekilde telin ediyorum. İsrail’in terör saldırılarında, bombardıman ve suikastlerinde vefat eden İranlı kardeşlerimiz için ülkem ve milletim adına taziyelerimi sunuyorum. Binlerce yıllık tarihiyle, zorluklar karşısında sergilediği dayanışmayla ve güçlü devlet tecrübesiyle İran halkının inşallah bugünleri de atlatacağından hiçbir şüphe duymuyoruz. Şu gerçeğin de bilinmesinde fayda görüyorum. İsrail’in Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve son olarak İran’a gerçekleştirdiği saldırıların tanım ve tarifi haydutluktur" dedi.

‘13 HAZİRAN SALDIRILARIYLA MÜZAKERE SÜRECİNİ BALTALAMAYI HEDEFLEDİLER’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İran’ın, İsrail’in bu devlet terörü karşısında nefsi müdafaa çerçevesinde halkını savunmak amacıyla aldığı tedbirler gayet doğal, meşru ve hukukidir. Kardeşlerim, şurası artık günbegün ortaya çıkıyor. Uluslararası hukuku ihlal eden bu mütecaviz eylemlerin, İsrail’in bölgede yürüttüğü stratejik istikrarsızlaştırma politikasına hizmet ettiği açıktır. Saldırıların, İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerin yoğunlaştığı bir dönemde vuku bulması elbette manidardır. Nükleer çalışmalarında hiçbir denetime tabi olmayan, şeffaflık noktasında kimseyi umursamayan İsrail’in, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi anlaşmasına taraf olan başkalarına söz söylemesi büyük bir riyakarlıktır. Netanyahu hükümeti, 13 Haziran’daki saldırılarıyla aslında müzakere sürecini baltalamayı hedeflemiştir. Yaşananlar, aynı zamanda Netanyahu ve cinayet şebekesinin herhangi bir meselenin diplomatik yollarla çözülmesini istemediğini de gösteriyor. Yine İsrail, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip bağımsız bir Filistin devletiyle yan yana barış içinde yaşamak yerine savaşı tüm bölgeye yaymaya çalışıyor" şeklinde konuştu.

‘NETANYAHU’NUN NE YAPMAK İSTEDİĞİNİN GAYET BİLİNCİNDEYİZ’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakınız, bundan tam 90 yıl önce Hitler’in çaktığı kıvılcım nasıl ki Pasifik’ten Atlantik’e, Hint Okyanusu’ndan Kuzey Denizi’ne kadar bütün dünyayı ateşe attıysa, bugün Netanyahu’nun Siyonist emelleri de bölgemizi ve tüm dünyayı büyük bir felakete sürüklemekten başka bir gaye taşımıyor. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’nın kudsiyetine el uzatılmasını, Kudüs-i Şerif’in tarihi statüsünün gasp edilmeye çalışılmasını, çeşitli haritalar üzerinden bölgemizi parçalama niyetlerinin artık ulu orta konuşulmasını bu sinsi planın birer hamlesi olarak görüyoruz. Biz, Netanyahu’nun ne yapmak istediğinin gayet bilincindeyiz. Bölgeyi ateşe, çatışmaya, kaosa ve gözyaşına boğarak güvenliklerini tesis edeceklerini zannedenler, ham bir hayalin peşinden gitmektedir. İsrail, komşularının güvenliğini tehdit ederek kendi güvenliğini sağlayamaz. Evdeki hesabın çarşıya uymadığını onlar da yavaş yavaş göreceklerdir. İsrail’in, kanlı elleriyle bölgemizde düzen kuracağını iddia etmesi, bu ülkeyi yönetenlerin nasıl bir körlük ve karanlık içinde olduklarını ortaya koyuyor. Türkiye olarak, bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğimizi burada önemle vurguluyorum. Gazze halkının açlıkla cezalandırılmasına, Batı Şeria’da devlet ve yerleşimci terörüne, Mescid-i Aksa ile semavi dinlerin beşiği Kudüs’ün tarihi statükosunu yok etme teşebbüslerine asla esir kalmayacağız" ifadelerini kullandı.

‘İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME ULAŞILMASI ÇOK DAHA HAYATİ HALE GELMİŞTİR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradan uluslararası topluma, özellikle İsrail üzerinde etki sahibi ülkelere bir kez daha sesleniyorum. Netanyahu’nun çatışmaları daha da derinleştirmek amacıyla söylediği, övgü ambalajına sarılmış zehirli sözlerine kimse itibar etmesin. Bizim yeni bir savaşı ve istikrarsızlığı kaldırmaya tahammülümüz yoktur. İhtiyacımız olan; aklıselimdir, sağduyudur, temkindir. Yanlışı daha büyük bir yanlışla kapatma gafletine asla düşmemektir. Bugün buradan bir kez daha çözümün diplomasi ve diyalogtan geçtiğini vurguluyor, kolaylaştırıcılık dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum. 13 Haziran’dan bugüne kadar adeta yüreğimizi ortaya koyarak, sükunetin tesisi için çok ciddi gayret sarf ettik. İnşallah netice alıncaya kadar bu temaslarımızı sabırla sürdüreceğiz. Değerli bakanlar, çok değerli dostlar, bu şartlarda iki devletli çözüme ulaşılması çok daha hayati hale gelmiştir. Daha fazla ülkenin Filistin Devleti’ni tanımasının teşvik edilerek devam etmesi; İsrail’e karşı uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler Şartı temelinde zorlayıcı tedbirler alınması için girişimlerimizi eşgüdüm halinde sürdürmeliyiz. İki devletli çözümü ilerletmek için bu hafta New York’ta, Suudi Arabistan’ın öncülüğünde yapılması planlanan, ancak son saldırılar nedeniyle ertelenen uluslararası konferansın ilk fırsatta tertiplenmesini temenni ediyoruz. Suudi Arabistan’a bu girişiminde şimdiden muvaffakiyetler diliyorum" dedi.

‘DURUŞUMUZU AÇIKÇA DÜNYA KAMUOYUNA DUYURMALIYIZ’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii burada şunun da altını çizmek durumundayım. Aynı ananın evladı olan iki kardeş arasında görüş ayrılıkları, yol ve yöntem farklılıkları olabilir. Bunlar hayatın olduğu gibi, siyasetin de diplomasinin de doğal gerçekleridir. Ama kardeş demek, aynı zamanda kaderdaş demektir. İstanbul’un kaderi, Şam’ın kaderinden; Bağdat’ın, Kahire’nin, Sana’nın kaderinden; İslamabad’ın, Kabil’in, Trablus’un, Tahran’ın kaderinden; Mekke’yle, Medine’nin ve elbette Kudüs’ün ve Gazze’nin kaderinden ayrı değildir. Kürt’ü, Arab’ı, Fars’ıyla; Sünnisiyle, Şiî’siyle, Alevi’siyle; Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalısıyla ve diğer tüm mezhep ve kökenleriyle Müslümanların kıblesi gibi kaderleri de ortaktır. Her birimiz “La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah" diyoruz. Söz konusu ortak davalarımız, ortak çıkarlarımız olunca, farklılıkları bir yana koyup kenetlenmek boynumuzun borcudur. Aramızdaki tutum farklılıklarının, özellikle içinden geçtiğimiz bu kritik dönemde bizlere ayak bağı olmasına izin veremeyiz. Son süreçte gördük ki; dengeler, siyasetler, kırılgan ilişkiler bir yere kadar. Ümmetin sesini ve vicdanını temsil eden teşkilatımızın bu toplantısında, İsrail’in tüm bölgeyi yangın yerine çeviren politikalarına karşı duruşumuzu açıkça dünya kamuoyuna duyurmamız gerekiyor. Bugün birbirimize daha sıkı sarılmaya, saflarımızı daha da sıkılaştırmaya, birbirimize karşı hoşgörü sınırlarımızı daha da genişletmeye ihtiyacımız var" diye konuştu.

‘İKİ MİLYARLIK İSLAM ALEMİNİN TEK BAŞINA BİR KUTUP HALİNE GELMESİ ŞARTTIR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Efendimizin (aleyhisselatü vesselam) şu emrini bilhassa bu günlerde kendimize rehber edinmeliyiz: 'İki birden, dörtte üçten iyidir. İttifak ediniz' Evet, bilhassa Filistinli kardeşlerimizin kendi işlerinde milli birlik sağlayacakları günlere ulaşmayı can-ı gönülden arzu ediyoruz. İşte bugün burada olduğu gibi hepimiz Filistin halkı için seferber olmuşken, kardeşlerimiz arasında bölünmüşlük, parçalanmışlık görmek bizleri üzüyor. Nerede olursa olsun ayrışmayı, kutuplaşmayı; birlikteliğe, dayanışmaya tahvil etmek en samimi arzumuzdur. Çok kutuplu dünyada iki milyarlık İslam aleminin tek başına bir kutup haline gelmesi şarttır. İslam dünyasının çok daha büyük rol oynayacağı, ancak aynı zamanda daha fazla sorumluluk üstleneceği bir dönemin arefesindeyiz. Türkiye’nin Dışişleri Bakanları Konseyi Dönem Başkanlığı, bölgemizdeki şiddet sarmalının İsrail tarafından yeniden tetiklendiği, istikrar ve barışın tehdit edildiği bir ortamda başlıyor. İsrail’in, Filistin’de olduğu gibi Suriye, Lübnan ve İran’daki haydutluklarını durdurmak için daha fazla dayanışma sergilememiz şart. Teşkilatımız, kurulduğu günden bu yana hep barış ve diyalog mesajı taşımış, her türlü aşırıcılığa karşı dimdik durmuştur. Bundan sonra da sırt sırta verip zorlukların üstesinden beraber geleceğiz. Elli yedi üyesiyle Birleşmiş Milletlerden sonra en büyük ikinci uluslararası örgüt olan teşkilatımızı daha iyi işletmek, verimli hale getirmek, ekonomik ve toplumsal gelişmenin bir aracı olarak çalıştırmak mecburiyetindeyiz. Hucurat Suresi’nin 10’uncu ayetinde Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor, “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki rahmete eresiniz.ö Bunun için önce kendi içimizdeki ihtilafları çözeceğiz. Kendi meselelerimizi, kendi ortak aklımızla ve irademizle sahiplenmezsek, başkalarının çıkarlarına hizmet etmiş oluruz. Ortak bir tarihin, ortak bir medeniyetin, hepsinden önemlisi ortak bir inancın mensupları olarak, istikbalimizi ilgilendiren her konuda çözüm üretecek irade ve kapasiteye ziyadesiyle sahibiz" ifadelerine yer verdi.

‘SURİYE’NİN TÜM İSLAM ALEMİNİN DESTEĞİNE İHTİYACI VAR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dönem başkanlığımız sırasında İslam düşmanlığıyla mücadeleyi aktif şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle Suriye’nin İslam İşbirliği Teşkilatı üyeliğine dönmüş olmasından ve uluslararası topluma yeniden entegrasyonu yönünde alınan mesafeden duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Suriyeli kardeşlerimizin yüz binlerce şehit vererek kazandığı muhteşem zafer, yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır. Suriye halkı, hamdolsun geleceğine her bakımdan çok daha umutlu bakıyor. Türkiye olarak, Suriye’nin kendi ayakları üzerinde durması için bu ülkeye çok boyutlu desteğimizi artırarak devam ettireceğiz. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli birliğinin korunmasıyla kalıcı istikrara kavuşması için hepimizin, yani tüm İslam aleminin desteğine ihtiyacı var. Bu konuda teşkilat üyesi tüm ülkelerin Suriye’ye gereken katkıyı vereceğine yürekten inanıyorum. Ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleriyle diğer ülkeler arasında güçlü bir köprü vazifesi gören Müslüman azınlıkların ve toplulukların sorunlarıyla daima yakından ilgilenmeli, onlarla sarsılmaz bir dayanışma içinde olmalıyız. Bu konuda teşkilatımızın şimdiye kadar izlediği tutumu ve aldığı kararları önemsiyoruz" dedi.

‘UNRWA’NIN İSRAİL TARAFINDAN FELÇ EDİLMESİNE MÜSAADE ETMEMELİYİZ’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir diğer husus ise şudur değerli kardeşlerim. Filistinli mültecilere sahip çıkma noktasında yeri doldurulamaz bir görev icra eden UNRWA’nın İsrail tarafından felç edilmesine müsaade etmemeliyiz. Teşkilatımızın ve tek tek üye ülkelerimizin UNRWA’yı madden ve manen destekleyerek İsrail’in oyunlarını bozmalarını bekliyoruz. Ankara’da açılacak temsilcilik ofisiyle bundan sonra ajansa olan desteğimizi inşallah daha görünür hale getireceğiz. Bu vesileyle Kamerun’u başarılı dönem başkanlığı için tebrik ediyor, Afrikalı üyelerin teşkilatımız bünyesinde ağırlığının giderek artmasından mutluluk duyduğumuzu bilhassa ifade ediyorum. Sözlerimin nihayetinde, İslam İşbirliği Teşkilatı 51’inci Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nın İslam dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum" şeklinde konuştu