İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun , “Türkiye, küresel  salgın döneminde de kendi vatandaşlarını korurken ihtiyaç sahibi ülkelere sırtını dönmedi” dedi.  Prof. Dr. Fahrettin Altun, “Bütün bu süreçte Türkiye bu mücadeleyi verirken vatandaşından  tek bir kuruş talep etmeden çok ciddi bir mücadele verdi, vermeye devam ediyor” diye konuştu.

İletişim Başkanlığı tarafından “Kovid-19 Tecrübeleri ve Salgına Karşı Mücadelede Uluslararası İş Birliği” başlıklı bir videokonferans düzenlendi. Başkanlığın Türkçe ve İngilizce youtube kanallarından canlı olarak yayınlanan videokonferansın açılış konuşmasını İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun yaptı. Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi Abdulkadir  Emin Önen, Roma Büyükelçisi Murat Salim Esenli ve Seul Büyükelçisi Durmuş Ersin Erçin’in konuşmacı olarak yer aldığı videokonferansın moderatörlüğünü ise SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş gerçekleştirdi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, konuşmasının başında, terör örgütü PKK’nın bugün Diyarbakır’da katlettiği sivil vatandaşlara Allah’tan rahmet diledi. PKK terör örgütünün bugünlerde dahi ne kadar kalleş olduğunu, olabildiğini gösterdiğini belirten Altun, “Elbette, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu cani örgüte bu yaptığını bırakmayacaktır. Terörle mücadelemiz bugünlerde dahi sürmektedir, sürecektir” dedi.

Koronavirüsün yayılmasını yavaşlatma ve tamamen durdurma noktasında bireylerin sorumluluğu üzerinde durduklarını kaydeden Altun, Bilim Kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda sokağa çıkma kısıtlamasına tabi tutulmasalar bile her vatandaşın salgınla mücadele önlemlerini içselleştirerek, öncelikle aile bireyleri ve sevdiklerini koruma sorumluluğuyla gereken tedbirleri almalarını beklediklerini ifade etti.



Altun, “Milletimiz de Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu fedakârlığı yaparak, bu zorlu süreçten bir an önce çıkmamız için gayret sarf ediyor” dedi.

İletişim Başkanlığının da bu konferansı sosyal   mesafe kurallarına uygun olarak internet ortamında gerçekleştirdiğini aktaran Altun, “Bu etkinliği gerçekleştirme amacımız, salgınla mücadele eden diğer ülkelerde yaşanan güncel gelişmeler, alınan tedbirler ve sürecin  nasıl yönetildiği hakkında farkındalık oluşturarak, salgının ülkemiz ile büyükelçilerimizin görev yaptıkları ülkeler arasındaki ilişkilere etkilerini değerlendirmektir. Bu vesileyle salgınla mücadelede uluslararası işbirliği imkanlarını masaya yatırmak, salgın sonrasında nasıl bir dünya kurulacağı hakkında görüş alışverişinde bulunmak arzusundayız. Bu etkinlikle, ülkemizde ve dünyada devam eden koronavirüs pandemisiyle mücadele tartışmalarına katkı sunmak istiyoruz” diye konuştu.

“İYİLEŞEN HASTALARIMIZIN SAYISI DÜN AKŞAM İTİBARIYLA 1600’E YAKLAŞTI”

Fahrettin Altun, dünyada koronavirüs salgınından etkilenenlerin sayısının 1,5 milyona, hayatını kaybedenlerin sayısının ise 100 bine doğru hızla seyrettiğini bildirdi. Türkiye’nin de maalesef tüm dünyanın karşı karşıya kaldığı bu sorunlardan azade olmadığını belirten Altun, şunları kaydetti:

“Bugüne kadar virüs enfeksiyonuyla uyumlu semptomlar gösteren toplam 222 bin 868  kişi test edilmiş, bunların 34 bin 109’unda virüs tespit edilmiştir.  725 vatandaşımız ise virüs enfeksiyonu neticesinde hayatlarını kaybetmiştir. İyileşen hastalarımızın sayısının dün akşam itibarıyla bin 600’e yaklaşması, bu süreçteki tesellimizdir. Kayıplarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine  ve sevdiklerine sabr-ı cemil, hastalarımıza ise acil şifalar diliyorum. Aynı zamanda Kovid-19 hastalığıyla mücadele eden vatandaşlarımızı yeniden sağlıklarına kavuşturmak için gece gündüz demeden çalışan tüm sağlık personelimize can-ı gönülden şükranlarımı ifade ediyorum.”

“SAĞLIK SİSTEMİMİZ ÇAĞ ATLADI”

Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 2002 yılından itibaren atılan adımların, bugün virüs salgınına karşı verilen mücadeleye büyük katkılar sunduğuna dikkati çekti. Güçlü sağlık sistemlerine sahip ülkelerin, vaka sayıları yüksek olsa bile, hastalara iyi bakarak hastalık sebebiyle ölüm oranını asgari düzeyde tutabildiğini kaydeden Altun, “Bu itibarla, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlık döneminden itibaren sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerimize yapılan yatırımların Türkiye’yi bugün karşı karşıya kaldığımız tehditlere en iyi biçimde hazırladığını söylemek mümkündür” şeklinde konuştu.

2002-2020 dönemine bakıldığında Türkiye’nin sağlık sisteminin  çağ atladığını vurgulayan Altun, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“18 yıllık dönemde hastane sayımız, 1156’dan 1518’e yükselirken; önümüzdeki dönemde karantina için kullanabileceğimiz tek kişilik oda sayısı 18 bin 934’ten 91 bin 949’a ulaşmıştır. Aynı süre zarfında yatak sayımız 164 bin 471’den 239 bin 46’ya çıkmış, yoğun bakım yatak sayısında ise 2 bin 214’ten   toplam 65 bin 455’e bir yükseliş yaşanmıştır. Bir başka deyişle yoğun bakım yatak sayımız yaklaşık 33 katına çıkmıştır. 2002 yılından itibaren sağlık sistemimize yapılan yatırımlarla sağlık personeli sayımızın da ihtiyaç duyulan seviyeye taşındığını görüyoruz. Buna göre 2002’de 91 bin 949 olan doktor sayımız 161 bin 279’a, 2002’de 72 bin 393 olan hemşire sayımız ise 198 bin 517’ye ulaşmıştır. 2002 yılında  294 bin 587 olan toplam sağlık personeli sayımızın ise 2020’ye gelindiğinde 1 milyonu aştığını  görüyoruz. Sağlık sistemimizin  durumunu bazı gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin daha iyi takdir edileceğini düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, her 100 bin kişi başına Amerika Birleşik Devletleri’nde 34,7, Almanya’da ise 29,2 yoğun bakım ünitesi yatağı bulunurken,  ülkemizde bu sayı 46 olarak gerçekleşmiştir. Şehir hastanelerimizin hizmete alınmasıyla birlikte aradaki farkı daha da açmayı bekliyoruz. Bu yatırımların belirli bölgelerle sınırlı kalmayıp, ülkemizin tamamına yayılması ise Türkiye’nin neresinde olursa  olsun devletine ihtiyaç duyan vatandaşlarımıza en kısa  zamanda ulaşılarak, hizmet verilmesini mümkün kılmaktadır.”

“SALGINDAN SONRA ULUSLARARASI SİSTEMİN GEÇİRECEĞİ DÖNÜŞÜMLERE DE BUGÜNDEN HAZIRLANIYORUZ”

İletişim Başkanı Altun, dünyanın tarihi bir eşikten geçtiğini ifade  ederek, “İnsanlığın binlerce yıllık tarihine dönüp baktığımızda, türümüzün, bugün mücadele ettiğimiz kadar büyük bir tehditle ancak birkaç kez karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Geçtiğimiz on yıllarda yaşanan birtakım makro gelişmelerin, bu tehdidin hızını ve yaygınlığını artırdığını söylememiz mümkündür. Öncelikle Soğuk Savaş sonrası dönemde dünyanın hızlı bir küreselleşme sürecine girmesi, birkaç istisna haricinde dünyanın neresinde olursa olsun insanların, toplumların ve ekonomilerin birbirine entegre ve bağımlı hâle gelmesi, bugün yaşadığımız salgının yayılmasına kuşkusuz etki etmiştir. Nitekim virüsün ilk ortaya çıktığı yer olan Çin’den komşu ülkelere değil, öncelikle İtalya ve İran’a yayılması, üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur” şeklinde konuştu.

BİLİM KURULU

Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak koronavirüs salgınını ilk günlerinden itibaren çok yakından takip ettiklerini anlatan Altun, “Sağlık Bakanlığımız bünyesinde bir operasyon merkezinin ve Bilim Kurulu’nun Ocak ayı başında ihdas edilmesi, sürecin bilim insanlarımızın tavsiyeleri doğrultusunda Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından şahsen yönetilmesi bu virüsü haftalarca topraklarımıza sokmamamızı mümkün kıldı. O aşamada salgınla mücadelemizi planlamamış; ulusal stratejimizi geliştirmemiş olsaydık,  bugün çok daha acı bir tabloyla karşı karşıya olan İngiltere, İtalya ve İspanya’nın durumunda olabilirdik” dedi.

DÜNYANIN GELECEĞİ

Fahrettin Altun,  “Salgınla mücadelemizi nasıl virüs henüz topraklarımıza ulaşmadan önce, tüm senaryoları ayrı  ayrı çalışarak planladıysak, salgından sonra  nasıl bir dünya kurulacağı ve uluslararası sistemin nasıl dönüşümler geçireceği konusuna   da bugünden hazırlanıyoruz. Koronavirüs sonrası dönemde rekabet ve çatışmanın mı, yoksa iş birliği ve dayanışmanın mı ağırlık kazanacağı Türkiye gibi dünyaya siyasi, ekonomik ve kültürel entegrasyonunu tamamlamış, bölgesel ve küresel meselelerin çözümüne her fırsatta katkı sunan ülkeleri yakından ilgilendirmektedir. Aynı şekilde tek kutuplu uluslararası düzenin sürdürülebilir olup olmadığı ile açık ve kurallara dayalı ticaret rejiminin ayakta tutulup tutulamayacağı gibi sorular cevap beklemektedir” diye konuştu.

“BU SÜREÇTE EN BÜYÜK GÜVENCEMİZ MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZ”

Altun, Türkiye’nin bu süreçte en büyük güvencesinin milli birlik ve beraberliği olduğuna işaret ederek, “Tarihinin her döneminde zorluklar karşısında kenetlenerek tek  yumruk olan aziz milletimiz, bugün de Çanakkale ruhuyla, Milli Mücadele bilinciyle, 15  Temmuz direnişinin şuuruyla tüm sıkıntıların üstesinden gelecek; inşallah bu süreçten güçlenerek çıkacaktır.  Bu kritik eşikte yalnızca kendi çocuklarımıza değil aynı   zamanda dünyanın muhtelif bölgelerinde savaşı, açlığı,   yoksulluğu ve zulmü yaşayan masumlara karşı da ayakta kalma sorumluluğumuz olduğun asla unutmamalıyız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla başlatılan “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyasının milletten kısa sürede gördüğü teveccühün, bu güvenin yersiz olmadığını açıkça ortaya koyduğunu belirten Altun, “Devletin, maddi imkanı olan vatandaşlarla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız arasında köprü görevi görmesinden rahatsız olanların kötücül çabalarına rağmen kampanya hesaplarına 7 Nisan itibarıyla 1 milyar 415 milyon 329 bin 488 lira yatırılmış, ayrıca 46 milyon 6 bin 830 liralık SMS atılmıştır. Burada toplanan bağışlarla yaklaşık 2,3 milyon aileye destek olacak, hiçbir vatandaşımızın mağdur olmaması için gereken adımları kararlılıkla atmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Fahrettin Altun,  “Kuşkusuz bu millet, kumpasları, darbecileri, ihanet çetelerini nasıl dize  getirdiyse, bugün imtihan edildiği görünmez düşmanla da Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliği sayesinde mücadele ederek, bu sıkıntılı dönemden alnının akıyla çıkacaktır” şeklinde konuştu.

“ÜLKEMİZ, BU SÜREÇTE ÜZERİNE DÜŞEN İNSANİ VAZİFEYİ LAYIĞIYLA YAPTI”

Türkiye Cumhuriyeti olarak dünyaya barışın, işbirliğinin, dayanışmanın hakim olmasını arzu edip, bunun için çalıştıklarını ifade eden Altun, “Küresel salgın döneminde de, devletlerarası   ilişkiler kuralsızlaşma eğilimi gösterirken bile, kendi vatandaşlarımızı korumaya  gayret ederken ihtiyaç  sahibi ülkelere sırtımızı dönmememiz bu durumun en somut  göstergesidir” dedi.

Fahrettin Altun,  “Aynı şekilde Sayın Cumhurbaşkanımızın İngiltere, Almanya ve Fransa devlet ve hükümet başkanlarıyla gerçekleştirdiği telekonferans kapsamında koronavirüs salgınını uluslararası bir düzlemde gündeme  getiren  ilk lider olmuş; 26 Mart günü yine videokonferans yöntemiyle gerçekleştirilen G20 Olağanüstü Liderler Zirvesi’nde hiçbir ülkenin bu küresel krizle tek başına mücadele edemeyeceğini hatırlatarak ulusal ekonomiler başta olmak üzere salgından olumsuz etkilenen tüm alanlarda ortak adımların gecikmeden atılmasının önemini vurgulamıştır” diye konuştu.

Altun, “Nitekim ülkemiz, bu süreçte üzerine düşen insani vazifeyi layığıyla yapmış; aralarında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti, İspanya ve İtalya’nın da bulunduğu 30 ülkenin yardım taleplerini imkânları kapsamında karşılamıştır. Aynı şekilde geçtiğimiz hafta İspanya’daki olağanüstü koşulları göz önünde bulundurarak, ihracatı daha önce yasaklanmış olan 116 solunum cihazının sevkiyatını gerçekleştirdik” dedi.

TEK BİR VATANDAŞIMIZI DAHİ KAYBETMEMEK İÇİN YOĞUN GAYRET SARFEDİYORUZ

İletişim Başkanı  Fahrettin Altun, konferansın kapanış oturumunda yaptığı konuşmasında da  şunları söyledi:

“Türkiye olarak Kovid-19 salgınını kontrol altına almak, etkilerini azaltmak için uğraşıyoruz. Tek bir vatandaşımızı dahi kaybetmemek için yoğun bir gayret sarf ediyoruz. Bu noktada sağlık çalışanlarımızın çok büyük emeği, inanılmaz fedakarlıkları var. Her birine şükran borçluyuz. Bütün kademedeki sağlık çalışanlarımız için bunu ifade etmemiz gerekiyor.

Sayın Cumhurbaşkanımız, başından itibaren şu 4 hususun çok önemli olduğunu vurguladı; kamu düzeninin korunması, sağlık sisteminin etkin şekilde işletilmesi, gıda, sağlık ve temizlik tedarik zincirinin ayakta tutulması, sosyal izolasyon ve sosyal mesafenin sağlanması. Bu dört hususun tesisi noktasında devlet çok ciddi bir gayret gösterdi, göstermeye devam ediyor. Çünkü bu salgınla mücadele edilmesi, salgının etkilerinin kontrol altına alınması noktasında bu hususlar çok önemli. Bir taraftan da siyasi birliğimizin, ekonomimizin, toplumsal yapımızın, sağlık sistemimizin ayakta tutulması ve yarına yine güçlü bir şekilde bırakılması açısından bu hususla çok önemli. Bütün bu yaşadıklarımız güçlü devletin, güçlü sosyal devletin önemini ortaya koydu. Biz politikalarımızı hayata geçirirken bir taraftan güçlü sosyal devlet ilkesini, bir taraftan da bireysel özgürlükler anlayışını bir arada götürerek, herhangi bir şekilde bireysel özgürlük anlayışını da zedelemeden tedbirlerimizi almayı esasa aldık. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımızın çok titiz bir yönetim anlayışı olduğunu da açık ve net bir şekilde ifade etmemiz gerekir. Bütün bunlar niye güçlü bir devlet ve niye güçlü bir Türkiye’ye ihtiyacımı olduğunu çok net ortaya koymuştur.”

“ŞU ANDA DÖNÜP BAKTIĞIMIZDA NEDEN DÜNYANIN 5’TEN BÜYÜK OLDUĞUNU ANLIYORUZ”

Fahrettin Altun şöyle devam etti:

“Bütün bu yaşananlar aynı zamanda Türkiye’nin şehir hastanelerinin de içinde olduğu sağlık devrimiyle neyi başardığını ortaya koymuştur. Bütün bu süreçte Türkiye bu mücadeleyi verirken vatandaşından tek bir kuruş talep etmeden çok ciddi bir mücadele verdi, vermeye devam ediyor. Tabi ki bu süreç Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya 5’ten büyüktür’ söyleminin ne kadar gerçekçi bir söylem olduğunu da ortaya koydu. Şu anda dönüp baktığımızda neden dünyanın 5’ten büyük olduğunu anlıyoruz. Şu an itibarıyla neden tek tarafı bir düzenin olmayacağını, olmaması gerektiğini anlıyoruz. Çünkü ne olursa olsun tek taraflı ve korumacı bir anlayışın olduğu bir dünya böylesi bir sorunla mücadele edemez. Bu sorunla mücadele etmek ve insanlığın bir arada kalmasını, barış içinde olmasını temin etmek farklı aktörlerin iş birliği ile mümkün. Bunu çok net bir şekilde gördük.Sayın Cumhurbaşkanımız süreci başından itibaren yönetti, yönetmeye de devam devam ediyor. Bütün kurum ve kuruluşlarımızla etkin bir koordinasyonla süreç yürütülüyor. Özellikle bu hususun vatandaşlarımızın açısından ne denli önemli olduğunu bildiğim için bir kez daha vurgulamak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız süreci etkinlikle ve güçlü bir şekilde yönetiyor. Bütün dünyanın bu salgından bu tehditten bir an önce kurtulmasını temenni ediyorum. Umuyorum daha güzel günler bütün dünyayı, insanlığı bekliyor.”

Editör: MURAT ÖZER