TBBM Başkanı Binali Yıldırım, Asya Parlamenter Asamblesi (APA) 11. Genel Kurul “Asya'da Ekonomik Refahın Desteklenmesi" başlıklı Toplantısı'na katıldı. Toplantıya Yıldırım'ın yanı sıra, KKTC Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay, APA Genel Sekreteri Dr. Mohammad Reza Majıdı, Pakistan Milletvekili Muhammad Ali Khan Saif, Afganistan Meclis Başkan Yardımcısı Mohd Faisal Samay, Endonezya Meclis Başkan Yardımcısı Utut Aditano, İran İslam Cumhuriyeti Parlamento Başkanı Dr. Ali Ardeshir Larijani de katıldı. 

Binali Yıldırım toplantıda yaptığı konuşmasında, “Dünyamız çelişkilerle dolu bir süreci yaşıyor. Gelir dağılımının gittikçe bozulduğu dünyada insanlığın en büyük sorunlarının başında, terör, şiddet, savaş, göç, yoksulluk, bulaşıcı hastalıklar gelmektedir. Ayrıca çevre kirliliğine bağlı olarak küresel ısınma ve iklim değişikliği de ayrı bir tehdit olarak önümüzdedir. Bütün bunlara bağlı olarak meydana gelen doğal afetler hayatımızı tehdit etmeye devem ediyor. Dünyadaki bütün ülkelerin gayrisafi hasılası yıllık 80 trilyon doların üstündedir. Dünyada üretilen bu servet adil bir şekilde dağıtılabilseydi, dünyada yoksulluk, açlık çeken hiç kimse kalmayacaktı. Dünya nüfusunun 7.5 milyar olduğunu düşünürsek çarpıcı bir çelişkiyle karşı karşıyayız. Bu nüfusun yüzde 10 yani 750 milyonu aşırı beslenme sorunu, obeziteyle karşı karşıya. Aynı şekilde inancımıza göre komşuları aç yatarken, tok olma anlayışında uzaklaştıkları için 800 milyon aşan insan dünyada açılıkla karşı karşıya. 80 trilyon dolarlık gayrisafi hasıla eğer yerküremizde yaşayan toplam nüfusa dengeli bir şekilde dağıtılmış olsaydı kişi başına 11 bin dolar düşecekti" dedi. 

“4 MİLYONA YAKIN KARDEŞİMİZE BİZ EV SAHİPLİĞİ YAPIYORUZ"

Binali Yıldırım, dünyada 258 milyon kişinin göçmen olduğunu dikkat çekerek, “Bu işte en fazla zarar gören ülkelerin başında Türkiye geliyor. Suriye'de başlayan ve 8 yılı aşkın süren savaştan dolayı 4 milyona yakın kardeşimize biz ev sahipliği yapıyoruz, aşımızı, soframızı paylaşıyoruz. Bu kardeşlerimize hak ettikleri konforu sağlamak, onların hayata tutunmaları sağlamak için ülke ve toplum olarak hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz" şeklinde konuştu. 

“BÖLGE İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT EMPARYAL GÜÇLERİN İŞTAHINI KABARTAN YER ALTI KAYNAKLARIDIR"

Binali Yıldırım, “Biz barış, huzur, refah içinde bir dünya meydana getirmenin mümkün olduğunu düşünüyoruz. Ortadoğu'nun bugünkü hali bundan 300 yıl önceki haliyle karşılaştırıldığında, o dönemde ne kadar huzurlu olduğunu hepinizi tarih kitaplarında görürüsünüz. Osmanlı'nın tarih sahnesinden silinmesiyle beraber maalesef bölgede emperyal hedefler sebebiyle huzur kaçmıştır, barış kaçmıştır, kardeşlik maalesef yok olmuştur. Bölge için en büyük tehdit emperyal güçlerin iştahını kabartan yer altı kaynaklarıdır. Asya'nın kaynaklarına sahip olmak isteyenler bazen doğrudan işgal, bazen iç savaş, bazen şiddet, bazen de terör gibi araçları kullanmak suretiyle coğrafyanın insanının refaha ulaşmasını geciktirmektedir, kaynaklarını, enerjilerini azaltmaktadır. Asya ve dolayısıyla bütün dünyayı barışa, huzura ulaştırmak için Afganistan'da, Yemen'de, Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de, Kuzey Kıbrıs'ta, Karabağ'da yaşanan itilafların mutlaka çözüme ulaştırılması gerekir" diye konuştu. 

“SINIRLARINA YÜKSEK DUVARLAR ÖREREK SORUNLARDAN KURTULACAĞINI ZANNETMESİN"

Yıldırım, “Hiçbir devlet bugün sınırlarına yüksek duvarlar örerek sorunlardan kurtulacağını zannetmesin. Sorunların çözümü dünyayı bir bütün olarak ele almaktan geçiyor. Gelişmiş bazı ülkelerin serbest ticareti ve yatırımı engelleyici bir şekilde kısıtlama, korumacılık, izolasyon gibi yollara başvurmaları insanlığın ortak değerlerine zarar vermektedir. Bölgemizde uygulanan kısıtlama ve ambargoların küresel ve bölgesel barışa katkı sağlamayacağı, durumu daha da olumsuz hale getirmekten başka bir işe yaramayacağının aşikardır. Ekonomik üstünlüklerin baskı aracı olarak kullanılması insanlığın refahını sağlama gayretlerine ciddi engel teşkil etmektedir. Uluslararası ticari ilişkilerin korumacılık anlayışından mutlaka uzak tutulmalıdır. Sınırları kapatıp gümrük duvarlarıyla kendilerini korumaya aldıklarını zannedenler ülkelerini büyük bir açlık ve açık hava hapishanesine çevrildiklerini unutmamalıdır" diye söyledi.

“KKTC'YE KISITLAR, İZOLASYONLAR HALA DEVAM ETMEKTEDİR" 

Binali Yıldırım, “Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin Filistin Devleti'ni tanımak konusunda çok daha büyük gayret göstermesi gerektiğini vurgulayarak, benzer sorunların Kafkaslar'da da yaşandığını anlattı. Yıldırım, "Ermenistan'ın 30 yıldır işgal ettiği Yukarı Karabağ topraklarının bir an önce hak sahiplerine döndürülmesi kaçınılmazdır. Kafkaslar'da işgalden dolayı 1 milyon civarında mülteci yerinden, yurdundan oldu. Kıbrıs adasında da benzer durum vardır. Kıbrıs adasında 2 devletli bir yapı mevcuttur, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi. Hal böyleyken Güney Kıbrıs tarafı dünyada her türlü imkandan yararlanırken, KKTC'ye kısıtlar, izolasyonlar hala devam etmektedir. Bu iki toplum arasında barışı tesis etmek, Akdeniz'in güvenliğini sağlamak bakımından vazgeçilmezdir. Kıbrıs adasında Rum tarafının uzlaşmaz tutumu, çözümü maalesef zora sokmaktadır. KKTC barış için iki görüşmelerde her türlü fedakarlığı, iyi niyetli yaklaşımı sergilemekte, ancak muhatabı Rum yönetimi aynı iradeyi ortaya koymamaktadır. Samimi ve yapıcı bir irade ortaya konulduğunda mutlaka nihai, adil bir çözüm gelmiş olacaktır" şeklinde konuştu. 

“EKONOMİK BİR ZORBALIK YOLUYLA BU ÇABALARINI GERÇEKLEŞTİRMEYE ÇALIŞTILAR"

İran İslam Cumhuriyeti Parlamento Başkanı Dr. Ali Ardeshir Larijani toplantıda yaptığı konuşmasında, ekonomik krizlerin bölgedeki terörü beslediğini ifade ederek, “Biz, birçok Asya ülkesinde önemli zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu noktada büyük ekonomik güçlerin, krizi beslediğini, teröristleri beslediğine zaman zaman şahit oluyoruz. Soğuk savaşın ardından ABD İran'a yaptırımlar uyguladı. İran'ı kontrol altına almaya çalıştı. Irak, Afganistan, Yemen'de faaliyetler yürüttü, hedef aldı. Ekonomik bir zorbalık yoluyla bu çabalarını gerçekleştirmeye çalıştılar. Birçok Asya ülkesi yanlış politikalar uygulamak zorunda kaldı. ABD'yi ikna edebilmek için bu agresif tutumundan uzaklaştırmak için bunu yapmak zorunda kaldı. Asya'nın ekonomik kalkınması birdenbire bağımsız şekilde ilerleyemeyecek olsa da ancak bağımsızlık hedefleri adım adım aşama aşama gerçekleştirilebilir" diye söyledi.

Kaynak: dha