Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'da kıldığı cuma namazının ardından yaptığı konuşmada, "Bir taraftan surlar yeniden inşa ediliyor, öbür taraftan konutlarımız yerel mimariyle inşa ediliyor. Bir an önce bunlar bitirilip inşallah sahiplerine teslim edilecek. Bir başka Diyarbakır inşa ediyoruz. Çok çok güzelleştirilirmiş bir Diyarbakır'ı inşa ediyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çeşitli ziyaretle bulunmak üzere Diyarbakır'a geldi. Cumhurbaşkanı, kentteki programı kapsamında 7 Aralık 2015'te PKK'lı teröristlerin yaktığı Osmanlı Dönemi'nin ilk eserlerinden olan, tarihi Sur ilçesindeki Kurşunlu Camii'nde cuma namazını kıldı.

'GAZİ CAMİMİZDE CUMA NAMAZINI KILMAMIZIN BAHTİYARLIĞI İÇERİSİNDEYİZ'

Namazının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır'ı inşa ettiklerini söyledi. Kurşunlu Camii'nin gazi cami olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün gazi camimizde cuma namazını kılmamızın bahtiyarlığı içerisindeyiz. Biliyorsunuz bu PKK terör örgütü bu mescidimizi, bu camimizi kurşunlamış ve burayı bir harabe haline getirmişti. Kurşunlu Camisi tarihi özeliliğiyle gerçekten bu şehrimizin, bu beldemizin adeta bir tacıydı. Uzun bir aradan sonra tekrar cuma namazının kılmanın bahtiyarlığı içerisindeyiz. Bu bölge malum aynı zamanda sur içi olarak güzellikleri görüyorsunuz. Bir taraftan surlar yeniden inşa ediliyor, öbür taraftan konutlarımız yerel mimariyle inşa ediliyor. Bir an önce bunlar bitirilip inşallah sahiplerine teslim edilecek. Bir başka Diyarbakır inşa ediyoruz. Çok çok güzelleştirilirmiş bir Diyarbakır'ı inşa ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın burada önemli bir gayreti var. Kısa zamanda bunları bitirip sahiplerine teslim edeceğiz" dedi.

'AŞILAMADA DİYARBAKIR'DA BİRAZ SIKINTIMIZ VAR'

Koranavirüsle mücadelede aşılama çalışmalarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır'da aşıya yönelik isteksizliği gidermek için çalışma yürütüleceğini ifade etti. Alman Biontech firmasının CEO'su ve kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin ile eşinin Türkiye'ye geleceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

Her şeyden önce şu an da aşılama 58 milyonu aşmış vaziyetteyiz. Aşılamada kademe sistemi ayrıca yaş gruplarına göre getiriyoruz. Biontech gelen bir miktar aşı var, aynı şekilde Sinovac'tan da bir miktar aşı geldi, geliyor. Bütün bunlarla beraber en yakın zamanda  Uğur Bey ve eşi misafirimiz olacak. Biontech çok daha seri bir adımın atmasını yakalayacağız. Diyarbakır'da şu an aşılamadaki bu isteksizliği de ne yapıp yapıp gidereceğiz. Vatandaşlarımızı aşı olma noktasında batı illerinde nasıl oluyorsa ben, Diyarbakır'da aşının süratle aşılanmanın olacağına inanıyorum. Çünkü ne kadar aşıyı burada teşvik edersek, ne kadar aşıyı rağbetle kabullenirsek burada da kovid olayı daha da azalacaktır. Şu anda oranla Diyarbakır'da biraz sıkıntımız var. Ama ben bunu aşacağımıza inanıyorum. Çünkü Orta Anadolu'da, batıda oran gayet olumlu gelişiyor."

KURBAN BAYRAMI TATİLİ 

Gazetecilerin Kurban Bayramı'nın kaç gün olacağı sorunu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kararı millete seslenişte duyuracağını belirterek, "Kurban Bayramı tatiliyle ilgili arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyorlar. Tatil süreci sanki 10 ile 9 gün gibi dolaşıyor. Ama bunu millete seslenişte halkıma duyuracağım" diye konuştu. 

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 3'üncü yılında daha iyiye giden bir sürece yaşadıklarını dikkat çekerek, "Cumhurbaşkanlığı sisteminin 3'üncü yılında daha iyiye giden bir süreci yaşıyoruz. Zira attığımız adımlarda, aldığımız kararlarda cumhurbaşkanlığı süreci bizim hızımı artırıyor. Dolayısıyla bu sistem ülkemiz için hayırlı, faydalı olmuştur. Zira karar mekanizmaları çok daha seri çalışıyor, çok rahat adım atıyor. Kararlarını bu şekilde alabiliyor. Onun için böyle bir sistemi dünyanın en gelişmiş ülkelerinde gördüğümüz gibi Türkiye de bu sistemi yakalamakla hamd olsun verimli neticeler almaya başlamıştır" dedi

'EN İDEAL ŞEKLİYLE AFGANİSTAN'DAKİ BU ADIMI İNŞALLAH ATMIŞ OLACAĞIZ'

ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi ve Hamid Karzai Havalimanı'nın güvenliği ile ilgili sürece ilişkin soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerin sürdüğünü belirterek, şunları söyledi:

"Dün Milli Savunma Bakanı, Amerika Milli Savunma Bakanıyla görüşmesini yaptı. Bu konuyla ilgili şu an biz Amerika ile bunun yanında NATO'ya bu görüşmeleri yapmak suretiyle Türkiye'nin Hamid Karzai'deki görev alanı ne olacak, burada neleri kabulleniyoruz, neleri kabullenmiyoruz bunların kararlarını aldık ve NATO müzakerelerinde de Sayın Biden ile şahsım gerek bire bir konuşmamızı da bunu konuştuk, gerekse de heyetler arasındaki görüşmelerde bunları görüştük. En ideal şekliyle Afganistan'daki bu adımı inşallah atmış olacağız."

'DİYARBAKIR ANNELERİ KORKU DUVARINI YIKTI'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'daki temasları kapsamında AK Parti Genişletilmiş İl Danışma Toplantısı'nda konuştu. HDP önünde, evlat nöbetindeki ailelerin eylemine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır annelerinin, korku duvarını yıktığını, terörü ve siyasi uzantıyı deşifre ettiğini vurguladı. Toplantının ardından evlat nöbetindeki aileleri ziyaret edeceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: 

"Bugün Diyarbakır'da yine dolu dolu yine bereketli bir gün geçiriyoruz. Cuma namazını Kurşunlu Camii'nde Diyarbakırlı kardeşlerimizle birlikte eda ettik. Kurşunlanan Kurşunlu Camii'nde eda ettik. Bölücü örgütün çukur olayları sırasında yaktığı 5 asırlık tarihi camiyi, 3 yıllık titiz çalışmayla yeniden ezan-ı Muhammed ile buluşturduk. Camimizin eski görkemine kavuştuğunu bu vesileyle biz de yerinde görmüş olduk. Toplantımızın akabinde Diyarbakır annelerinin misafiri olacağız. Diyarbakır anneleri, evlatlarına kavuşmak için açtıkları bayrakla hem korku duvarlarını yıktılar hem de bölücü örgüt ve siyasi uzantılarının kalleş yüzünü deşifre ettiler. Bu cesur anneler, 688 gündür sabırla sürdürdükleri mücadeleleriyle ülkemizdeki sözde insan hakları kuruluşlarının ikiyüzlülüğünü gösteriminin yanında, muhalefetin nasıl bir hassasiyet altında olduğunu ortaya serdiler. Sadece ülkemizdekiler değil yurt dışındaki insan hakları dernekleri, acaba kaç kez gelip de Diyarbakır annelerini ziyaret ettiler? Böyle bir dertleri var mı onların? Yok. Gelip burayı görmediler ama bunun aksi olsaydı bir gider bir gelirlerdi fakat yapmadılar, yapmazlar çünkü onların derdi başka. Onların derdi, buradan kaçıp oraya giden teröristlerle Avrupa'da bir arada olmak. Bugüne kadar bakan arkadaşlarım, belediye başkanları, bunun yanında kadın kolları gelip kendilerini ziyaret ettiler. Haklı davalarında yanlarında olduğumuzu ifade ettik. Bugün de ben tüm heyetimle birlikte ziyaret ederek, bu gerçeği ortaya koyacağız. Ramazan ayında onlar beni İstanbul'da ziyaret etmişlerdi. Birlikte bir iftarımız oldu. Bugün de iade-i ziyaretimizi gerçekleştirmiş olacağız."

'TERÖRE, ZORBALIĞA ASLA TESLİM OLMADIK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kentteki temasları kapsamında katılacağı toplu açılış töreninde, geçmişten bugüne kapsamlı muhasebeyi Diyarbakırlılarla paylaşacağını belirtip, şöyle konuştu:

"Sevgili gençler, kardeşlerim, burada öncelikle bir hususu açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum. Bugün biz Diyarbakır'a sadece açılış ve ziyaret yapmak için gelmedik. Biz bugün buraya aynı zamanda Diyarbakır'ı dinlemek, Diyarbakırlılarla istişare etmek, Diyarbakırlı olan kavlimizi yenilemek için geldik. Sizlerin görüşlerine, sizlerin değerlendirmelerine büyük önem veriyorum. Şehre geldiğimiz andan itibaren bize büyük bir teveccüh gösteren tüm Diyarbakırlı vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Artık 20 yılı bulan bu zorlu yolculuğumuzda, dava arkadaşlarımızdan vefat edenler olduğu gibi bölücü terör örgütü tarafından kalleşçe şehit edilenler de var. Diyarbakır eski gençlik kolları başkanımız Yunus Koca iş yerinde, Dicle ilçe başkanımız Derya Aktent 10 Ekim 2016 tarihinde iş yerinde, Lice başkan yardımcımız Orhan Mercan 30 Haziran 2017 tarihinde evinin ve evlatlarının gözü önünde hainler tarafından alçakça şehit edildi. Gerek terörle mücadele sırasında gerek millet ve memleket yolunda şehit düşen tüm kahramanları rahmetle yad ediyorum. Biz onların samimiyetine, gayretine, yiğitliğine şahidiz. Bu kardeşlerimiz Allah yolunda öldüler ve şehit oldular. Biz onların millet ve ümmet için çarpan yüreklerinin büyüklüğüne şahidiz. Şehitlerimizin kanları pahasına bize emanet ettiği sancağı namusumuz bilip biz de canımız pahasına koruyacak daha da yücelteceğiz. Ne 40 yıllık siyasi hayatımızın herhangi bir safhasında ne de 20 yıla varan AK Parti döneminde teröre, şiddete, zorbalığa asla teslim olmadık." 

'ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLERİNDEN MEDET UMMAYA BAŞLADILAR'

Konuşmasında muhalefete eleştirilerde de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: 

"Milli iradeyi savunmak için gerektiğinde bedel ödedik. Sıkıntı çektik ama zalimler karşısında hiçbir zaman başımızı eğmedik. Kefenimizi giyerek çıktığımız bu kutlu yolda bize, milletimize ve ülkemize kefen biçenlere inat Allah'a hamdolsun, dimdik yürüyoruz. Dicle'nin kuzularını çakallara kaptırmamak için gece gündüz çalışıyor, mücadele edip gayret gösteriyoruz. Biz, vesayet odaklarının gölgesinde değil gece karanlığında seccadesini gözyaşları ile ıslatan pir-i fanilerimizin dualarıyla yürüyoruz. Biz sırtımızı başkaları gibi şu veya bu terör örgütüne değil Rabb'imizin takdirine, halkın iradesine yaslıyoruz. Biz gücümüzü başkaları gibi silahtan, şiddetten değil 40 yıldır yanımızda dağ gibi duran aziz milletimizden alıyoruz. Ülkemize yönelik yurt dışı mahreçli planların yeniden devreye alındığını görüyoruz. Başını CHP'nin çektiği her kesim, dozunu biraz daha yükselttiği nefret söylemleriyle bu kirli plana destek veriyor. Dikkat ederseniz son günlerde CHP'li siyasetçilerin artık hezeyana varan beyanlarında çok ciddi bir artış yaşanıyor. Nasıl 17-25 Aralık girişiminde FETÖ'cülerin sözcülüğünü yapmışlarsa şimdi de organize suç örgütlerinden, karanlık sosyal medya mecralarında medet ummaya başladılar. Ülkeler arasında imzalanan rutin iş birliği protokollerini bile istismar edebilecek kadar muvazeneyi kaybettiler. Kulaklarına ne fısıldanırsa ajans önlerine ne koyarsa Türkiye düşmanları bunlara ne telkin ederse onları söylemeyi siyaset zannediyorlar. Kimi taşeron basın yayın organlarını da yedeklerine alarak AK Parti'ye, 'Cumhur İttifakı'na ve siyaset kurumuna yalan ve çarpıtma üzerine kurulu bir psikolojik harekat yürütüyorlar. Parti teşkilatlarını saran taciz, tecavüz, hırsızlık, yolsuzluklarla cesaretle yüzleşmek yerine kendi pisliklerini bize bulaştırmaya çalışıyorlar." 

'ÜLKEMİZİN DERTLERİNE DERMAN OLACAK TEK SÖZLERİ YOK'

"Bir insanın kalbinde ve kafasında ne varsa dil onu söyler" diyerek, gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: 

"İşte siz az önce Kayahan'ın sanki bizim için bestelediği parçayı okudunuz. Ya siz ne güzel gençlersiniz. Teşkilat olarak biz de Diyarbakır ile hamdolsun bir başka memnuniyet duyuyoruz. Gençler; içeride kin, nefret, husumet varsa söylem de nefreti besler, siyaseti zehirler ama insanın içinde aşk varsa samimiyet varsa hoşgörü varsa dürüstlük varsa bu, yaptığı işten kullandığı dile kadar her şeyine akseder. Anneler, CHP ve şürekasına baktığımızda bu sözün hikmetini daha iyi kavrıyoruz. Demokrasimizi güçlendirecek, insanımızın kardeşliğini perçinleyecek, ülkemizin dertlerine derman olacak tek bir sözleri yok. Sadece milletten ve milletin değerlerinden kopuk değiller, ülkenin ve bölgenin gerçeklerinden habersizler. Şimdi yeni bir adım atıyorlar. Neymiş? 'Doğu Masası', 'Doğu Projesi'. Ya neredeydiniz bugüne kadar? Biz bugüne kadar ne Doğu'dan koptuk ne Güneydoğu'dan koptuk. Bölücü örgütün bu topraklara yaşattığı yıkımdan, işlediği cinayetten, akıttığı kan ve gözyaşından habersizler. Kol kola girdiği örgütün güdümündeki partinin, bölge insanının umutlarına verdiği zarardan habersizler. Evladını Kandil'deki terör baronlarına kaptıran anaların dinmeyen yürek sızısından habersizler. Ülkemiz sınırları içinde ve dışarıda yürütülen mücadelenin büyüklüğünden habersizler. Kafalarına geçirdikleri at gözlüklerinden sadece kendi sığ dünyalarını görüyorlar, çıkarlarından başka hiçbir şeyi umursamıyorlar. Muhalefetin içinde bulunduğu siyasetsizlik cenderesi, AK Parti olarak bizim yükümüzü daha da ağırlaştırıyor."  

'TERÖRÜ VE ŞİDDETİ ÖVMEDİĞİ SÜRECE HER FİKRE YER VAR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'den ayrılanların tespit edilip, tekrar partiye kazandırılmaları gerektiğine değinerek, şunları söyledi:

"Biz siyaseti milletimiz için yapıyoruz. Bunun için milletimizle gönül bağımızı korumamız gerekiyor. Nasıl hayat boşluk kabul etmezse siyaset de boşluk kabul etmez. Şimdiden size özellikle söylüyorum; 2023 Haziran’a kadar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Ben artık sizden müjdeler bekliyorum çünkü biz sahayı boş bırakmayacağız. Eğer biz geri durursak başta bölücü örgütün uzantıları olmak üzere başkaları gelir muhakkak bu boşluğu doldurur. Ulaşamadığımız, kapısını çalmadığımız; derdine, sevincine ortak olamadığımız her insanın vebali bizim üzerimizdedir. Gönüller kazanmak için çıktığımız bu yolda kimseyi dışlamamak, kimseyi hor görmemek temel prensibimizdir. 20 yıllık partinin içinde kendini dışlamış hissedenler, belki kalbi kırılanlar; farklı sebeplerle teşkilattan ayağı soğumuş olabilir. Bize düşen; en önemli görev bu kardeşlerimizi tespit edip, iletişim kurarak, gerekirse ayağına giderek yeniden davamıza kazandırmaktır. Biz milletin bağrından doğmuş, 84 milyonun her rengini temsil eden, üye sayısı itibarıyla ülkemizin en büyük en kuşatıcı siyasi hareketiyiz. Bu partinin çatısı altında, terörü ve şiddeti övmediği sürece her türlü fikre, ne kadar farklı olursa olsun, her türlü düşünceye, meselesi millet ve memleket olan herkese yer vardır. Önümüzdeki dönemde yeni üyeler, yeni yol arkadaşlarıyla saflarımızı sıklaştırırken, parti kadromuzdaki muhabbet iklimini daha da güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Sadece bölge insanının hayatına dokunan hak, özgürlük, yatırım hizmetlerimizi tek tek sıralamaya kalksak günler yetmez. Bu şehre ve ülkeye kazandırdığımız hizmetleri, teröre karşı verdiğimiz mücadeleyi insanımıza sabırla anlatacağız. Muhalefetin yalan, iftira ve çamur siyasetini geçmişte olduğu gibi bugün de yine hakikatin güneşi ile bertaraf edeceğiz."

'DİYARBAKIR ANNELERİNİN BEDDUASI BUNLARI VURACAK'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde 688 gündür terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocukları için oturma eylemi yapan aileleri ziyaret etti. Ailelere destek mesajını ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malum 25 kadar evladımız, anne ve babalarıyla buluştu. İstiyoruz ki diğerleri de anneleriyle babalarıyla buluşsun. Kolay değil, bugüne kadar Hacire Akar ile başlayan bu süreç devam ediyor. Daha da bunun artacağına inanıyorum. Şu anda Diyarbakır anneleri ile Şırnak anneleri bütünleşti mi? Bütünleşti. Van anneleri bütünleşti mi? Bütünleşti. Tüm bunlar sürekli olarak artarak devam ediyor. Bu PKK'nın, bu HDP'nin, tüm bunların 'evlat' diye bir derdi yok. Kandil'de taciz bunlar için bir sorun değil. Oradaki 13- 14- 15- 16 yaşındaki kızın taciz edilmesi, bunlar için, daha ileri gidiyorum, oranın yönetici konumundaki kişilerin 'evlat' diye bir sorunu yok. Onların 'taciz' diye bir dertleri yok çünkü onlar, taciz terörünün üzerinden bugünlere geldiler" diye konuştu. 

Hiçbir zaman takibi bırakmayacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben inanıyorum ki kesinlikle Diyarbakır annelerinin bedduası bunları vuracaktır. Hiç endişeniz olmasın, biz bu işin takibindeyiz. Gerek İçişleri Bakanlığı'mız, Silahlı Kuvvetler'imiz bütün bunların üzerine gidiyor. Hiçbir zaman bu takibi bırakmayacağız. Sonuna kadar bu işi kovalayacağız çünkü bulunduğumuz görev, bulunduğumuz makam; 'Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adli ilahi sorar Ömer'den' bunu. Öyleyse Dicle kenarında aşırlanan kuzunun hesabını da biz vermek durumundayız. Şu anda parlamentoda yoğun bir şekilde bunun takibindeyiz. Bu takibi devam ettireceğiz. Neredeyse 700 güne kadardır gösterdikleri sabrı, inanıyorum ki bundan sonra da gösterecekler ama şunu kesinlikle bilsinler ki biz bu işi asla bırakmadık, bırakmayacağız. Bizim de evlatlarımız var, torunlarımız var. Bu acı neyse aynı şekilde sizlerin acısı da bizim acımızdır" dedi. 

Evlat nöbetindeki aileler de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek ziyaretinden dolayı teşekkür etti.

'BİZ BURADA, DEVLETİMİZ DAĞDA GEREKENİ YAPACAK'

Diyarbakır'da HDP İl Başkanlığı önünde 688 gündür nöbet tutan aileler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretinin, kendileri için umut olduğunu söyledi. Terör örgütü PKK tarafından 2 yıl önce 16 yaşındayken, kaçırılan oğlu Mustafa için evlat nöbetini sürdüren Ayşegül Biçer, "Biriz beraberiz, sonuna kadar mücadele edeceğiz. PKK bitinceye kadar biz buradayız. Allah'ın izniyle devletim de dağlarda gerekeni yapacak. Cumhurbaşkanımız bizi çok sevindirdi. Bize büyük umutlar verdi. Allah'ın izniyle tek bir evlat kalmayana kadar, Cumhurbaşkanımızla beraber güçlü Türkiye'mizle beraber, mücadele edeceğiz" dedi.

6 yıl önce kaçırılan oğlu Özkan için eylemini sürdüren Süleyman Aydın ise "Cumhurbaşkanımız bizi gerçekten çok çok sevindirdi. Bize büyük bir şeref verdi. Cumhurbaşkanımız tüm vekilleriyle, burada anne ve babaların feryadını duydular. Gördünüz, geldiler bizimle oturdular. Çok samimiydiler. Çocuklarımız için büyük mücadele ettiklerini söylediler. İnşallah geri kalan çocuklarımızı da kurtaracaklarını söylediler. Hepimiz için çok büyük bir umut oldu. Artık bütün Türkiye Sayın Cumhurbaşkanımızın büyüklüğünü görsün. Maalesef CHP bizi görmedi. CHP elini biraz vicdanına koysun. Artık CHP de Sayın Cumhurbaşkanımızın büyüklüğünü görsün. Cumhurbaşkanımızın eşi geldi, kendisi geldi ama maalesef CHP gelmedi. Onları vicdana davet ediyoruz. Bu eylemimizi sonuna kadar sürdüreceğiz" diye konuştu. 

'ÇÖZÜM SÜRECİ BUNLARIN GİZLİ GÜNDEMLERİ SONUCU SONLANDIRILDI'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bismil Ovası Tarımsal Sulama Tesisleri, Diyarbakır Tekstil Organize Sanayi Bölgesi'nde 30 Fabrika, 4'üncü Otosanayi Sitesi ve yapımı tamamlanan diğer projelerin açılış törenine katıldı. Diyarbakır Valiliği önündeki törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır Cezaevi'nin kültür merkezi olacağını açıkladı. Konuşmasına Diyarbakır'ın önemine değinerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün Diyarbakır'ı bir başka görüyorum. Diyarbakır çok çok coşkulu. Buradan iki gözüm Diyarbakır'ın tüm ilçelerindeki, hanelerindeki kardeşlerime sevgilerimi saygılarımı gönderiyorum. Diyarbakır'ı şair şöyle tarif eder, 'Dicle ile Fırat arasındaki ipekten sedirlerinde Kur'an okunan açık pencerelerinde gül dolan, güneşin beyaz köpükleriyle yanmış bir şehir. Bir eski kanatlar ülkesi.' Evet, işte bu kadim şehri Hz. Ömer'den selam alan, Hz. Ömer'e selam gönderen bu şehri toprakları üzerinden gönderilen 10 peygamberin, 500 sahabenin mezarı olan bu şehri Selahattin-i Eyyubi', Kudüs'ün fethine giderken feyz aldığı bu şehri, Sultan Alparslan'ın Malazgirt'e giderken surları önünde dua ettiği bu şehri, haçlı ordularını defalarca bozguna uğratan Sultan Kılıçarslan'ın metfun olduğu bu şehri, nice alimlere, gönül sultanlarına, sanatçılara, edebiyatçılara ev sahipliği yapan bu şehri velhasıl ezelden beri bizim olan ve inşallah ebede kadar bizim kalacak bu şehri tüm kalbimle selamlıyorum" dedi.

'ŞİMDİ BİR GERİYE DÖNÜP 20 YILLIK MUHASEBEYİ YAPALIM'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ret, inkar, asimilasyon politikalarını ortadan kaldırıp hak ve özgürlük eksenli bir yaklaşımla asırlık meselelerin çözümüne yöneldiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

"Cuma namazını eda ettiğimiz Kurşunlu Camii, bu şehrin ve temsil ettiği değerin hizmetkarının da hasmının da kim olduğunun en büyük şahididir. Sizler Kurşunlu Camii'ni tahrip edenleri de ona sahip çıkanları da gayet iyi biliyorsunuz. Buraya gelmeden önce ziyaret ettiğimiz Diyarbakır annelerinin yüreklerini kimlerin yaktığını da gayet iyi biliyorsunuz. Sizler, başkalarının evlatlarını dağa, ölüme gönderenleri, kendi evlatlarını yurt dışında nasıl büyüttüklerini de iyi biliyorsunuz. Halbuki Diyarbakır tarih boyunca hep medeniyet şehri, barış, huzur refah şehri olmuştur. Bir zamanlar Türkiye'nin ilk 5 sanayi şehrinden biri Diyarbakır'dı. Sonra karabasan gibi, bölgenin özellikle Kürt kardeşlerimin üstüne terör felaketi çöktü. Türkiye'nin diğer şehirleri gelişip, serpilirken terör Diyarbakır'ı sefalete, yoksulluğa, işsizliğe mahkum etti. Şairleri, edipleri, alimleri, tarihi eserleri güzelim Diyarbakır'ı perişan ettiler. AK Parti'yi kurduğumuzda buraya geldik. İktidara geldiğimizde ne istiyorsunuz diye sordum. Bize veriler cevap sadece OHAL'i kaldırın yeter şeklindeydi. Sesinize kulak verdik. Hükümete gelince ilk iş olarak OHAL'i kaldırdık mı? Söz verdik sözümüzü yerine getirdik. Şimdi bir geriye dönüp 20 yıllık muhasebeyi yapalım. Biz ne dedik, ne yaptık? Onlar ne dediler, ne yaptılar. Biz Diyarbakır'da 2005 yılında size ne dediysek dün de oradaydık, bugün de yarın da aynı yerde olacağız. Biz tüm samimiyetimizle 'barış, kardeşlik, çözüm, adalet, hak, özgürlük, demokrasi' dedik. Biz ret, inkar, asimilasyon politikalarını ortadan kaldırıp hak ve özgürlük eksenli bir yaklaşımla asırlık meselelerin çözümüne yöneldik. Peki, bunlar yani terörden beslenenler, terörü destekleyenler, terörü açıkça telin etmekten korkanlar sırtını size değil de PKK'ya terör örgütüne dayayanlar ne yaptı? Gelin bugün hiç eğmeden, bükmeden açıkça bunları konuşalım. Gelin bugün utanmadan, yüzü kızarmadan bozuk plak gibi sürekli, barış, demokrasi, kardeşlik diyenlerin maskelerini hep beraber indirmeye var mıyız? Bunların eş genel başkanı 'AK Parti kadınların başına gelmiş en büyük felakettir' demiş. Şimdi buradan seslenmek istiyorum, Asıl KCK, PKK, PYD, HDP'siyle hep birlikte benim Kürt kardeşlerimin kanını iliğini sömüren bu çete son 1000 yıldır bu milletin, bu bölgenin, bu halkın başına gelmiş en büyük musibettir. Lafa gelince barış derler. Kardeşlik derler."

'HANGİ DEMOKRASİDE SEÇİLMİŞ MİLLETVEKİLİ, ÖRGÜT MİLATANLARINA HESAP VERİR'

Terör örgütü PKK'nın bölgeye yaptığı zulme değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son 40 yılda öldürdükleri, dağa çıkarttıkları, teröre bulaştırdıkları, hayatını kararttıkları 50 bin Kürt kardeşimin kanına giren bunlar değil mi? Bu ülkede Kürt kanını en çok PKK dökmedi mi? Köylerin boşalmasına, yakılıp, yıkılmasına, kentlerin çökmesine, sanayi ve ticaretin bitmesine, işindeki gücündeki insanların sefalete sürüklenmesine neden olan bunlar değil mi? Kurdukları partilerde demokrasi kelimesini hiç eksik etmediler. Peki soruyorum size, hangi demokraside seçilmiş milletvekili, belediye başkanları, teşkilat yöneticileri, örgüt militanlarına hesap verir. Hangi demokraside devletin yatırım, hizmet için gönderdiği ödenekler yollara mayın döşemek için kullanılır? Hangi demokraside merkezi yönetimin verdiği araçlar şehirlerin içinde hendek, çukur kazmak için kullanılır? Hangi demokraside ülke aleyhine her girişime destek veren bir siyaset anlayışı olur. Bunlar demokrasi savunucuları değil, demokrasi düşmanıdır, istismarcısıdır. Yakın dönemde biz demokrasi ve özgürlükler konusunda pek çok mücadeleye girdik. Gezi olaylarını hatırlayın, 17/25 Aralık, emniyet yargı darbe girişimini hatırlayın. Terör örgütlerinin ülkemizin üzerine salınmasını hatırlayın. Ülkeyi istikrarsızlık batağına sürüklemek için yapılanları hatırlayın. 15 Temmuz darbe girişimini hatırlayın. Ekonomimize kurulan tuzakları hatırlayın. Biz bu mücadelenin hepsini de sizlerle birlikte yürüttük. Hamdolsun sizlerle birlikte zafere ulaştırdık. Bunlar o dönemlerde ne yapıyorlardı? Türkiye'nin karşısında, sizlerin karşısında kim varsa onlarla birlikte yol yürüyorlardı. Biz şimdi de hukuk, ekonomi reformlarımızda aynı çizgide yolumuza devam ediyoruz" dedi.

DİYARBAKIR CEZAEVİ KÜLTÜR MERKEZİ OLUYOR

Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nin kültür merkezi olacağının müjdesini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün sizlere müjde vermek istiyorum. Geçmişte uzunca bir dönem adı zulümle, işkenceyle, insanlık dışı muameleyle anılan Diyarbakır Cezaevi'ni yakında boşaltıyor ve kültür merkezi olarak sizlerin hizmete sunuyoruz. Adalet Bakanlığı'mız gerekli hazırlığı yapıyor. Böylece Diyarbakır'ın hafızasındaki bir kötü anı ortadan kaldırmış oluyoruz. HDP'si, PKK'sı, sivil toplum örgütlü görünümlü tüm yapılar örgüt tarafından hazırlanan bir metne göre hareket eder. Ellerine fırsat geçerse ne yapacaklarını bu metinde açıkça söylüyorlar. İnsanların iradelerini ve düşüncelerini sınırlayan böyle ilkel bir anlayışın bu devirde geçerliliği olabilir mi? Aynı metinde uzun vadede aileyi ve mülkiyeti de ortadan kaldıracaklarını söylüyorlar. Bunlar size tanıdık geliyor mu? Evet, bunlar 1980 öncesi marjinal ideolojilerin söylemidir. Peki, dünyada bu yaklaşım kaldı mı diye baktığımızda sadece Kuzey Kore, Kandil ve Kobani'de kaldığını görüyoruz. Bu istismarcılar sürekli Kobani diyor ya, gidin bakın Kürt kardeşlerimize neler çektiriyorlar. 21'inci yüzyılın tüm yüz kızartıcı suçlarını orada işliyorlar. 13 yaşındaki Kürt kızlarımızı dağa kaçıranlar bunlar değil mi? Bunlar hangi edepten bahsediyorlar, hangi namustan bahsediyorlar. Bunlarda ne edep var ne namus var. Bunlar kirli. Kobani'den kaçan kardeşlerimizden önemli bir kısmı ülkemizde yaşıyor. Biz bunların ciğerini biliyoruz. Neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz" ifadelerini kullandı.

'ÇÖZÜM SÜRECİNDE NELER YAŞADIĞIMIZIN ŞAHİDİ SİZLERSİNİZ'

Konuşmasının büyük bölümünü çözüm sürecine ayıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm sürecini anneler ağlamasın, akan kan dursun diye başlattıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başlattığımız çözüm sürecinde neler yaşadığımızın şahidi sizlersiniz. Biz çözüm sürecini niye başlattık? Yeter ki artık anneler ağlamasın, akan kan dursun, yeter ki milletimizin her inançtan insanıyla kardeş olsun dedik. Bu bölgenin insanı demokrasiden, ekonomiden büyümeden nasibini alsın diye 'baldıran zehri de olsa bu meydanda söyledim içeriz' dedik. Samimiyetle başlattığımız bir süreci bunlar zehirlediler, istismar ettiler. Ve sonunda tamamen yıktılar. Çukur eylemleriyle bölgede yaşayan vatandaşlarımıza tuzak kurdular. Dirayetinizle bu tuzağa düşmediğiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Üstelik bunlar ülkemizdeki ve Suriye'deki kardeşlerimizle kalmadılar Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin de başına bela kaldılar. Artık ülkemizde işleyemedikleri cinayetlerine orada başladılar. Bunlar Kürt düşmanı, insanlık düşmanı, coğrafyamızın düşmanı. Bunların olduğu yerde hak, hukuk adalet, fikir özgürlüğü kalmaz. Bunlar 1940'larda Türkiye'nin başına bir kabus gibi çöken tek parti CHP zihniyetinin günümüzdeki versiyonudur. Kürt kardeşime yapılan zulüm başta olmak üzere bu ülkedeki tüm büyük günahların anası olan CHP ile yol yürümek de ancak bunlara yakışırdı. CHP, HDP, İYİ Parti beraber yürüyorlar mı? Al birini vur öbürüne. Birbirinden farkları yok. Ama biz diyoruz ki, şu karşımdaki topluluğu görünce bugün bir başka heyecanlıyım. HDP'nin İstanbul'da CHP'ye verdiği desteğin nedeni ideolojik akrabalıktır" dedi. 

'ÇÖZÜM SÜRECİNİ SONLANDIRAN BİZ OLMADIK'

Çözüm sürecini sonlandıran kendileri olmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum, küresel emperyalizmin ülkemizde yaklaşık 1,5 asırdır kaşıdığı yarayı kapatmak için evet, çözüm sürecini biz başlattık. Ama çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık. Çünkü çözüm süreci bunların kötü niyeti, art niyeti, gizli degünmleri sonucu sonlandırıldı. Güya siyasetçi kimliğiyle ortada gezenler de hiçbir zaman şiddetle, terörle aralarına mesafe koymadılar. Hiçbir zaman meşru demokratik, hukuk düzeni içinde siyaset yapmayı düşünmediler. Diyarbakır'ın surunu, Silopi'yi köstebekler gibi kazıp, siz ne yapıyorsunuz demediler, diyemediler. Yurtdışındaki karanlık mahfirlerle, içerideki hain FETÖ'cularla gizli pazarlıklar yaparak ülkemizi emperyalistlerin oyun sahnesine çevirmek için harekete geçenlere tavır koymadılar. Allah için söyler misiniz? Dünyada hangi devlet buna müsaade eder. Hangi hukuk, adalet, vicdan buna göz yumar. Utanmadan sıkılmadan hala barış, kardeşlik, hukuk, demokrasi diyorlar. Siz bu kavramları en son ağıza alacak kişilersiniz ey HDP. Siz bu ülkede ve bu bölgede kendinizden olmayan kimseye hayat hakkı tanımadınız. Çünkü şiddet, dayatma, terör bunların ruhuna işlemiş. Kardeşlerim ne diyorlar, hadi sıkıysa söylesinler. Bizim PKK ile ilişkimiz yok diyorlar. Öyle demiyorlar mı? Bunların işi gücü yalan. Yanındaki ortağı CHP, onun da işi gücü yalan. Sürekli yalandan mağduriyet sizlerin hak ve hakkaniyet duygularını istismar etmeye çalışıyorlar."

'BELEDİYE BAŞKANINI KANDİL'İN KOMSİRE OLAN NE İDÜĞÜ BELİRSİZ BİRİNE ADETA HESABA ÇEKTİRDİLER'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör soruşturma kapsamında görevlendirilme yapılan belediye yönetimlerine de değinerek, HDP'li belediye başkanlarının, terör örgütü tarafından hesaba çekildiklerini söyledi. Erdoğan, "Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi yıllarca bunların elindeydi. Tek bir ay bile ödenekleri gecikti mi? Hayır. Sonuç ne oldu, büyükşehir belediye başkanını Kandil'in komiseri olan ne idüğü belirsiz birine adeta hesaba çektirdiler. Hesap sormadılar mı? Ne idüğü belirsiz birine bodrumda sorgulatıp tokatlattırdılar. Kim yaptı bunu HDP, PKK. Devletten alınan paralarla sizlere hizmet getirecekleri yerde örgütün emriyle sokaklarda hendek ve çukur kazmadılar mı? Onların yapmadıkları hizmetleri bakanlıklarımız yapmak zorunda kaldı. Devletin görevlendirdiği kamu personeline kayyum diyerek itiraz edenler örgütün dağdan gönderdiği çapulcuların karşısında bunlar hazır ola geçmediler mi? Kurumlarımız sizlere hizmet vermek için çalışmaya başlayınca yolların altına bomba döşendiğini gördük. Belediyelere verilen kaynakların bir avuç terör baronuna peşkeş çekildiğini gördük. Asıl bunları görevden almazsak size ihanet etmiş olurduk. Belediyeye gelen her kuruş sizler için kullanılıyor. Bunlar sadece slogan atar. Biz ise hizmet ederiz, eser ortaya koyarız. Bunların ne söylediğine değil, ne yaptığına bakıyoruz. Seçimlerde 'Seni başkan yaptırmayacağız' diye ortalığı inletenlerin Yasin Börü'nün kanının hesabını verdiklerini gördünüz mü? Kurban eti dağıtmak için evinden çıkan 16 yaşındaki Yasin'i nasıl alçakça öldürdüklerini biliyorsunuz değil mi? Önce kovalıyorlar, sonra sığındığı evde bıçaklıyorlar, ardından 3'üncü kattan aşığı atıyorlar. Yetmiyor başını taşla eziyorlar sonra arabayla üstünden geçiyorlar. En nihayetinde üzerine benzin döküp yakıyorlar. Bu nasıl bir kindir? Bu nasıl bir nefrettir? Bıraktım Kürdünü, Türkünü, Arabını, Acemini. Böyle bir muamele canlıya nasıl yapılabilir? Üstelik bu hıncın tek sebebi tıp ki aynı gün katledilen diğerleri gibi Yasin'in kendilerinden olmamasıdır. Bu zulme ortak olan herkes cezasını çekecektir."

Editör: MURAT ÖZER