Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen '12'nci Çalışma Meclisi Toplantısı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, insan gücünün yerini makine ve yazılımın aldığı dünyada istihdam konusunu yeniden tasarlamak gerektiğini belirterek, hayat standartlarının yükseldiği bu süreçte istihdam meselesinin giderek, karmaşık hal aldığını söyledi. Erdoğan, "İstihdam konusu, çözüm için ilk başlanması gereken noktadır. Birilerine 'Gel bakalım; fabrikatörsün, 50 tane daha adam al' dediğimiz zaman rahatsız olanlar var. Bu bir gerçeği işaret ediyor. Burada eşitsizliği farklı alanlara taşırken işe burada başlamak lazım. Teknoloji bir yandan geleneksel üretim biçimlerini tehdit ederken öbür yandan istihdama katkıda bulunacak potansiyele sahiptir. İşveren olmazsa iş olmaz. İş olmazsa çalışan olmaz. Bireyler çalışamayınca aşa, ekmeğe, temel ihtiyaçlara ulaşabilmeleri mümkün olmaz. Bu gerçek, işveren ve çalışanların birlikte hareket etmelerini engeller" şeklinde konuştu.

'MEDENİYETİMİZ İSTİFÇİLİĞİ YASAKLIYOR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışını tüm çalışmalarında kendine rehber edinmiş siyasi hareketin mensupları olduklarını belirterek, "Büyümek önemlidir; ama insana faydası varsa anlamlıdır. Gelişmek, kalkınmak önemlidir; ama insan hayatına katkıda bulunduğu oranda kıymetlidir. Zenginlik önemlidir; ama tüm insanlara yansıyorsa değerlidir. Medeniyetimiz istifçiliği yasaklıyor. Bizim medeniyetimiz biriktirmek için kazanmayı yasaklıyor. Medeniyetin tavsiyesi kazancı sürekli üretime, istihdama, faydaya dönüştürmektir" dedi.

'TARIMSAL ÜRETİMDE AVRUPADA İLK SIRADAYIZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üretimin önemine vurgu yaparak, şunları söyledi:

"Paranın değeri izafidir, ona atfettiğimiz önem kadardır. Üretim, onunla gelen istihdam hem gerçek hem de çok yönlü faydaya sahiptir. Üretimin asıl katma değerinin fiziki imalattan zihni tasarıma kaydığını görüyor ve biliyoruz. Fiziki ve zihni üretimin birlikte yürümesiyle çok daha büyük güce ulaşacağız. Bunun için ne klasik sanayi üretimini ne ileri teknolojiyi ne tarım- inşaatı ihmal etmiyoruz. Her alanda da ayrı ayrı ön sıralarda yer almak için çaba gösteriyoruz. Dünyanın en önemli 5 inşaat firmasından birinin ülkemizden çıktığını görüyoruz. Tarımsal üretimde Avrupa'da ilk, dünyada 7'nci sıradayız. Bütün bunlar aynı zamanda iş, istihdam, gelirin paylaşılması ve zenginliğin artması demektir. Türkiye'de son 17 yılda istihdamda 9 milyonluk artış sağlandıysa bu nedenlidir. Kadınların, gençlerin iş gücüne katılımında biz dimdik ayakta durmayı başardık. Tüm ekonomik saldırılara rağmen hedeflerimize doğru yürümeye devam ediyoruz."

'DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 DEVLETİNDEN 1'İ HALİNE GETİRECEĞİZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, işverenlerin ihmal edilmeyeceğini, girişimcilerin destekleneceğini vurgulayarak, şu şekilde konuştu:

"Büyüme ve istihdam odaklı bir ekonomi programıyla ülkemizi dünyanın en büyük 10 devletinden 1'i haline getirmekte kararlıyız. Bunu çalışma hayatımızın tüm taraflarıyla birlikte başaracağız. Adil ve hakkaniyetli bir çalışma hayatının inşasını da yine birlikte yapacağız. Elbette rızkı veren Allah'tır ama buna vesile olanları da asla unutmayacağız. İşverenlerimizi ihmal etmeyeceğiz, girişimcilerimizi desteklemeyi sürdüreceğiz; emeğin, alın terinin, gayretin, huzurun yerini hiçbir şeyin tutamayacağı bilinciyle çalışanlarımızın yanında yer almaya devam edeceğiz. İster işveren ister çalışan ister evinde oturan hepimizde bu büyük çatının altında yaşamaya devam edeceğiz. Ülkemizin gücü her birimizin gücüdür. Ülkemizin itibarı her birimizin itibarıdır. Fert fert verdiğimiz emeklerin toplamı ülkemizin zenginliğinin toplamıdır. Her kim ülkesinin aleyhine sonuçta  doğuracak bir işe kalkışıyorsa bilmeli ki 82 milyonun her birine zarar vermiştir. Siyaset de ticaret de yapsak meseleye böyle bakmak zorundayız. Aramızdaki farklılıkları husumete dönüştürmemeliyiz.”

'YERİ GELDİ İŞÇİ, YERİ GELDİ İŞVEREN OLDUM'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman adaleti gözeterek, çalıştığını belirtip, şunları söyledi:

"İETT'de işçilikten işletmeciliğe kadar hayatın çok farklı alanlarında çalışmayı tecrübe etme imkanı bulduk. Yeri geldi işçi, yeri geldi işveren oldum. Masanın neresinde olursam olayım adaleti gözetmeden başarılı olunamayacağını gördüm. Buna ekonomi literatüründe 'sürdürülebilir' deniyor. Bu değerlerden asla şaşmayacaksınız. Çalışma hayatının taraflarına bu tavsiyede bulunuyorum. Oradan ideolojik kuramlara sıçramak gibi hususların bizim kültürümüzde yeri yoktur. Bir fabrikada patron, işçiler aynı sırada duruyor, camide aynı safta duruyorsa orada sınıf ayrımı olmaz olamaz. Paranın çokluğu, azlığı başkadır; gayret, nasip vardır. Asıl mesele hayatı paraya göre tasvip etmemektir. Asıl mesele helalinden kazanarak kendinin ve ailenin geçimini sağlamaktır. Rabb'im çalışma hayatında esenlik huzur versin."

Editör: MURAT ÖZER