CUMHURBAŞKANLIĞI Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD'nin terör örgütü PKK’nın elebaşlarından Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan ile ilgili kimlik ya da yer tespitini mümkün kılacak bilgiler karşılığında para ödülü verileceğini açıklamasıyla ilgili olarak, "ABD'nin böyle bir ödül vermesi, çok geç kalmış bir adımdır, olumlu olmakla beraber" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrası, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın açıklamalarda bulundu. Toplantıda terörle mücadele konusunun ele alındığını belirten  Kalın, Türkiye'nin tüm kurumlarıyla terör tehdidine karşı tam bir kararlılık içerisinde mücadelesinin devam ettiğini söyledi. Kalın, "Bizim için terör örgütleri arasında iyi terör örgütü, kötü terör örgütü diye bir ayrım söz konusu değildir. Dolayısıyla PKK, onun Suriye kolu olan PYD/YPG, FETÖ, DHKP-C bütün benzeri terör örgütlerine karşı ilgili birimlerimiz tam bir eşgüdüm içerisinde bu mücadeleyi bundan sonra da kararlı bir şekilde devam edecektir" diye konuştu.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Türkiye sınırından karşı tarafa operasyonlar gerçekleştirdiğine değinen Kalın, geçen hafta bu konunun gündemde olduğunu kaydetti. Güneyde DEAŞ'la mücadele edilirken, Türkiye'nin PKK hedeflerine yönelik saldırılarının bu mücadeleyi zayıflattığına dair argünmanın tedavüle sokulduğunu vurgulayan Kalın, "Tam tersine bu örgüte destek veren, bu örgütle iş birliği yapan ülkelerin kendilerini terörle mücadele noktasında nerede oldukları konusunda bir muhasebeye çekmeleri gerekiyor. Çünkü PYD ve YPG'ye verilen her destek doğrudan ve dolaylı olarak PKK terör örgütüne verilmiş bir destektir. Bizim kendi ulusal güvenliğimize aldığımız bu tedbirlerle DEAŞ'a karşı verilen mücadelenin sürekliliğiyle ilgili herhangi bir illiyet ilişkisi kurmak öncelikle gündemi saptırmak olur. Yani kastettiğim şu orada devam eden mücadele Türkiye'nin de DEAŞ'a karşı mücadele bağlamında desteklediği bir mücadeledir. Problem bu mücadeleyi uluslararası koalisyonun yanlış ortaklarla PYD, YPG unsurlarıyla yapıyor olmasıdır." diye konuştu.

21 ÜLKEDE FETÖ OKULLARI KAPATILDI

FETÖ terör örgütüne yönelik yürütülen mücadelenin bütün dünya satında kapsamlı bir şekilde devam ettiğini bildiren Kalın, "Bu konuda en ufak taviz vermemiz söz konusu değildir. Buradan özellikle FETÖ'ye şöyle ya da böyle şu veya bu gerekçeyle kol kanat geren, onlara alan açan, faaliyetlerini görmezden gelen ülkelere çağrımızda, bu terör örgütüne karşı net bir tavır almalarıdır. FETÖ okullarının kapatıldığı ülke sayısı 21'e ulaştı. Bu Türk diplomasisi açısından da son derece büyük bir başarıdır." ifadelerini kullandı.

'ZİRVENİN SONUÇLARI MEMNUNİYET VERİCİDİR'

İdlib mutabakatı ile ilgili İstanbul'da yapılan 4'lü zirvenin sonuçlarının memnuniyet verici olduğunu kaydeden Kalın, şunları söyledi:

"Sahada tabi ki dinamik bir süreç var. Zirvenin iki önemli sonucu vardır. Birincisi İdlib mutabakatının kalıcı bir ateşkes haline getirilmesi. İkincisi de Anayasa komisyonunun bir an önce kurulması. Özellikle İdlib mutabakatı ile ilgili sahada ilgili bütün birimlerimiz yoğun bir çalışma sürdürüyorlar. Böylece 3.5 milyon insanın orada herhangi bir saldırıya maruz kalmadan güven içinde yaşamını sağlayacak ortamın temin etmiş bulunuyorlar. Fırat'ın doğusu konusuna gelince, daha öncede ifade ettiğimiz gibi burada Türkiye'ye dönük bir terör yapılanmasına hiç bir zaman müsaade etmeyeceğiz. Buradaki terör unsurlarına kimin destek verdiği, kimin işbirliği yaptığı konusu bizi bağlamaz. Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi eğer ortaklarımız bir adım atmazsa biz gerekli adımları her zaman atmaya hazırız. Bu çerçevede Menbiç yol haritasının gecikmeli olsa da hayata geçirilmiş olması tabi ki memnuniyet vericidir ama işbirliği istediğimiz düzeydemidir ? Henüz değil. Daha atılması gereken adımlar var. Bizim temel beklentimiz ABD'nin bir terör örgütünün Suriye kolu olan PYD ve YPG ile angajmanını tamamen sonlandırmasıdır."

'ÇOK GEÇ KALMIŞ BİR ADIMDIR'

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD'nin PKK elebaşı olan üç terörist ile ilgili ödül konulması yönünde aldığı karar konusunda şu açıklamayı yaptı:

"ABD'nin böyle bir ödül vermesi, çok geç kalmış bir adımdır, olumlu olmakla beraber. Çünkü ABD, PKK terör örgütünü 1997 yılında terör örgütü olarak tanımıştı. Bu insanlar yeni terörist olmadılar. Biz bunlarla mücadele ederken maalesef ne ABD'den ne diğer Avrupalı müttefiklerimizden arzu ettiğimiz şekilde sonuç alıcı bir işbirliği şu ana kadar görmedik. Bu adımın atılması elbette pozitif olarak not edilmeli. Burada eğer şöyle bir beklenti varsa; 'Bakın biz işte PKK'nın 3 düzey üst yöneticisine para ödülü koyduk, dolayısıyla PKK ile mücadelede sizin yanınızda olduğumuzu gösteriyor. Ama eş zamanlı olarak YPG/PYD tutumunda siz tutumunuzu yumuşatın' gibi bir beklenti söz konusu ise bunun bir karşılığının olmadığını açıkça ifade etmek isterim. Zaten buradaki temel problem ABD'nin YPG/PYD'yi terör örgütü olarak tanımlamamasından kaynaklanıyor. Şimdi bir yıl öncesine kadar kendilerinin bütün istihbarat raporlarında PKK'nın Suriye kolu olarak tanımladıkları PYD/YPG'yi şimdi PKK'dan ayrı bir örgüt olarak tanımlamaya çalışmaları bize sorarsanız beyhude bir çabadır. Bununla bizi asla ikna edemezler. Aslında kendileri de bundan çok ikna olmuş değiller. Ama bir taktik hareket olarak, bir manevra olarak bu ayırımı yapmaya çalıştıklarını ifade ediyorlar. Bizim açımızdan bir geçerliliği yok. PYD/YPG'nin PKK'nın Suriye kolu olduğunu herkes biliyor. PYD/YPG yapılanmasının Suriye sahasında tüm önemli talimatlarını Kandil'den aldığını, başına ödül koydukları kişilerden aldıklarını herkes biliyor. Dolayısıyla burada biraz amiyane tabirle birbirimizi kandırmaya dönük bir oyunun içinde olmayı biz ABD gibi bir ülkeye yakıştıramıyoruz. PYD/YPG konusunda Türkiye tavrını çok net bir şekilde koydu ve bunda değişiklik söz konusu olmayacaktır. Bizim beklentimiz terörün her türüne karşı mücadelede müttefiklerimizin tam manada yanımızda yer almasıdır. Bunu bir takım taktik manevralarla, zamana yayarak, bir takım el çabukluklarıyla ötelemek, yahut gündemi başka taraflara çekmek netice vermeyecektir. Dolayısıyla çok gecikmiş bir adımdır. Asıl meselenin özüne ilişkin beklentilerimiz hala bakidir."

TÜRKÇE EZAN TARTIŞMASI

İbrahim Kalın bir gazetecinin, "Uzun yıllar sonra yeniden Türkçe ezan tartışmaları gündeme geldi. Son olarak CHP Milletvekili Öztürk Yılmaz'ın bu konuda bir açıklaması oldu. Buna ilişkin değerlendirmeniz ne olacak?" sorusuna, "Türkçe ezan meselesi bu ülkede tartışılmış, yıllarca derin yaralar açmış ve milletin iradesi ile hem milletin zihninde, hem gönlünde hem de kanunlarında çözülmüş bir kenara konulmuş bir meseledir" diye cevap verdi.

SAYIŞTAY RAPORLARI

Kalın, "Sayıştay'ın Belediyelerle ilgili raporları medyada yer alıyor. Bununla ilgili hükümet bir adım atacak mı?" sorusuna ise, şu şekilde cevap verdi:

"Bu Sayıştay raporlarında sadece AK Partili değil, CHP'li, MHP'li ve diğer partilerin belediyeleri de var. AK Parti bugüne kadar yolsuzluklar konusunda tavizsiz bir siyasi çizgi izlemiştir. Bu tavır değişmemiştir, bundan sonrada asla değişmeyecektir. Cumhurbaşkanımız bu konuda net olmuştur. Bu tavrı devam etmektedir."

'AK PARTİ'Yİ HDP İLE AYNI CÜMLE İÇERİNDE KULLANMAK BİLE SİYASİ BİR SAFSATADIR'

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in andımız tartışmaları ile ilgili olarak, "AK Parti ile HDP birlikte yol yürümeye başladı bile" sözlerinin hatırlatılması üzerine Kalın, "AK Parti'yi HDP ile aynı cümle içerinde kullanmak bile siyasi bir safsatadır. Eğer Akşener bu konuda bir safsata başlatmak istiyorsa bu kendi bileceği bir şeydir. Ama AK Parti, Sayın Cumhurbaşkanımızın bir terör örgütünün siyasi kolu gibi hareket eden bu yapı hakkındaki duruşu son derece nettir. Tersine bu siyasi yapı ile bugüne kadar hangi partilerin ne tür ilişkiler içerisinde olduğunu kamuoyuda gayet iyi bilmektedir. Cumhurbaşkanımız, 'Türk'üm ama Türkçü değilim' derken son derece ilkesel bir pozisyon ortaya koymuştur" şeklinde konuştu.

Kaynak: dha