Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,  Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ortak basın toplantısı düzenliyor.

 AKAN KANIN BİR AN ÖNCE DURDURULMASI HEDEFİMİZ VAR 

CUMHURBAŞKANI Erdoğan yaptığı açıklamada "Sahada tam olarak ateşkesin sağlanması ve hakim kılınması ile akan kanın bir an önce durdurulması hedefimiz var" dedi. "Suriye ihtilafının küresel bir sorun haline dönüşmesinin en önemli sebebi, uluslararası toplumun meseleyi yeterince sahiplenmemesidir" diyen Erdoğan, "Çok uzun bir dönem Suriye krizinden kaynaklanan sıkıntıların yükünü, Suriyeli sivillerle komşu ülkeler, çekmek zorunda kalmıştır" diye konuştu. "Verimli ve samimi istişareler gerçekleştirdik" diyen Erdoğan, "Birçok ülke, durumun vahametini, krizin etkileri sınırlarına ulaşınca idrak edebilmiştir, bu kayıtsızlığa son verilmesi gerekiyor" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, ne sınırlarında ne de Suriye'nin herhangi bir bölgesinde terör gruplarının palazlanmasına müsamaha göstermeyecektir" diye konuştu.

Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından düzenlenen basın toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cemal Kaşıkçı soruşturmasıyla ilgili soruyu yanıtladı.

Erdoğan, "Merhum Cemal Kaşıkçı ile ilgili olarak bu konuyu ele aldık. Gerekli bilgileri kendilerine verdim. Detaya bugün yaptığımız ikili görüşmelerle girmiş bulunuyoruz. Bunu tekrar ifade etmek durumundayım. Şu anda uluslararası medyanın burada oluşu da böyle bir cevabı vermemi gerektirir  Her şeyden önce içeride 18 tane tutuklu var. Bu 18 tutuklu malum ülkemize gelen kişilerdir. Bu 18 kişiyi Türkiye'ye kimler gönderdi? Bunun cevabını Suudi yetkililerin vermeleri gerekir. Bu bir.." dedi. 

"Bir diğeri sonra bir açıklama Suudi Arabistan'ın yetkili mercilerden geldi" diyen Erdoğan, "Türkiye'deki yerli işbirlikçilere cesedin teslim edildiğine dair, böyle bir adımın atıldığı söylendi. O zaman bu yerli işbirlikçi kimdir? Bunu da yine bu açıklamayı yapan kişi veya kişilerin ortaya konması gerekmektedir.  Suçun işlendiği yer İstanbul'dur. Suudi Arabistan bu yargılamada eğer kendileri bu işi yapmayacaklarsa, bu yargılamayı Türk yargısı olarak bizim yapmaya hazır olduğumuzu dün bakanlığımız vasıtasıyla kendilerine resmi kanallardan yapmış bulunuyoruz. Şimdi oradan bunun cevabını bekleyeceğiz. Bunun yanında Suudi Arabistan başsavcısını buraya gönderiyor. İstanbul Başsavcımız ile kendi heyetiyle görüşmeleri yapacaklar. Bu görüşmenin neticesini de önemsiyoruz" şeklinde konuştu.

 PUTİN: SURİYE'DE BARIŞ, SADECE DİPLOMATİK YOLLARLA MÜMKÜN OLABİLİR

"SURİYELİLER KENDİ KADERLERİNİ KENDİLERİ TAYİN ETMELİDİRLER" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sonra açıklama yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,  "Rusya'nın Türkiye'nin İran'ın Astana formatı çerçevesinde yürüttükleri faaliyetler sayesinde Suriye topraklarının büyük bir bölümü teröristlerden arındırıldı. Ve ülke adım adım barışa ilerliyor. Suriye'de barış, sadece diplomatik yollarla mümkün olabilir. Suriyeliler kendi kaderlerini kendileri tayin etmelidirler" dedi.

"ORADA ÇATIŞMASIZLIK BÖLGESİ GİBİ GEÇİCİ BİR TEDBİR OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"

"Radikal unsurların temizlenmesi gerekiyor" diyen Putin, "Bu hedef de güncel bir hedeftir. Sayın Erdoğan ile bizim Avrupalı meslektaşlarımızı, Rus-Türk muhtırasının hayata geçirilmesiyle ilgili bilgilendirdik. Orada çatışmasızlık bölgesi gibi geçici bir tedbir olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'nin bu silahsızlanmış olan bölgeden, hem muhaliflerin hem ağır silahların çekilmesi için çaba sarf edeceğini ümit ediyoruz. Bizim Türk partnerimiz elinden geleni yapıyor" diye konuştu.

MACRON : TÜM SURİYELİLERİN ÜLKELERİNE DÖNÜŞÜ SAĞLAYACAK BİR SİYASİ ÇÖZÜM GEREKİYOR

Basın toplantısında bir konuşma yapan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron konuşmasının başında ABD' nin Pensilvanya eyaleti Pittsburgh şehrinde Musevilerin ayin düzenlediği saatlerde sinagoga yapılan silahlı saldırıya dikkat çekerek,  Amerikan halkının yanında olduklarını söyledi.

Suriye zirvesinin ortak basın toplantısında konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "Tüm Suriyelilerin ülkelerine dönüşü sağlayacak bir siyasi çözüm gerekiyor" dedi. 
Emmanuel Macron, "Bugünkü önceliğimiz tabi ki terörle mücadele. Bu mücadele alanda devam ettirilen bir mücadele. Ve hiçbir zaman bunun askeri ve siyasi bir numaralı öncelik olduğunu unutmamak gerekiyor. Terörist gruplara karşı mücadelemiz var. Bu gruplar çok vahim saldırılar gerçekleştirdi. Terörle mücadeleyi sürdürürken aynı zamanda bugün yapılacak askeri harekatların insani yardım konusunda saygı göstermemiz gerektiğini unutmuyoruz. İdlib konusunda açık şekilde söyledik. Rejimin İdlib'e yapacağı askeri saldırı kesinlikle kabul edilemez olacaktır. Burada Türkiye'nin Avrupa'nın istikrarı söz konusu" dedi.

"SURİYE'DE ASLINDA İKİ SAVAŞ SÜRE GELİYOR" 

Macron, "Rusya ve Türkiye, harfiyen yerine getirilmesi gereken bir mutabakata vardılar. Biz bunu sonuç bildirgemizde de belirttik. Gerçekten İdlib'de kalıcı ateşkesin test edilmesi son derece önemli. Kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkes olmasına çok önem veriyoruz. Kimyasal silahların kullanılması kabul edilemez. Suriye'de aslında iki savaş süre geliyor. Hep birlikte teröristlere karşı sürdürdüğümüz bir savaş var. Bir de Suriye'deki rejimin kendi muhaliflerine yönelik sürdürdüğü bir çatışma. Ve bunun sonucu olarak milyonlarca sığınmacı. Bu süreç sürdürülebilir değil. Tüm Suriyelilerin ülkelerine dönüşü sağlayacak bir siyasi çözüm gerekiyor" şeklinde konuştu.
 
"YENİ MÜLTECİ DALGALARINI GÖRÜYORUZ"

"Bu sığınmacıların ülkelerine geri dönmesi inandırıcı ve kapsayıcı olamaz siyasi çözüm getirilmediği sürece" diyen Macron, "Bu kişiler rejimin gasplarından kaçan kişiler. Yeni mülteci dalgalarını görüyoruz. Burada her birimizin İdlib ile ilgili yaptıklarımızı ülke ile ilgili yapmazsak başka mülteci akınlarını göreceğiz. Bugün Yüksek Mülteciler Konseyi'nin belirlediği şartlar çerçevesinde gönüllü bir şekilde sığınmacıların geri dönüşünü; gerekli şartlar sağlandıktan sonra sağlayabiliriz.  Konuyla ilgili olarak bir kaç milyon Suriyeliden bahsediyoruz. Aslında tüm bölgeyi ilgilendiren bir mesele bu" dedi.

“İDLİB'E YAPACAĞI ASKERİ SALDIRI KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ OLACAKTIR"

Macron, Suriye'deki  terör guruplarının çok vahim saldıralar gerçekleştirdiğini belirterek, “Terörle mücadeleyi sürdürürken aynı zamanda bugün yapılacak askeri harekatların insani yardım konusuna da saygı göstermesi gerektiğini unutmuyoruz. Bu da bizi İdlib konusuna götürüyor. Bu konuyla ilgili çok açık söyledik, rejimin hamilerinin desteğiyle birlikte İdlib'e yapacağı askeri saldırı kesinlikle kabul edilemez olacaktır insani konularla ilgili olarak. Burada Türkiye, Avrupa ve bölgenin istikrarı söz konusu. Buradaki risk teröristlerin dağılması ve yeni sığınmacı dalgalarının ortala çıkması anlamına gelecektir. Bunu zaten gördük daha önceki saldıralar sonucunda. Rusya ve Türkiye bir kaç hafta önce harfiyen yerine getirilmesi gereken bir karara vardılar. Bu konuyla ilgili bu gün de teminatlar dile getirildi. Bunu sonuç bildirgemizde de belirttik. İdlib'te kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkesin tesis edilmesi son derece önemli. Bu taahhütlerin yerine getirilmesi ve kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkes olmasına çok önem veriyoruz. Konuyla ilgili olarak, Sayın Türkiye Cumhurbaşkanın istihbarat paylaşımı ve insani yardım konularında eylemlerine katılıyoruz" dedi.

“KAPSAYICI BİR SURİYE'NİN TEKRAR YAPILANDIRILMASI ÇOK ÖNEMLİ"
Macron, Rusya'ya Suriye'deki rejim üstünde baskı kurması konusunda güvendiklerini belirterek, “Hem bölgede hem dünyanın diğer bölgelerinde kimyasal silahların kullanılması, kim kullanırsa kullansın kabul edilemezdir. Suriye ile ilgili olarak ikinci bir konuda, siyasi süreç konusu. Hiç bir zaman unutmamak gerekir ki Suriye'de aslında iki savaş süre geliyor. Hep birlikte teröristlere karşı sürdürdüğümüz bir savaş var, Suriye'deki tüm terör gruplarına karşı. Bir de Suriye'deki rejimin kendi muhaliflerine karşı sürdürdüğü bir çatışma ve bunun bir sonucu olarak milyonlarca sığınmacı. Tabi ki bu durum sürdürülebilir değil ve bunun çözümlenmesi siyasi bir çözüm bulmaktan geçiyor. Tüm Suriyelilerin ülkelerine dönebilmesini sağlayacak siyasi bir çözüm olması gerekiyor. Kapsayıcı bir Suriye'nin tekrar yapılandırılması çok önemli. Bu gün rejim, askeri olarak yeniden fetih mantığında davranıyor, bu da Suriye'nin istikrarını sağlayacak bir yaklaşım değil. Soçi toplantısından 10 ay sonra henüz anayasa komitesi toplantısı yapılmış değil.  Sene sonuna kadar anayasa komitesiyle ilgili listelerin onaylanması ve bu toplantının yapılmasını istiyoruz. Tabi ki dördümüze bağlı bir  durum değil. Bu konuyla ilgili irademiz tamdır ve kapsayıcı siyasi çözüm için bunun mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Suriye halkı kendi geleceği hakkında söz hakkına sahip olmalı. Yani şeffaf ve özgür seçimlerin uluslararası gözetim altında yapılması gerekiyor. Bu konuyla ilgili olarak şu aşamada bir jest görmüş değiliz bu nedenle konuyla ilgili güçler, uluslararası mekanizmayı hayata geçirmek için elinden gelini yapıyor. İşte bugün de bunu yaptık. Sene sonuna kadar tüm paydaşlarla ilgili olarak bu anayasa komitesinin bir an önce toplanmasını hayati öneme sahip olduğunu söyledik. Konuyla ilgili olarak iradelerimiz örtüşüyor. Çünkü bunu Suriye halkına borçluyuz, hayatını kaybedenlere borçluyuz, şu anki rejimden kaçan Suriyelilere borçluyuz" şeklinde konuştu

“BM ÇERÇEVESİNDE VE İŞBİRLİĞİ FELSEFESİNDE BİRLİKTE ÇALIŞMAMIZ GEREKİYOR"

Macron, bildirgede değindikleri üçüncü konun ise insani yardım olduğuna dikkat çekerek, “Rusya ve BM ile birlikte bir kaç hafta önce Doğu Guta'da bir ortak harekatımız oldu. Rusya ve Türkiye ile beraber çalışmaya devam etmemiz gerekiyor. Alman Şansölyesi ile bunu dile getirdik. Sivil topluluklara insani yardım ulaştırılması son derece önemli. Bu konuyla ilgili tüm paydaşların insani yardım konvoylarının erişimini sağlaması gerekiyor, STK'ların da işbirliğini alarak. Bu gün hala bazı blokaj durumları olduğunu, insani konvoyların önünün kesildiğini görüyoruz bu kabul edilemez. BM çerçevesinde ve işbirliği felsefesinde birlikte çalışmamız gerekiyor" diye konuştu.

SIĞINMACILAR
Macron Suriyeli sığınmacılar konusunun da bildirgede yer aldığını belirterek, “Konuyla ilgili olarak Türkiye, Ürdün, ve Lübnan'ın çabalarını takdirle karşıladığımı belirtmek isterim. Uzun yıllardır bu ülkeler gerçekten sorumluluklarını yerine getirerek çok önemli sayıda Suriye'den kaçan ve başka ülkelere giden sığınmacıları ağırlıyorlar. Bu gün açık konuşmak gerekir. Gerçekten bu sığınmacıların ülkelerine geri dönmesi inandırıcı ve kapsayıcı olamaz siyasi bir çözüm getirilmediği sürece. Çünkü bu kişiler rejimin gasplarından kaçan kişiler. Nitekim  sene başından buyana yeni sığınmacı dalgalarını görüyoruz. Burada her birimizin İdlib ile ilgili olarak yaptıklarımızı, bu ülke ile ilgili yapmazsak başka mülteci akınlarını göreceğiz. Bunun önüne geçmemiz mümkün olmayacaktır. İşte o yüzden bu gün Yüksek Mülteciler Konseyinin belirlemiş olduğu şartlar dahilinde yani güvenli ve insan haysiyetine uygun ve gönüllü bir şekilde sığınmacıların geri dönüşünü sağlayabiliriz. Burada güvenli, insan haysiyetine uygun ve gönüllü geri dönüşten bahsediyorum. Yani bir takım alt yapıların oluşturulması su, elektrik tedariki gibi. Bu zirve gerçekten de son derece yararlı bir aşama oldu Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tekrar teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bu gün buradaki toplantımız son derece önemli ama bizlerin de sorumluluğunu beraberinde getiriyor. Konuyla ilgili olarak gerçekten bir kaç milyon Suriyeliden bahsediyoruz ama dünyayı ilgilendiren bir mesele bu. Dolayısıyla bugün görüştüğümüz konular önümüzdeki süreçte bir sorumluluk yüklüyor ve teyakkuz halinde olmamızı gerektiriyor" dedi.

MERKEL:  DAHA FAZLA İNSANİ FELAKET OLMAMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPMAK İSTEMEKTEYİZ

Basın toplantısında bir konuşma yapan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Suriye'de siyasi açıdan da bir çözüm bulmak gerektiğini belirterek, 17 Eylül'de Rusya ve Türkiye arasında İdlib'de bir ateşkes noktasında çok verimli bir çalışma gerçekleştirildiğini hatırlatarak, “Bunun sürdürülebilir bir ateşkes olması için elimizden geleni yapmaya hazırız" dedi.
 

"ELİMİZDEN GELENİ YAPMAK İSTEMEKTEYİZ"

"Burada sadece askeri açıdan değil, siyasi açıdan bir çözüm bulmak gerekiyor" diyen Merkel, "Suriye'de bir çok insani felaket gördük, nüfusun yarısından fazlası ya yurt içinde ya da yurt dışında, Ürdün, Türkiye'de olan mülteciler bulunmaktadır. Daha fazla insani felaket olmaması için elimizden geleni yapmak istemekteyiz" dedi.

"Türkiye ve Rusya arasında İdlib konusunda verimli bir çalışma gerçekleşmiştir" diyen Merkel, "Zaten silahsızlandırma açısından İdlib bölgesinde büyük bir başarı elde edilmiş bulunmaktadır. Kesinlikle kimyasal silahların kullanılmaması doğrultusunda kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Ve gerekli olan siyasi çözümün ne kadar önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Anayasa Komitesi'nin yıl sonuna kadar bir araya gelmesinin önemli olduğunu düşünmekteyiz" şeklinde konuştu.

"ÇÖZÜM ACİLİYETİ HEPİMİZİN GÖRDÜĞÜ BİR GEREKSİNİM"

Merkel, "Diğer taraftan ele aldığımız konu; sığınmacıların ülkelerine geri dönebilmeleri. BM ile sıkı bir işbirliği yapılması gerekiyor. Geri dönen insanların tutuklanmaması gerekiyor. Belli insani altyapının yerine getirilmesi gerekiyor. Bu şekilde bir sükunetin olması, insanların geri dönebilmeleri için siyasi bir çözüm gerekmektedir. Suriye'nin yine bütün halkı için güvenli bir vatan olması gerekmektedir. Ortak bir irademiz vardı. Çünkü çözüm aciliyeti hepimizin gördüğü bir gereksinim. Bu açıdan siyasi sürecin özellikle de şimdi tam da bu zamanda bulunması çok çok önemli. Ve bizlerin İdlib'in barışçıl bir çözüm kapsamında insani bir felaket olmadan barışçıl çözüm bulunması yolunda çalışmaya devam edilmeli" diye konuştu.

“BU BİZİM ORTAK BİR İRADEYE SAHİP OLDUĞUMUZU GÖSTERMEKTEDİR”

Merkel, “Farklı yaklaşımlarımız olsa da mutabık kalarak ortak bir bildirge yayımlayabildik. Bu da bizim ortak bir iradeye sahip olduğumuzu göstermektedir” şeklinde konuştu. Angela Merkel, konuşmasında Suriye'de bir tarafta terörle mücadele diğer yanda da rejimin kendi halkına yönelik yürüttüğü bir savaşın bulunduğunu belirterek, bölgede sadece askeri açıdan değil siyasi açıdan da bir çözüm bulunması gerektiği aktardı. Merkel, Suriye'de insani bir felaketin yaşandığını, nüfusun yarısından fazlasının Ürdün, Türkiye ya da Avrupa ülkelerinde mülteci olarak bulunduğunu hatırlattı ve başka insani felaketlerin yaşanmaması için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. 

"KİMYASAL SİLAHLARIN KULLANILMAMASI KONUSUNDA KARARLI OLDUĞUMUZU İFADE ETMEK İSTİYORUM"

Merkel, “Kimyasal silahların kullanılmaması konusunda kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Siyasi çözüm kapsamında katkılarından ötürü Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'ya teşekkür ediyorum” dedi. 

Merkel, Suriye'de siyasi çözüm için anayasa komitesi çalışmaları konusunda “Anayasa Komitesinin yıl sonuna kadar bir araya gelebilmesi için katkıda bulunmak istiyoruz" şeklinde konuştu.

Merkel, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmeleri konusunda BM Mülteciler Yüksek Komiserliğiyle sıkı bir iş birliği yapılmasının önemine dikkati çekerek, geri dönenlerin tutuklanmamaları ve kötü muamele görmemeleri gerektiğini belirtti. Merkel, “Suriye'nin yine bütün halkı için güvenli bir vatan olması gerekiyor. “Siyasi sürecin tam da bu zamanda bulunması çok önemli” dedi. 

SURİYE'DE SİYASİ ÇÖZÜM


Angela Merkel, Suriye'de siyasi çözüme dikkat çekerek, ”Suriye halkının tamamı gelecekteki siyasi sistemle ilgili uluslararası denetim altında yapılacak özgür seçimlerde kendileri karar vermelidir” dedi ve kendi geleceklerine Suriye halkının karar vereceğini belirtti.

Merkel, “Suriye rejiminin çok sayıda insanı öldürdü. Siyasi çözüm bu açıdan kolay olmayacak. Uluslararası toplumun da göğüslemesi gereken bir süreç olacaktır” şeklinde konuştu. 

Merkel, “Milyonlarca insanın tekrar tehlikeye atılmasını istemiyoruz” dedi. 

Editör: MURAT ÖZER