Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türk Konseyi Medya Forumu" açılış törenine video mesajı yolladı. Erdoğan, "Yalan ve çarpıtılmış haberler sebebiyle dünyada milyonlarca savunmasız insanın hayatı kararmakta, ciddi travmalar ve dramlar yaşanmaktadır. Hiçbir denetimin veya otokontrolün olmadığı sosyal medya mecraları, bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir." dedi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlenen Türk Konseyi Medya Forumu başladı. 22-24 Ekim tarihleri arasında "Köklü Geçmiş, Güçlü Gelecek" temasıyla düzenlenen forumun açılışında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katılımcılara video mesajla hitap etti. Açılış törenine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev de konuşma yaptı. Foruma, Türk Konseyi üye ülkeleri Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ile gözlemci üye Macaristan'ın yanı sıra Türkmenistan ve KKTC'den önde gelen medya kuruluşu temsilcileri, akademisyenler, kamu kurumlarından üst düzey yetkililer, sosyal medya fenomenleri ve iletişim fakültesi öğrencileri olmak üzere 350'nin üzerinde davetli katılıyor.

"CİDDİ TRAVMALAR VE DRAMLAR YAŞANMAKTADIR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan video mesajında, "3 gün boyunca sürecek toplantıların, en çok istismar ve ihmal edilen alanlardan olan medya konusunda ülkelerimiz arasındaki dayanışmanın güçlenmesine vesile olmasını diliyorum. Günümüzde sosyal medyanın da yaygınlaşmasıyla birlikte tüm insanlıkla beraber biz de sık sık dezenformasyon kampanyalarına maruz kalıyoruz. Yalan ve çarpıtılmış haberler sebebiyle dünyada milyonlarca savunmasız insanın hayatı kararmakta, ciddi travmalar ve dramlar yaşanmaktadır. Hiçbir denetimin veya otokontrolün olmadığı sosyal medya mecraları, bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı, hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir.

Dijital faşizmin yıkıcı etkisinden, ne kadar gelişmiş olursa olsun, hiçbir ülke ve toplum azade değildir. Türk Dünyası, dijital faşizmin yanı sıra, uluslararası medyanın çifte standardından da mustariptir. Özellikle 44 gün süren Dağlık Karabağ savaşı sırasında şahit olduğumuz ikiyüzlü tavır, meselenin ülkelerimiz açısından önemini ortaya koymuştur. Ermenistan ordusunun sivilleri hedef alan katliam ve balistik füze saldırıları bu süreçte hiç gündeme getirilmedi." dedi.

"MEDYA VE İLETİŞİM KONUSUNDA DA KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESMELİYİZ"

Erdoğan, "Medya bağımsızlığından ve objektiflikten bahseden uluslararası medya organları, Ermenistan'ın resmi haber ajansı gibi hareket etti. Karabağ Savaşı, ülkelerimiz ve Türk dünyasıyla ilgili gerçeklere karşı uygulanan basın ambargosunun ne ilk ne de son örneğidir. Sözde soykırım iddiaları başta olmak üzere, tarihimizi, milli güvenliğimizi ve milletimizin değerlerini hedef alan birçok konuda benzer tutumlarla karşılaşıyoruz. Yaşadığımız acı tecrübeler ışığında, şu gerçeği artık hepimiz açık ve net bir şekilde görebiliyoruz. Nasıl savunma sanayii ve askeri konularda tamamen yabancılara bel bağlamıyorsak, iletişim meselesini de başkalarına havale edemeyiz. Oryantalist bakış açısıyla sürekli bizlere insan hakları, demokrasi ve özgürlük dersi verenlerin, vicdan ve meslek ahlakına güvenemeyiz. Diğer stratejik meselelerde olduğu gibi medya ve iletişim konusunda da kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz. Türk dünyası olarak bu hususta inisiyatif almalı, tecrübe paylaşımına gitmeli, güç birliği yapmalı ve elimizdeki imkanları en etkili şekilde değerlendirmenin yollarını aramalıyız" ifadelerini kullandı.

"İŞ BİRLİĞİMİZİ İLERLETMEYİ ARZU EDİYORUZ"

Erdoğan, “Köklü Geçmiş, Güçlü Gelecek" temasıyla düzenlediğimiz forumun bizlere bu noktada güçlü bir platform kazandıracağına inanıyoruz. Forum vesilesiyle Türk Dünyası'ndaki dayanışmayı geliştirmeyi, karşılıklı güveni pekiştirmeyi; dezenformasyonla mücadele, bilgi güvenliği, milli bilgi teknolojileri hamlesi ve ortak kültürü önceleyen film-dizi projeleri gibi hususlarda iş birliğimizi ilerletmeyi arzu ediyoruz. Kritik bir dönemde ve yetkin isimlerin katımıyla düzenlenen forumun bizi bu hedeflerimize bir adım daha yaklaştırmasını temenni ediyorum" şeklinde konuştu.

"BU MODERN TRUVA ATLARINA KARŞI TEYAKKUZDA OLMAK ZORUNDAYIZ"

Forumda konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun Türkiye olarak hem içeride hem de dışarıda bir hakikat mücadelesi verdiklerini anlatan Altun, "Yalana ve dezenformasyona karşı, gerçeğin tarafında olmayı, ahlâkımızın bir gereği olarak görüyoruz." dedi.

Bu ahlaki duruşun 'post-truth' veya 'hakikat ötesi' olarak adlandırılan bu dönemde, daha da önem kazandığını vurgulayan Altun şöyle devam etti: 

"Karşımızda, hakikati önemsizleştirmeye, toplumları kültürel, ekonomik ve ideolojik açılardan sömürüye açık hale getirmeye çalışan bir yalan endüstrisi bulunuyor. Bu yalan endüstrisi, dünyanın farklı bölgelerinde 'sahte haberler' veya 'kurgulanmış içerikler' üzerinden toplumları, biz ve onlar ikiliğine mahkum etmeye çalışıyor. Açıkça ifade etmek gerekirse, biz bu yalan endüstrisiyle, bu dezenformasyonla mücadeleyi, ulusal güvenlik stratejimizin bir parçası olarak görüyor ve tüm adımlarımızı bu perspektifle atıyoruz. Öte yandan, dezenformasyonun yalnızca sosyal medyada yapılmadığını da hepimiz biliyoruz. Geleneksel medya kuruluşları da zaman zaman toplumun reflekslerini test eden, fay hatlarını harekete geçirmeyi hedefleyen yayınlar yapabiliyorlar. Burada özellikle bazı yabancı devletlerin fonladığı kuruluşları ve bunların ülkelerimizdeki uzantılarını kastediyorum. Bu modern Truva atlarına karşı teyakkuzda olmak, elbirliğiyle bunların zararlı faaliyetlerini durdurmak zorundayız."

"5. KOL FAALİYETLERİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"

Fahrettin Altun, yabancı güçler tarafından fonlanan, etki ajanlığı amacıyla faaliyette bulunan bu medya kuruluşlarıyla ilgili, tüm tedbirleri almak gerektiğini belirterek, "Bu doğrultuda Yüce Meclisimizin çatısı altında sürdürülen değerli çalışmaları takdirle karşılıyoruz. Açık ve net bir biçimde vurgulamak istiyoruz ki, kimsenin 'basın özgürlüğü' kisvesi altında, ülkemizde 5. kol faaliyeti yürütmesine müsaade etmeyeceğiz." dedi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: "ERBAKAN'IN HAYALİNİ KURDUĞU İDEALLERİNİN ÖNEMLİ BİR KISMINI  GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRDÜK"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki; Merhum Erbakan'ın hayalini kurduğu, uğruna ömrünü adadığı, çile çektiği ideallerinin önemli bir kısmını hamdolsun son 19 yılda gerçeğe dönüştürdük" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde düzenlenen 4. Uluslararası Necmettin Erbakan ve Milli Görüş Sempozyumu'na video mesaj gönderdi.

Erdoğan mesajında, 54'üncü hükümetin Başbakanı, Milli Görüş hareketinin lideri; dava, aksiyon ve ilim adamı Prof. Dr. Necmettin Erbakan'a Allah'tan rahmet niyaz etti.

Büyük dava adamları ile gönül ve fikir insanlarının, gökteki yıldızlar gibi olduğunu belirten Erdoğan, "Gecenin zifiri karanlığında yıldızlar nasıl bize yönümüzü gösterirse o insanlar da bağrından çıktıkları milletlerine zor zamanlarda birer ışık olur. Onlar; ortaya koydukları eserleriyle engin gönül dünyalarından yayılan hikmet dolu fikirleriyle Hak yolunda gerektiğinde canları pahasına verdikleri mücadeleleriyle içinde yaşadıkları toplumlara rehberlik eder. Onlar; aydınlık yüzleriyle yolumuzu aydınlatan birer şimal yıldızı; hak davanın, ülkeye ve millete hizmet davasının birer sancaktarıdır" dedi.

Erdoğan, çok uzun yıllar kendisiyle siyaset yaptığı merhum Erbakan'ın işte böyle abidevi ve çok yönlü bir insan olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rahmetli Hocamız, 85 yıllık çileli ömrünü öğrenmeye, öğretmeye, hizmete, bu ülkenin ufkunu açmaya adamış büyük bir münevverdi. Siyasetteki mücadelesinin öncesinde akademideki özellikle mühendislik alanındaki üstün başarılarıyla temayüz etmiş gerçek bir bilim adamıydı. Merhum Erbakan, fildişi kulelerde ahkam kesmek yerine milletin içinde, milletiyle birlikte ülkesi için çalışan vizyon ve misyon sahibi bir şahsiyetti. Türkiye'nin sanayileşmesine ömrünü vakfeden Hocamız, traktör ışığında fabrika temelleri atacak kadar vatanına aşık bir vazife insanıydı. O, ömrü boyunca hep rüzgara karşı yürümesine rağmen, hiçbir zaman yılmadı; yılgınlığa ve ümitsizliğe asla kapılmadı. 'Bir çiçekle bahar olmaz' diyenlere, 'Her barın bir çiçekle başladığını' söylemiş, buna inanmış, siyaset mücadelesini hep bu ruhla yürütmüştür. 1970'lerden itibaren içinde yer aldığı koalisyon hükümetlerinin tamamında 'Yeniden büyük Türkiye' idealine sıkı sıkıya sarılmıştır. Ülkeyi esir alan, milletin kıt kaynaklarını adeta yurt dışına peşkeş çeken 'montaj sanayi' yerine, 'ağır sanayi' hamlesini savunmuştur. Erbakan Hocamızın, Kıbrıs Barış Harekatı'ndaki rolü ise tarihimize altın harflerle yazılmış bir başka önemli başarısıdır. Kurduğu 5 partinin 4'ü kapatılmasına rağmen, o her zaman siyaseti, siyasetin imkanlarını savunmuş; sokağa ve şiddete asla prim vermemiştir. Merhum Erbakan, bizzat kendi ifadesiyle 'Batıl bir davada zirve olmaktansa, hak olan davada zerre olmayı' tercih etmiştir" ifadesine yer verdi.

"94 RUHU VE 2053 VİZYONU İLE ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

"Erbakan Hocamız bu süreçte birileri tarafından hayalperest olarak nitelense de iddialarından ve hedeflerinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir" diyen Erdoğan, "Yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünya diyerek sembolleştirdiği davasına son nefesine kadar sahip çıkmıştır" ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki; Merhum Erbakan'ın hayalini kurduğu, uğruna ömrünü adadığı, çile çektiği ideallerinin önemli bir kısmını hamdolsun son 19 yılda gerçeğe dönüştürdük" ifadelerini kullandı. Erdoğan şu şekilde devam etti:

"28 Şubat döneminin evlatlarımızı maruz bıraktığı adaletsizlikleri ortadan kaldırarak, kılık-kıyafet üzerindeki yasaklara son verdik. İmam Hatip okullarının kapısına vurulan prangaları parçalayıp attık. Milletin üniversitelerini hiçbir ayrım yapmadan milletimizin evlatlarının tamamına açtık. Erbakan'ın milli iradenin egemenliğinde vazgeçilmez gördüğü Başkanlık sistemini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ülkemize kazandırdık. 86 yıllık mahzunluğun ardından Sultan Fatih'in emaneti olan Ayasofya'yı yeniden ibadete açarak mümin gönüllerle buluşturduk. Büyük Çamlıca Camii'nin yanı sıra Taksim Camii'ni de inşa ederek İstanbul'umuzun kadim kimliğini daha da güçlendirdik. Savunma sanayinde özellikle Türkiye'yi kendi silahını, kendi gemisini, kendi topunu, kendi insansız hava araçlarını üreten, bunları ihraç eden bir ülke konumuna getirdik. Filistin ve Kudüs meselesi başta olmak üzere İslam dünyasının kanayan yaralarına daima merhem olmaya çalıştık. Karşımızda kim olursa olsun hakkı haykırmakta ve adaleti savunmakta hiçbir zaman çekinmedik. Ulaşımdan sağlığa, adaletten emniyete, tarımdan enerjiye, dış politikadan hak ve özgürlüklere, her alanda Türkiye'yi tarihinin en iyi seviyelerine taşıdık" Erdoğan,  Erbakan'ın hep hayali olan büyük, güçlü, müreffeh lider Türkiye'yi kurana kadar durmayacaklarını, 94 ruhu ve 2053 vizyonu ile çalışmaya devam edeceklerini kaydetti

Editör: MURAT ÖZER