Enflasyon, dolaşımda bulunan para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesi nedeniyle ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselişi ya da halk arasındaki adıyla yaşam pahalılığı olarak adlandırılabilir. Neden bu tanımları yaptık, çünkü 2021 yılında tüm dünyanın sorunu yüksek enflasyon. Pandemi öncesinde gelişmekte olan ülkelerin sorunu olarak görünen yüksek enflasyon, pandemi sonrası gelişmekte olan ülkelerde de ayyuka çıktı. Pandemi ile yaşanan kapanmalar ile birlikte oluşan arz sıkıntısı, tedarik sorunu ve üretimlerin durma noktasına kadar gelmesiyle geciken talebin gün yüzüne çıkması stoklardaki mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesine sebep olurken hanehalkının alım gücü azaldı.

Ancak pandemi döneminde normalleşme adımlarının başlaması ve ekonomilerin tekrar pandemi öncesine döneceği beklentileri, Merkez Bankası başkanları tarafından her açıklamada 'yüksek enflasyon geçici' vurgusunun yapılmasını sağladı. Son zamanlarda açığa çıkan bir diğer sorun ise enerji krizi. Yükselen enerji fiyatlarının enflasyon üzerinde yarattığı baskı, ekonomik toparlanmaya yönelik riskler oluşturmaya devam edecek gibi gözüküyor. Enerji krizinin başlamasının iklim krizleri ve ev ile işletmelere güç sağlamak için enerji talebinin artmasından dolayı olduğunu söyleyebiliriz. İngiltere'de başlayan bu sürecin nasıl devam edeceğini yakından takip edeceğiz.

Türkiye tarafına bakıldığında yüksek enflasyonun etkileri sürüyor. Kur tarafındaki sert yükseliş enflasyonun yukarı yönlü hareketini hızlandırıyor. Tüm dünyada oluşan gıda, tedarik ve enerji sorununun geçici olduğunu düşünen TCMB bu kapsamıda politika faizinde 100 baz puan indirime giderek 'sıkı duruş' ibaresini de karar metninden kaldırmıştı. TCMB'nin 2023 yılına kadar %5 olan enflasyon hedefi, orta vadeli programda 2024 yılına kadar görünmediğini hatırlatalım.

Editör: MURAT ÖZER