Borsa İstanbul Endeksi (BIST100), yeni haftanın ilk işlem gününe yüzde 0.97 artışla 114 bin 711 puanda başladı. Açılışta, BIST Sanayi Endeksi yüzde 0.64, BIST Mali Endeks yüzde 1.35, BIST Hizmetler Endeksi yüzde 0.47 artıdaydı.

Türkiye'nin beş yıllık kredi iflas takası yeni güne (CDS) primi CDS 467/477 düzeyinde başladı. Gösterge 10 yıllık faizler geçen haftayı yüzde 12.06 düzeyinde tamamladı.

COVID-19 pandemisinde ikinci dalgaya ilişkin gelişmelere bağlı olarak eknomik toparlanmanın yavaşlayabileceğine ilişkin endişelerin etkili olduğu piyasalarda risk iştahı baskı altında kalırken, dövizler yeni haftaya yatay başladı.

DÖVİZ PİYASALARINDAKİ İŞLEMLERDE;

- dolar en düşük 6.8353 lira ve en yüksek 6.8546 lirayı gördükten sonra, 6.84 – 6.85 lira aralığında,

- euro en düşük 7.6418 lira ve en yüksek 7.6820 lirayı gördükten sonra, 7.66 – 7.67 lira aralığında,

- sterlin en düşük 8.4376 lira ve en yüksek 8.4927 lirayı gördükten sonra 8.48 – 8.49 lira aralığında hareket ediyor.


Küresel piyasalarda 1.1168 - 1.1204 aralığına hareket eden euro/dolar paritesi 1.1202 düzeyindeydi.

İş Yatırım'ın, "Fakir ama gururlu Türk bankaları…" başlıklı günlük piyasa bülteninde şu değerlendirme yapıldı:

"Türkiye varlıkları dünya ile arasında oluşan makası kapatmaya çalışıyor. MSCI Türkiye Cuma günü yüzde 1.7 değer artışı ile Avrupa, Orta Doğu, Asya’nın açık ara en çok kazandıran endeksi oldu. 

"Sene başından beri bakıldığında halen gelişmekte olan ülkelerin yüzde 8.0 gerisinde bulunuyoruz.

"Borsa İstanbul’un son günlerde Dünyayı yenmesi hiç şüphesiz güzel bir gelişme. Ancak daha ilginci bu çıkışın banka hisselerinin öncülüğünde olması.

"Kamu bankalarının agresif fiyatlaması ve 'Aktif Rasyosu' uygulaması ile baskı altında kalan banka hisseleri sene başından beri borsa geneline göre yüzde 20 geride kalmıştı.

"Cuma günü bizi şaşırtan iki ana değişim yaşandı. Sanayi endeksinin yatay seyrettiği (-yüzde 0.0) bir ortamda bankalar yüzde 3’ün üzerinde değer kazandı. 

"Pazar payının artmasına rağmen baskı altında olan kamu bankaları yüzde 10’a yakın yükselerek açık ara günün yıldızı oldu.

"Banka hisselerinde neden bu kadar sert bir yükseliş oldu? Bu soruya net bir cevabımız yok. 

"Ama bankalarla ilgili iki önemli gelişme olduğunu söyleyelim:

"(i) Halkbank davasına bakan savcı görevden alındı, (ii) munzam karşılık düzenlemesi ile kredi büyümesinin önündeki önemli bir engel kaldırıldı.

"Halkbank davası ile başlayalım. Dava konusundaki görüşümüz değişmedi. Politik bir dava ile karşı karşıyayız. İran ambargosunun delinmesi gerekçesiyle Türkiye’ye karşı yapılan bir saldırı, Başkan Trump - Erdoğan dostluğu nedeniyle Demokratların Cumhuriyetçileri sıkıştırması operasyonuna dönüştü. Savcının görevden alınması Halkbank (Türkiye) için yaptırım riskinin azaldığını gösteren bir gelişme olarak görülebilir.

"Zorunlu karşılık tebliğindeki değişiklik ile devam edelim. Eski düzenleme kredilerini reel olarak yüzde 5-yüzde 15 arasında büyüten bankaların zorunlu karşılık oranındaki

indirimden yararlanmasına olanak sağlıyordu. Dolayısıyla bir yandan aktif oranı ile kredilerini büyütmeye zorlanan bankalar diğer yandan zorunlu karşılıklarla frenleniyordu. Yeni düzenleme ile yüzde 15 reel kredi büyümesinin altında kalınması şartı sene sonuna kadar askıya alındı. Faiz oranlarının tarihi düşük seviyelere yaklaştığı bir ortamda bankaların limitsiz kredi vermesinin yolu açıldı.

"İyi haber! Kredi büyümesinin önündeki engelin kalkması borçluluğu artırmak pahasına da olsa durgunluktan çabuk çıkılacağını gösteriyor. 

"Piyasalar ekonominin durgunluktan çıkmasını genelde borsada yükselişle kutlar. Kötü haber! Borcun artması orta vadede Türkiye için ilave riskler getirecek. Piyasalar önce kısa vadeyi satın alır, sonra orta vadeyi satar.

"Lafı çok uzatmadan toparlayalım. Son dönemdeki hızlı yükselişe rağmen Borsa İstanbul için olumlu görüşümüzü koruyoruz. Düşük faiz ortamında hisse senedine yönelme eğiliminin devam etmesini bekliyoruz.

"2018 Mart ayından beri piyasanı gerisinde kalan banka hisselerinin makus talihinin değiştiğini söylemek için henüz erken. 

"Ancak cazip değerlemeleri ve her ortamda ayakta kalma becerileriyle fakir ama gururlu Türk bankalarının daha yüksek değerlemeleri hakkettiği bir gerçek."

Editör: MURAT ÖZER