Rusya’nın başkenti Moskova’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında önce ikili ve heyetler arası gerçekleştirilen görüşmelerin sonunda iki lider İdlib'de bu gece yarısından itibaren ateşkes sağlanacağı konusunda mutabakat metni imzaladı. 

"ATEŞKES, BU GECE YÜRÜRLÜĞE GİRECEK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu gece 00.01, yani tam gece yarısı itibariyle ateşkes yürürlüğe girecektir. Ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gereken çalışmalar hızla ve etkin bir şekilde yürütülecektir" dedi.



Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin, düzenledikleri ortak basın toplantısında ateşkesin bu gece yürürlüğe gireceğini belirtti. Erdoğan, "Bu gece 00.01 yani tam gece yarısı itibariyle ateşkes yürürlüğe girecektir. Ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gereken çalışmalar hızla ve etkin bir şekilde yürütülecektir. Amacımız bölgedeki insani krizin daha da kötüye gitmesini önlemektir. İhtiyaç sahibi tüm Suriyelilere ön şartsız ve ayrım gözetilmeksizin yardım sağlanması için birlikte çalışacağız. Ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin güvenli ve gönüllü olarak ikamet yerlerine geri dönüşlerinin kolaylaştırılmasını temin edeceğiz. Üzerinde mutabık kaldığımız ortak metni biraz sonra dışişleri bakanlarımız sizlere açıklayacaktır" diye konuştu.

'REJİMİN DOĞRUDAN SİVİLLERE SALDIRISI, SÜKUNETİ BOZMUŞTUR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi’de Rusya ile varılan mutabakatın ardından Suriye rejiminin yoğunlaşan ve doğrudan sivilleri hedef alan saldırılarının sükuneti bozduğunu belirtti. Erdoğan konuşmasına şu şekilde devam etti:


"2018 Eylül ayında Sayın Putin ile Soçi’de vardığımız mutabakatla, İdlib’de nispi istikrarı sağlamıştık. Soçi Mutabakatı’na göre, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi muhafaza edilecek, bölgeye yönelik saldırıların önlenmesi dahil olmak üzere, statükonun korunmasını, gerekli tüm tedbirleri bunun için alacaktık. Rejimin geçen Mayıs ayından itibaren yoğunlaşan ve doğrudan sivilleri hedef alan saldırıları, İdlib’de tesis ettiğimiz sükuneti bozmuştur. İdlib Mutabakatı’nın bozulmasına yol açan gelişmelerin birinci derecede sorumlusu, saldırganlığıyla bölgenin istikrarını da hedef alan rejimdir. Bu bölgede yaşayan 4 milyon insanın tamamının terörist olarak ilan edilip, havadan ve karadan ağır bombardımana maruz bırakılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Rejimin zulmünden kaçan ve Birleşmiş Milletler İnsanı Yardım Ofisi verilerine göre sayıları 1,5 milyonu bulan bölge halkı, bizim sınırlarımıza yığılmıştır. Rejimin buradaki esas amacının, İdlib’i belirli bir kesim açısından insansız hale getirmek ve oluşturduğu göç baskısıyla Türkiye’yi zora sokmak olduğu açıktır. Türkiye, elbette böyle bir tehdit karşısında eli kolu bağlı kalacak değildir. İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi sınırlarına kurduğumuz gözlem noktaları, sahadaki durumu kontrol etme değil, sadece ateşkesi takip etme, bu vazifeyle yükümlüdür."

'İDLİB’DE YENİ BİR STATÜNÜN OLUŞTURULMASI KAÇINILMAZ HALE GELMİŞTİR'

Erdoğan, rejimin doğrudan Türk askerini hedef alması nedeniyle İdlib’de yeni bir statünün oluşturulmasının kaçınılmaz hale geldiğini belirterek, "Bir süre önce bölgede Rusya ile tesisi konusunda uzlaşmaya vardığımız istikrarı sağlamak üzere, İdlib’e ilave askeri birlikler gönderdik. Artık hem rejimin saldırganlığının önüne geçmek, hem de ateşkese riayet etmeyen diğer grupları dizginlemek üzere sahada çok daha aktif bir şekilde yer aldık. Bu süreçte bölgede bulunan Rus güçleriyle koordinasyonu sıkı tutmaya özen gösterdik. Rejimin doğrudan askerlerimizi hedef alan saldırganlığı sebebiyle yaşanan üzüntü verici hadiselerin ardından İdlib’de yeni bir statünün oluşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bugün Moskova’da Rus mevkidaşım ve ekiplerimizle bu konuyu enine boyuna konuştuk, değerlendirdik. Rusya ile aramızdaki iş birliği ruhu, bugüne kadar Suriye’deki ihtilafa son verilmesine yönelik uluslararası çabalara emsalsiz bir katkı sağlamıştır. Siyasi süreç ve Fırat’ın doğusu gibi boyutları da bulunan çalışma ilişkimizi derinleştirerek sürdürmeyi arzu ediyoruz. Bu hususta bizimle hemfikir olduğuna inandığımız Rusya’nın, rejimin iş birliğimizi zedeleyecek eylemlerine göz yummayacağına inanıyorum. Bugünkü görüşmelerimiz İdlib sahasında attığımız adımları, masadaki çabalarımızla pekiştirerek, bölgedeki soruna kalıcı çözüm bulma irademizin bir tezahürüdür. Öncelikle en kısa sürede ateşkesi gerçekleştirecek, ardından birlikte kararlaştıracağımız diğer adımları süratle atacağız" dedi.

'TÜRKİYE, REJİMİN SALDIRILARINA CEVAP VERME HAKKINI SAKLI TUTACAKTIR'

"Türkiye bu süreçte rejimin yapabileceği her türlü saldırıya tüm gücüyle ve tüm sahada cevap verme hakkını saklı tutacaktır" diyen Erdoğan, "Bu süreç içerisinde karşılıklı olarak değerli mevkidaşımla irtibat halinde olacağız, ilgili bakanlarımız birbirleriyle irtibat halinde olacaklar. Suriye krizine, bu ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği temelinde bir çözüm bulunana kadar Türkiye, Soçi Mutabakatı dahil, bölgedeki inisiyatiflerini sürdürmekte kararlıdır. Bir kez daha Cenevre’de kurulan müzakere masasının kalıcı barış ve istikrarın yegane anahtarı olduğunu belirtmek istiyorum. Bugünkü toplantımızın Suriye’deki ihtilafa kalıcı çözüm bulunması çabalarına katkı vermesini temenni ediyorum" ifadelerine yer verdi.



PUTİN: TÜRKİYE İLE FARKLI FİKİRLERDE OLSAK DA UZLAŞIYORUZ

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Türkiye ile ikili ilişkilerin yüksek seviyede olması nedeniyle fikir ayrılıkları olsa da çözüm ve ortak noktaların bulunabildiğini ifade ederek, "Fiilen militanlar yeni çatışmaları tetiklediler. Halihazırda, Türk askerleri arasında da kayıplar var. Bu sebeple Sayın Cumhurbaşkanı’na ve vatandaşların aile fertlerine taziyelerimizi yenilemek istiyorum. Türk partnerimizle Suriye meselesinde bazen görüş ayrılıklarımız oluyor. Fakat kritik durumlarda her zaman elde edilen mutabakatlara ve ikili ilişkilerimizin yüksek seviyesine dayanarak, uzlaşabilmeyi başarıyoruz. Ortak noktalar bulmayı başarıyoruz, çözümler üretiyoruz. Bugün de öyle oldu. Bugün, ülkelerimizin Astana formatı çerçevesindeki çalışmaları devam ettirmeye niyetli olduğunu bir kez daha teyit etmek istiyoruz. Astana süreci, Suriye meselesinin çözümüne ciddi bir ivme kazandırdı. Heyetler, İdlib’deki kriz konusunda detaylı görüşmeler yaptılar. Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız. Uluslararası terör örgütleriyle mücadelemizi de sonlandırmayacağız, bu konuda da kararlıyız. Bizim ilişkilerimizin seviyesini teyit ettiği için Erdoğan’a teşekkür etmek istiyorum" diye konuştu.

ÇAVUŞOĞLU VE LAVROV MUTABAKAT METNİNİN OKUDU

İki liderin konuşmalarının ardından varılan mutabakat, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından okundu. Mutabakat metninde ise şu ifadeler yer aldı:

"İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki temas hattı boyunca tüm askeri faaliyetler 6 Mart 2020 tarihinde saat 00:01’den itibaren durdurulacaktır.

M4 karayolunun kuzeyinde 6 kilometre ve güneyinde 6 kilometre derinliğinde bir güvenli koridor tesis edilecektir. Güvenli koridorun işleyişine dair ayrıntılı esas ve usuller, Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu Savunma Bakanlıkları arasında 7 gün içinde kararlaştırılacaktır.

Türk-Rus ortak devriyeleri, 15 Mart 2020 tarihinde M4 karayolunun Trumba’dan (Serakib’in 2 kilometre batısı) Ain-Al-Havr’a kadar olan kesimi boyunca başlatılacaktır."

Editör: MURAT ÖZER