Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Faiz aşağı, faiz yukarı... Arkadaşlar lütfen bu işi artık kitabımızdan çıkaralım. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor. Artık bunu bilelim buna göre hareket edelim. Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın, hem de vatandaşlarımızın kendi paralarına daha hızlı döneceklerinin sinyallerini görüyoruz" dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON)12. Olağan Genel Kurulu'na katıldı. 

Çırağan Sarayı'ndaki genel kurul toplantısına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Binali Yıldırım, ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın da katıldı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmasında, "Bir süredir Türkiye ekonomisi yüksek faiz, enflasyon sarmalından kurtarıp yatırım, üretim, ihracat, cari fazla yardımıyla rotasına sokma gayreti gösteriyoruz. Güç kaynağımız insanımızdır" dedi. 

ERDOĞAN: FAİZ AŞAĞI, FAİZ YUKARI... ARKADAŞLAR LÜTFEN BU İŞİ ARTIK KİTABIMIZDAN ÇIKARALIM 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmasında, "Bir süredir Türkiye ekonomisini yüksek faiz, yüksek enflasyon sarmalından kurtarıp yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme rotasına sokmanın mücadelesini veriyoruz. Bu mücadelede en büyük güç kaynağımız her alanda ülkemize 19 yıldır kazandırdığımız altyapı ile müteşebbisinden çalışanına insanlarımızın dinamizmidir. Dünyada uzunca bir süredir gelişmiş ülkeler tarafından kurulan kendilerine ayrı gelişmekte olan ülkelere ayrı, az gelişmiş ülkelere ayrı uygulamalar içeren çifte standartlarda dayalı bir ekonomik sistem vardı. Bu çarpık ve dengesiz sistem pek çok yerde yaşanan insani trajediler karşısında özellikle sergilenen haksız ve adaletsiz duruş yanında 2008 küresel finans ve 2020 koronavirüs salgını krizleriyle kökünden sarsılmıştır. Türkiye olarak bu sarsıntının acı sonuçlarından kendimizi korumakla ve 'dünya beşten büyüktür' diyerek çarpıklıklara itirazımızı dile getirmekle kalmadık. Yeni küresel yönetim ve ekonomi sisteminde hak ettiğimiz yeri almak için de harekete geçtik. Artık tüm gücümüzü ve imkanlarımızı istihdam ve istikrar odaklı yeni ekonomimizi yerleştirmeye ve geliştirmeye teksif ediyoruz. Hamdolsun üretim, istihdam, ihracat tarafında işler yolunda gidiyor. Organize sanayi bölgelerimiz, fabrikalarımız, tesislerimiz, harıl harıl çalışıyor, üretiyor. Bu süreçte elbette önümüze sıkıntılar da çıkıyor. Son dönemde yaşadığımız önemli sorunlardan biri döviz kurundaki dengesiz dalgalanma diğeri de fiyatlardaki fahiş artıştır. Aldığımız tedbirlerle bu iki sorundan döviz kurundaki anlamsız dalgalanmayı önemli ölçüde kontrol altına aldık. Kurun yıl sonu hesap kapatmaları sebebiyle bugünlerde tekrar oynamaya başlaması geçici bir durumdur. Yılbaşından itibaren kurun bu hafta başındaki gibi makul bir seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz. Bunu sağlamak için elimizdeki imkanları da kullanacağız" dedi.

"FAİZ AŞAĞI, FAİZ YUKARI"

Erdoğan, "Vatandaşlarımızdan açıkladığımız pakete uygun şekilde tasarruflarını kendi paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum ve tavsiye ediyorum. Şunu unutmayalım; biz kendi paramızı ölçü olarak almadığımız sürece her zaman batmaya mahkumuz. Türk Lirası bizim paramız. Biz onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş yok bu dövizmiş bunlarla değil. Bir de hep söylüyorum, yine söyleyeceğim; faiz aşağı, faiz yukarı. Arkadaşlar, artık lütfen bu işi kitabımızdan bir defa çıkaralım. Faiz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar. Bunu bilecek, buna inanacağız, bununla yolumuza devam edeceğiz. Alışverişi döviz üzerinden olmayan firmalarımızdan da kendi paramız dışında bir finans aracı kullanmamalarını tavsiye ediyorum. Açıkladığımız günden itibaren mevduatlarda dövizden kendi paramıza ciddi bir dönüş başlamıştır. Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın hem vatandaşlarımızın kendi paramıza dönüşü daha da hızlandıracaklarının işaretlerini görüyoruz" şeklinde konuştu.

TÜRK LİRASI

Erdoğan, "Ülkemiz ekonomisine serbest piyasa mantığına aykırı şekilde kur üzerinden yöneltilen yurt dışı kaynaklı saldırıları etkisiz hale getirecek mekanizmaları zaten kurmuştuk. Şimdi de son dönemde yaşadığımız gibi döviz kurunda yurt içi talepten kaynaklanan ani, sert ve rasyonel temeli olmayan iniş çıkışlar yaşanmasını engelleyecek tedbirleri aldık, alıyoruz. Elbette bütün bunları serbest piyasa ekonomisi kurallarından sapmadan ülkemizin küresel ekonomik sistemle güçlü bağlarına zarar vermeden yapıyoruz. Aynı şekilde tasarruf yöntemi olarak altını tercih eden vatandaşlarımızı ellerindeki bu değeri finans sistemimize dahil etmeye çağırıyoruz. Yastık altında tutulan beş bin ton altının ne kadarını ekonomimize kazandırabilirsek ülke ve millet olarak gücümüz o derece artacaktır. Döviz kurunu yatay seyre geçirme ve altını sisteme kazandırma sürecini ne kadar hızlı yürütürsek enflasyonu ve çoğu defa onu da aşan fahiş fiyat artışlarını kontrol altına alma mücadelemizde elimiz o derece güçlü olur. Enflasyon ve fahiş fiyat artışlarının en önemli bahanesi olan kurdaki dengesiz yükselişi ortadan kaldırdığımız için artık bu alanlarda da hızlı bir normalleşme bekliyoruz. Eğer enflasyon ve fiyatlardaki fahiş artış, kurdaki yükselişten değil de bütçe açığından kaynaklanmış olsaydı, işimiz çok daha zordu. Yine söylüyorum; faiz, sebep, enflasyon neticedir. Buna inandığımız gün başarılı olacağız" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok. Hatta öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz. Bunun için enflasyon ve fiyat artışları hızla düşecek derken temennimizi değil teknik bir hakikati mutlaka olması gereken bir durumu ifade ediyoruz. İnşallah çok yakında bunu da hep beraber göreceğiz. Kurdaki dalgalanmanın cazibesine kapılanlar nasıl bunun acı faturasıyla yüzleştiyse aşırı fiyat artışına tevessül edenlerin durumu da farklı olmayacaktır" dedi.

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CHP'nin başındaki zat, son günlerde terör örgütünün güdümündeki partiyle kurduğu sıkı fıkı ilişkilerin de etkisiyle olsa gerek kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankası'na randevu istedi. Merkez Bankası kendisine randevuyu verdi. Gitti, kendisine brif edildi. Fakat çıktı, çıktıktan sonra da yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Kalibresi bozuk, cins, cibilliyet bozuk. Arkadan, İstatistik Kurumundan randevu istedi. Tabii İstatistik Kurumu randevu vermedi. Ne dedi? Dedi ki 'siz imtihanı kaybettiniz'. Niye? Merkez Bankası'na gittiniz, orada içeride başka, dışarıda başka hareket ettiniz. Dolayısıyla İstatistik Kurumu sır bir kurumdur, 'siz burada da aynı yollara başvurursunuz, talebiniz neyse bize bildirin, biz talebinize gerekli cevabı veririz' dedi ve bunlar kalktılar İstatistik Kurumunun önüne geldiler orada gösteri yaptılar. İçeri giremediler. Şimdi bir süredir helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini ne kadar demokrat, özgürlükçü, kucaklayıcı göstermeye çalışırsa çalışsın başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada işte böyle hortluyor. Sosyal medyadan 'yarın şuradayım' diyerek kapısına dayandığı kamu kurumlarına emrivaki ile gittiği için tabii olarak kapıda kalıyor. Bunun son örneğini Milli Eğitim Bakanlığı'nda yaşadık. Halbuki aynı partinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Eğitim Komisyonu üyesi olan milletvekilleri, davet edildikleri 20. Milli Eğitim Şurasına katılma tenezzülünde bile bulunmadılar. Aynı şekilde meclis açıldıktan sonra da eğitim meselelerini görüşmek üzere komisyon üyeleri bakanlığımıza davet edilmişlerdi. Bu davete de sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi.  Milli Eğitim Bakanımız çeşitli vesilelerle sık sık meclise gidiyor. Kendisine orada da her zaman ulaşmak ve konuşmak mümkün" diye konuştu.

"BEN SENİN İPİNİ KİMLERİN ELİNDE OLDUĞUNU ÇOK MERAK EDİYORUM"

Erdoğan, şöyle devam etti:

"CHP'nin amacının Milli Eğitim Bakanlığı'na gidip orada bakanla ve bakanlık bürokrasisiyle eğitimimizin meselelerini konuşmak, görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Kendi evladının evine bile haber vermeden, karşı taraftan davet almadan gidemeyen CHP'nin başındaki zatın bu eşkiyavari baskınlarla derdi kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmaktır. Bay Kemal, bak devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına da böyle rastgele gidemeyeceksin, bitti artık. Her şeyden önce devletin kurumlarına gidebilmek, dürüstlük gerektirir. Sende bu dürüstlük yok. Sana bugüne kadar yeri geldi Savunma bakanlarımı gönderdim, yeri geldi dışişleri bakanımı gönderdim. Gidin bilgilendirin diye dedim. Ama sen adam değilsin. Dürüst değilsin, dürüst. Sana Dışişleri Bakanlığını gönderen, sana Savunma Bakanlığı'nı gönderen bu Cumhurbaşkanı. Her noktada 'Merkez Bankası bağımsız değil' diyordun. Hep Merkez Bankası da seni kabul etti. E buyur, demek ki bağımsız. Ama sen bağımsız değilsin. Ben senin ipini kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum. O da meydana çıkacak tabii, inşallah. Bakanlarımız ve diğer kamu görevlilerimiz de bu kifayetsiz muhterise böyle bir fırsatı vermeyerek doğrusunu yapıyorlar. Halbuki genel başkanlık ve milletvekilliği sıfatını bir kenara bıraktım, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma, istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını çok iyi biliyorum. Ama dert başka olunca ortaya işte böyle can sıkıcı görüntüler çıkıyor"

"YA SEN İKTİDARA MI GELECEKSİN?"

Erdoğan, "Atalarımızın üzüm üzüme baka baka kararırmış dediği gibi bunlar da Kandil'in kuklası yoldaşlarıyla otura kalka edebiyle siyaset yapmayı unutmuşa benziyorlar. Kandil'i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Ya sen iktidara mı geleceksin? Kandil'deki yoldaşlarınla kol kola, dirsek dirseğe, dolaşan adam sen değil misin ya? Ankara'dan İstanbul'a, onlarla beraber yürüyen sen değil misin ya? Senin neren onlardan koptu? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Kandil'dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Bu kadar yavrularımız bizim şehit edildi hiç umurunda değil. Zevkten dört köşe oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya? Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınızı kurdunuz, bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksin. Milletimiz kendi değerlerine düşmanlığı kamu görevlilerine ve kurumlarına saldırıyla bir adım öteye götüren bu zorbalara hak ettikleri dersi inşallah ilk fırsat. sandıkta verecektir" şeklinde konuştu.

Editör: MURAT ÖZER