Yapay zekânın sektörün geleceğindeki rolü hakkında açıklamalarda bulunan Cem Arıdağ, reklamcılıkta yapay zekâ kullanımının yaratıcılık açısından üretim aşamasındaki katkılarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Arıdağ, “Yapay zekâ, konu yaratıcılık olduğunda, bir gün mutlaka insan zihninin yerini alabilir hatta geçebilir. Fakat şu noktada insan zihninin esnekliğinin, çevikliğinin ve en önemlisi ezber bozma yeteneğinini yerini tutmaz” diyerek yaratıcılığın önemine dikkat çekti.

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Reklamcılık Bölümü Öğretim Görevlisi Cem Arıdağ, yapay zekânın sektörün geleceğindeki rolü hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Arıdağ, reklam harcamaları en yüksek olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Japonya, İngiltere gibi ülkelerin örneklerinde olduğu gibi Türkiye’de de sektörün oldukça dinamik, esnek ve göreceli olduğunu belirtti. “Bu da insan faktörünün daha uzun bir süre reklamcılığın içinde kalacağının göstergesidir” diyen Arıdağ, yapay zekânın şu anda daha çok destekleyici ve farklı bakış açıları sunan bir kavram olarak değerlendirildiğini vurguladı.

Özellikle dijital reklamcılık konusunda makine öğrenmesi, yapay zekâ gibi kavramlar sayesinde hedef kitleye tam isabetle ulaşılabildiğinin ve yatırımın dönüşünün de en yüksek noktada alındığının altını çizen Arıdağ, “Sadece hedefleme konusunda değil tasarım yapabilen, senaryo yazabilen yapay zekâ örneklerine de rastlıyoruz. Her ne kadar şimdilik deneysel bir aşamada olsa da gelecekte yapay zekâ hayatlarımızda çok daha fazla rol oynayacaktır ancak kısa vadede özellikle strateji oluşturmada ve teknolojinin sunduğu fırsatları yönetme konusunda insan faktörü değerini koruyacaktır” dedi.

YAPAY ZEKADA ‘YARATICILIK’ KAVRAMI

İAÜ Öğretim Görevlisi Arıdağ, reklamcılıkta yapay zekâ kullanımının yaratıcılık açısından üretim aşamasında farklı bir katkı sağlayıp sağlamayacağı sorusunu bir örnekle açıkladı. Arıdağ, “Veriler dünyasında yaratıcı içgüdülerimizi kaybedecek miyiz? Hayır. Sonuçta teknolojiyi kullanarak verilere ulaşılabiliyoruz. Gönüllülük esasına göre toplanan verilerin hepimizin faydasına olduğu aşikâr. Veri, bilgi demek. O bilgi öngörüye, öngörü ise bir noktada tüketici içgörüsüne dönüşüyor. Bu da hedeflediğimiz kitleye reklamı en doğru şekilde ulaştırmamızı sağlıyor.” şeklinde konuştu.

Kitleye doğru bir bakış açısıyla ulaşılsa da dikkat çekmenin en önemli yolunun yaratıcılık olduğunu aktaran Cem Arıdağ, yapay zekânın konu yaratıcılık olduğunda bir gün mutlaka insan zihninin yerini alabileceğini hatta geçebileceğini fakat şu noktada insan zihninin esnekliğinin, çevikliğinin ve en önemlisi ezber bozma yeteneğinin yerini tutmadığını söyledi.

“EŞİTSİZLİĞİN ARTTIĞI VE KAYNAKLARIN TÜKENDİĞİ DÜNYADA BİR ŞEYLER DEĞİŞEBİLİR”

İnsan zihni ve yapay zekânın iyi bir ekip olurlarsa her geçen gün eşitsizliğin arttığı, iklimin bozulduğu ve kaynakların tükendiği dünyada iyi anlamda bir şeylerin değişebileceği düşüncesini paylaşan Cem Arıdağ, özellikle pandemi döneminin de tetiklemesi ile birlikte markaların çok daha fazla “sosyal fayda odaklı” olduğuna işaret etti. Arıdağ, “İnsanlar kuşak farklılıklarından bağımsız, markalardan bunu çok daha fazla görmek istiyorlar. Bunca gelişen teknoloji dilerim ki daha iyi bir gelecek için kullanılsın. Bu da ‘iyi bir ekip’ olarak mümkün” ifadelerine yer verdi.

Tüketicilerin son dönemlerde reklamları daha az görmek istediği ve reklamlara gereksinim duymadığına dair yapılan araştırmalara ve reklamcılık sektörünün bitebileceği iddialarına da değinen Arıdağ, “Reklam görmeme seçeneği olduğunda insanlar bunu elbette değerlendirip reklamları kapatıyor. Ancak net olarak söyleyebilirim ki bu sektör yaşamaya devam edecek. Şekil değiştirecek, değiştiriyor da daha önce de defalarca değiştirdi. Makine öğrenmesi ve yapay zekâ ile hayatlarımıza ‘hiper kişilleştirme’ kavramı girdi. İnsanlar ilgilerinin olmadığı konularda reklam görmek istemeyebilirler ancak ilgilendikleri konuları, ilgilendikleri şekilde, güçlü bir hikâye anlatımıyla onlara ulaştırdığımız sürece bu sektör daha da gelişerek var olmayı sürdürecek” diye konuştu.

Editör: MURAT ÖZER