Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uçaklar (F-35) bize teslim edilmiyor. Elimiz kolumuz bağlı şekilde başımıza gelecekleri herhalde bekleyecek halimiz yok" dedi.

Cumhurbaşkanı  Erdoğan, "Fırat'ın doğusundaki tüm sınırlarımız boyunca kurulacak güvenli bölgeyle ilgili çok fazla zamanımız ve sabrımız yoktur" dedi. Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma alma ve sancak devir teslim törenine katıldı. 

Tuzla'da bulunan Milli Savunma Üniversitesi Deniz Harp Okulu'nda gerçekleşen törene Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Tümamiral Adnan Özbal ve Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Erhan Afyoncu katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan törende yaptığı konuşmasında, 325 askeri öğrencinin mezun olduğunu, bunların 224'ünün Türk vatandaşı, 101'inin 16 ayrı ülkeden misafir öğrenci olduğunu belirtti. 


"DAHA GÜÇLÜ VE ETKİN BİR ŞEKİLDE FAALİYETLERİNE DEVAM EDİYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "NATO savunma konsepti bize tıpkı Avrupa Birliğinin ülkemizi tam üye yapmayıp sadece Gümrük Birliği içinde tutmasıyla ekonomimize küresel rekabet gücü kazandırması gibi önemli katkılarda bulundu. Bu süreçte her ne kadar darbe, cunta ve vesayet dönemlerinde örselenmiş olsa da milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri istiklalimizin ve istikbalimizin en büyük güvencesi olmaya hep devam etti ve edecektir. Son olarak FETÖ ihanet çetesinin pençesinden kurtardığımız Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, milletimizle çok daha sıkı bütünleşerek bugün her zamankinden daha güçlü ve etkin bir şekilde faaliyetlerine devam ediyor" dedi

"NATO ÜYELİĞİNDEN NE DE MÜTTEFİKLERİMİZDEN VAZGEÇMEK GİBİ BİR NİYETİMİZ YOKTUR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dünyanın her alanda yeniden yapılandığı bir dönemde Türkiye'nin de savunma stratejilerini ve taktiklerini yeniden gözden geçirmesi kaçınılmaz hale geldi. Son dönemde NATO, Türkiye'nin güvenliği başta olmak üzere pek çok konuda kelimenin tam anlamıyla çuvallamış olsa da hala bizim ve müttefiklerimiz için en önemli savunma işbirliği zemini olmayı sürdürüyor. Yine müttefiklik ilişkisine sahip olduğumuz kimi devletler, ülkemize karşı asla bu kavramın lafzına ve ruhuna yakışmayacak tutumlar içinde bulunsa da müttefiklerimizle dayanışmayı hala değerli görüyoruz. Ne NATO üyeliğinden ne de müttefiklerimizden vazgeçmek gibi bir niyetimiz yoktur. Tam tersine bu yapılar içinde daha güçlü bir yer edinmek istiyoruz. NATO ve Türkiye müttefiklerinin karşılayamadığı güvenlik ihtiyaçlarını yeni yöntemlerle yerine getirmenin de millete karşı en başta gelen sorumluğumuz. İşte 18 yıl önce yerli ve milli savunma sanayine yönelik ürünlerimizi üretirken, bugün yüzde 70 üretir hale geldik" şeklinde konuştu. 

"DEAŞ BAHANESİYLE KİMSEYİ KANDIRMAYA KALKMASIN"

Erdoğan, "Suriye ve Irak'ta üslenen DEAŞ, PKK, YPG, PYD örgütlerine mensup teröristler Türkiye'yi tehdit ve sınırlarımızı taciz ettikleri bir dönemde kimsenin samimi desteğini bulunamadık. Tamamen kendi gücümüz ve mücadelemizle hem DEAŞ'ı hem de bölücü terör örgütünü bozguna uğrattık. Bizim bozguna uğrattığımız bölücü terör örgütünün, müttefikimiz olan bir ülkenin eteklerinin altına sığınarak faaliyetlerini sürdürmesi ise bugün ayrı bir sorun olarak karşımızda duruyor. Artık hiç kimse karanlık eller tarafından bir proje olarak sahaya sürüldüğü açıkça görülmüş olan DEAŞ bahanesiyle kimseyi kandırmaya kalkmasın. Bölgedeki sorun DEAŞ değil, birtakım güçlerin çıkar paylaşımı savaşıdır. Ne Türkiye'nin ne de bölgemizdeki kardeşlerimizin bu çirkin oyunun malzemesi haline dönüştürülmesine izin veremeyiz. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarımızla bu yönde ilk adımları attık. İdlib'te rejimin tüm taşkınlıklarına rağmen Rusya ile işbirliği içinde yeni katliamların ve göç dalgalarının önüne geçmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Münbiç'te bize verilen sözlerin tutulmaması sebebiyle ortaya çıkan demografik yapıya ve güvenliğe ilişkin kaygılar giderek artıyor. Rakka, Deyrizor, Haseke gibi yerlerde de benzer huzursuzluklar hat safhaya çıkmış durumdadır" diye konuştu.

"FAZLA ZAMANIMIZ VE SABRIMIZ YOKTUR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fırat'ın doğusunda terör örgütünün bölge halkına zulmü gizlenemez hale gelmiştir. Fırat'ın doğusundaki tüm sınırlarımız boyunca kurulacak güvenli bölgeyle ilgili çok fazla zamanımız ve sabrımız yoktur. Birkaç hafta içinde askerlerimiz bölgeyi kontrol etmezse, kendi harekat planımızı devreye sokacağız" dedi.

Erdoğan, "Türkiye olarak Fırat'ın doğusundan başlayıp Irak sınırına kadar tüm bölgede, 450 kilometrelik hat boyunca en az 30 kilometre derinliğine sahip bir güvenli bölge oluşturma teklifini Antalya'da gerçekleştirilen G-20 Zirvesi'nde tüm liderlerle konuştuk. Her ne kadar herkes bu teklifi olumlu karşılasa da kimse uygulama yönünde bir gayret ortaya koymadı. Şimdi aynı projeyi Amerika ile birlikte konuşuyoruz. Şu ana kadar yaşanan gelişmeler güvenli bölge kavramı konusunda bizim söylediklerimizle Amerika'nın ifade ettiği arasındaki makasın maalesef çok açık olduğuna işaret ediyor" diye konuştu.

"KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESMEKTEN BAŞKA ÇARE GÖRÜNMÜYOR"

"Müşterek harekat merkezinin kurulması, İHA ve helikopter uçuşları gibi birtakım müspet gelişmeler var" diyen Erdoğan, "Ancak biz doğrudan kendi askerlerimizin güvenli bölgeyi kontrol etmesi dışında bir çözüme rıza gösteremeyiz. Çünkü biz bu bölgeyi sadece güvenli hale getirmekle kalmayacağız. Projemize destek verecek dostlarımızla birlikte burada inşa edeceğimiz yerleşim alanlarıyla ülkemizdeki ve Avrupa'daki Suriyeli kardeşlerimizden önemli bir bölümünün de kendi vatanlarına dönmelerini sağlayacağız. Aksi taktirde ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyeli sığınmacıyı daha ne kadar yerlerinde tutabileceğimizi bilmiyoruz. Açık konuşuyoruz. Fırat'ın Doğusundaki tüm sınırlarımız boyunca kurulacak güvenli bölgeyle ilgili çok fazla zamanımız ve sabrımız yoktur. Birkaç hafta içinde askerlerimiz fiilen bu bölgeyi kontrol etmeye başlamazlarsa kendi hareket planlarımızı devreye almaktan başka çaremiz kalmayacaktır. 3 hafta sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle gideceğimiz Amerika'da yapacağımız temaslar bu bakımdan son fırsattır. Şayet bu tarihe kadar bizim arzu ettiğimiz güvenli bölge oluşumuna dair tatmin edici adımlar atılmazsa artık orada kendi işimize bakmaktan, kendi göbeğimizi kendimiz kesmekten başka çare görünmüyor" şeklinde konuştu.

"BİZİM AÇIMIZDAN S-400 İLE PATRİOT ARASINDA BİR FARK YOKTUR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Konu savunma olduğunda tek mesele Suriye sınırlarındaki can sıkıcı durum değil. Bu konuda bir dizi önemli sorunla daha karşı karşıyayız. Bunlardan birinin hava savunma sistemi tedarikimiz konusunda yaşanan tartışmalar. Samimiyetle ifade etmek gerekirse hava savunma sistemi ihtiyaçlarımız için bizim açımızdan S-400 ile Patriot arasında bir fark yoktur. Ama Patriot satışı bize karşı bir baskı aracı haline getirilip ve bu şekilde güvenlik ihtiyaçlarımız zaafa uğratılmaya kalkılırsa tercihimizi diğer sistemden yana kullanmaktan da çekinmeyiz. Nitekim de öyle yaptık. Tabii asıl ideal olan bu tür sistemleri kimseye ihtiyacımız olmadan kendimizin geliştirip, üretmesi ve dostlarımızla da paylaşmasıdır" dedi. 

"TÜRKİYE'Yİ ÜÇÜNCÜ DÜNYANIN ŞAMAR OĞLANI ÜLKELERİYLE KARIŞTIRANLAR"

Erdoğan, "Türkiye bu projenin ortaklarından ve üreticilerinden biri olduğu halde, parasını ödediğimiz uçaklar bize teslim edilmiyor. Ne ödedik? Şu ana kadar 1 milyar 350 milyon dolar ödeme yaptık ve henüz bize verilmeye başlanmadı. Pilotlarımızın eğitimleri sona erdiriliyor. Peki bu durumda biz ne yapacağız? Elimiz, kolumuz bağlı şekilde herhalde başımıza gelecekleri bekleyecek halimiz yok. Şunu unutmayın, biz Türk milletinin birer aziz evladıyız, gereği neyse onu yapacağız. Ve biz karakterimizin gereğini yapacağız. Bir yandan yerli beşinci nesil savaş uçağı projemizin geliştirme ve üretim sürecini hızlandırıyor, bir yandan da alternatif tedarik yollarına bakıyoruz. İşte geçenlerde bir fuara katıldık Rusya'da. Rahatsız oldular. O fuara niye gitmişiz? Gideceğiz tabii. Nerede ne var, arayacağız, bakacağız, bu uçak da olur, helikopter de olur, bunun yanında sağlıkla ilgili uçaklar olur. Savunma sanayisine yönelik ne varsa her şey olur. Zira arayarak, görüşmelerimizi yaparak, savunma sanayisindeki tüm elemanlarımızla bütün bu çalışmaları yürüterek inşallah yarınların Türkiye'sini çok daha güçlü kılacağız. Hiç kimsenin Türkiye'yi kendi şartlarını dayatarak köşeye sıkıştırma ve dilediğini yaptırma hakkına sahip olmadığını tekrar ifade etmek istiyorum. Hem müttefik hem müşteri bütün bu konumlardan terör örgütlerinin ve yaptırım tehditlerinin muhatabı konumuna gelmeyi kabul etmedik, etmeyeceğiz. Bu milletin şanlı tarihinin ve mücadele azminin sadakası dahi önüne konulan dayatmaları parçalayıp kendine yeni yollar açmaya yeter. Türkiye'yi üçüncü dünyanın şamar oğlanı ülkeleriyle karıştıranlar şayet bugüne kadar yanıldıklarını anlamadılarsa bundan sonra onlara bunu göstermek boynumuzun borcudur" diye konuştu. 

"AÇIK VE NET SÖYLÜYORUM BİZ KUZULARIMIZI BUNLARA ASLA YEDİRTMEYECEĞİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörle mücadelede, sınır ötesi operasyonlarda verilen şehitlerin her biri şüheda kervanının şerefli birer yıldızı. 82 milyon milletin her biri ve onların bağrından çıkan vazife başındaki yüz binlerce güvenlik görevlimiz gerekirse Fırat'ın doğusunda, gerekirse Dicle'nin doğusunda açık ve net söylüyorum biz kuzularımızı bunlara asla yedirtmeyeceğiz. Gerekirse başka yerlerde şüheda kervanına katılmak için hazır bekleyenler var. Çünkü bu millet bayrağının indirilmesini, ezanlarının susturulmasını, kutsallarına dokunulmasını, hele hele egemenliğine el uzatılmasını ölümden daha beter bir zillet olarak görür. Dostluk Türk milletinin işte bu hassasiyetlerine saygı göstermekle olur. Müttefiklik Türkiye'nin kendisi ve kardeşleri için ortaya koyduğu güvenlik kaygılarının gereklerini yerine getirmesine destek vermekle olur. Aynı ittifak içinde olmak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin savunma ihtiyaçlarını karşılamasını sağlayacak iş birliklerinin önünü açmakla olur. Hem bu milletin hassasiyetlerini, bu ülkenin güvenlik kaygılarını, bu devletin savunma ihtiyaçlarını hiçe sayacaksınız hem de bizden bölgesel ve küresel güvenliğiniz için destek isteyeceksiniz. Rahmetli Necip Fazıl üstadın 'Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa' diye tarif ettiği böyle bir hesap adil olmadığı gibi, ahlaklı da değildir. Türkiye kendisine bir adım gelene üç adım, beş adım yaklaşmaktan asla geri durmaz. Ama kendisini kurduğu tuzaklara yuvarlamak için sahte bir müttefiklik maskesiyle oyalayanlara da eyvallah etmez" dedi. 

"ORDUMUZ HER ZAMANKİNDEN DAHA GÜÇLÜ VE KARARLI BİR ŞEKİLDE GÖREVE HAZIRDIR"

Erdoğan, "Fırat'ın doğusunda 2-3 hafta içinde kendi belirlediğimiz şartlar dahilinde, kendi askerlerimizle, fiilen bölgeyi oluşturmaya başlamazsak, varsın gerisini karşımızdakiler düşünsün" dedi. 


Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İyi yetişmiş insan gücüne sahip olan ülkeler, her alan önde ve lider olma başarısını yakalamaktadır. Aynı şekilde iyi yetişmiş, aklı ve yüreği ile bu vatan için çalışan komutanlara sahip bir ordu da dünyanın en güçlü orduları arasındadır. İşte Türk ordusunu güçlü kılan, iyi yetişmiş, binlerce yıllık değerlerinin ve birikimini farkında, inançlı ve yürekli komutanlara sahip olmasıdır. Peygamber ocağı dediğimiz, Peygamber Efendimizin rumuzlu ismi olan 'Mehmetçik' ismini taşıyan kahramanlardan oluşan Türk ordusu, dosta güven, düşmana korku veren bir güce sahiptir. Tarihin her döneminde masumun, mazlumun hamisi, mağdurun destekçisi olan kahraman ordumuz ülkemize yönelik her türlü saldırıya karşı koymaya hazırdır. Kahramanlar ocağı, göz bebeğimiz ve gururumuz Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı, açıktan düşmanlığını gösteremeyenlerin oyunlarını büyük ölçüde bozduk. Bu mukaddes ocağa sızma, içeriden çökertme ve çürütme yollarını birer birer tıkıyoruz. 15 Temmuz'dan sonra eğitiminden başlayarak, yeniden yapılandırma sürecine soktuğumuz ordumuz her zamankinden daha güçlü ve kararlı bir şekilde göreve hazırdır"  şeklinde konuştu.  

"MİLLİ SAVUNMA ÜNİVERSİTEMİZİ ADETA GÖZ BEBEĞİMİZ GİBİ KORUMAK VE GELİŞTİRMEK KARARINDAYIZ"

Erdoğan, "Son yıllarda yapılan her operasyon ve her hazırlık bu gerçeği tekrar tekrar ortaya koyuyor. Akıllarınca Türkiye'ye mezar yeri hazırlayanların sonu tarihinde her döneminde zillet çukuruna yuvarlanmak olmuştur, bugünde öyle olacaktır. Türk milletine ve onun en büyük sancaktarı olduğu İslam davasına ihanet edip de, gün yüzü gören yoktur. Bölgemizdeki kaosun, terörün, istikrarsızlığın ve yoksulluğun yegane sorumluları aldıkları ahın altında ezilmeye mahkumdur. İşte bu büyük davayı cesaretle omuzlamamızı sağlayan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin komutanlarını yetiştiren, havada, karada, denizde tüm harp okullarımızın ve onların bağlı olduğu Milli Savunma Üniversitemizi adeta göz bebeğimiz gibi korumak ve geliştirmek kararındayız. Bu vesileyle mezun ve misafir öğrencilerimize bundan sonraki hayatlarında başarılar diliyorum. Rabbim yaptığınız görevlerde daima yardımcınız olsun ve sizleri daima muhafaza etsin. Rektörümüz başta olmak üzere, üniversitemizin ve harp oklunun hocalarına, komutanlarımıza teşekkür ediyorum. Sizlere çıkacağınız bu yolculukta, kışlalarınızda Allah'tan başarılar diliyorum" ifadelerini kullandı.

DİPLOMALARINI CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VERDİ

Kara Harp Okulu dönem birincisi Teğmen Ahmet Furkan Bahar, Deniz Harp Okulu dönem birincisi Teğmen Ataberk Üncü, Hava Harp Okulu dönem birincisi Teğmen Şahin Dartılmak diplomalarını Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan aldı. 

Editör: MURAT ÖZER