Antalya'da Rus mevkidaşı ile biraraya gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Ne Kanal İstanbul'un Montrö Antlaşması'na bir etkisi var, ne de Montrö Antlaşması'nın Kanal İstanbul'a bir etkisi var" dedi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise "Bugün ifade edildi, herhangi bir suretle İstanbul kanalının yapılması yabancı ülkelerin askeri birliklerinin orada yer almasına zemin hazırlamayacaktır" diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Antalya'da bir araya geldi. Belek'te Regnum Carya Hotel'deki buluşmada, iki bakan arasındaki ikili görüşmenin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Kanal İstanbul, Suriye, Libya, Karabağ konularının yanı sıra turizmden, ekonomik ilişkilere birçok konu hakkında iki bakan önemli açıklamalarda bulundu.

Toplantıda Rus gazetecilerin Kanal İstanbul'un yapılmasıyla Montrö Sözleşmesi'ni hükümsüz kalacağı yönündeki iddiaları ve yeni bir sözleşme imzalanmasının gündeme gelip gelmeyeceği konusuna iki bakan yanıt verdi. Cumartesi günü Kanal İstanbul'un ilk köprüsünün temelinin atıldığını belirten Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, o törende Kanal İstanbul'la ilgili düşüncelerini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tüm dünyayla ve Türk kamuoyuyla paylaştığını söyledi.

Şu anda boğazdan geçen trafiğe bakıldığında ciddi bir risk oluşturduğunu belirten Bakan Çavuşoğlu, "Bugün boğazın maksimum kapasitesi güvenli geçiş için 25 bin, ama şu anda bu rakam yılda 45 bini geçmiş durumda. 2050'yi şöyle bir hesapladık, 78 bini aşacak, 80 bine ulaşacak. Ve her bakımdan ihtiyaç olduğu için yıllar önce Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bir vizyon projeyi hayata geçirmek için artık somut adımlar atmaya başladık. Ve bugün bu projeyi hayata geçirmek için diğer aşamalarının üzerinde de ilgili kurumlarımız, birimlerimiz çalışıyor. Uluslararası şirketlerden de çok ciddi ilgi, talep var" dedi.

Bazen Türkiye'de ve dışarıda da tartışmalar olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Bu yeni açılacak kanalın, Kanal İstanbul'un Montrö Antlaşması'na bir etkisi var mı? Şunu net söylemek isterim. Ne Kanal İstanbul'un Montrö Antlaşması'na bir etkisi var, ne de Montrö Antlaşması'nın Kanal İstanbul'a bir etkisi var. Montrö Antlaşması sadece boğazdan geçişleri düzenlemiyor, Karadeniz'de kıyıdaş ve kıyıdaş olmayan ülkelerin gemilerin ne kadar kalacağı, tonajı, bunların hepsini düzenliyor. Ayrıca Montrö Antlaşması'nın nasıl revize edileceği veya sonlandırılacağı da yine antlaşmanın içinde var. Yani Kanal İstanbul'un inşa edilmesiyle Montrö Antlaşması'nda herhangi bir değişiklik olmayacak. Türkiye bugüne kadar Montrö Antlaşması'nı harfiyen uygulamış bir ülkedir ve imzaladığı anlaşmalara sadık bir ülkedir. Kanal İstanbul'u inşallah inşa ederek, boğazdaki trafiği hafifleteceğiz. Özellikle ticari gemilerin uzun uzun bekleme süreleri var. Boğaz için, İstanbul için risk oluşturan patlayıcı madde taşıyan gemilerin geçmesine de izin vermiyoruz. Tüm bunlar Kanal İstanbul'la birlikte yeniden düzenlenecek ama Montrö Antlaşması'yla herhangi bir ilgisi yoktur. Zaten Kanal İstanbul'da bizim iç hukukumuza tabi olacak. Bu bakımdan da Montrö Antlaşması'nın Kanal İstanbul'a herhangi bir etkisi olmayacak."

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise, Türk meslektaşlarından Montrö Antlaşması kapsamında yükümlülüklerin yerine getirilmesi konusunda memnun olduklarını belirterek, "Bugün ifade edildi, herhangi bir suretle İstanbul kanalının yapılması yabancı ülkelerin askeri birliklerinin orada yer almasına zemin hazırlamayacaktır. Burada görüşmeler konusunda cumhurbaşkanı bugün açıklama yaptı, halkın sorularına cevap verdi. Olup biteni kapsamlı olarak değerlendirdi" şeklinde konuştu.

‘19 DEFA TELEFONLA İKİ KEZ YÜZ YÜZE GÖRÜŞTÜK’

Pandemi döneminde Sergey Lavrov ile fiziken istenilen sıklıkla görüşemeseler de sıklıkla telefonda görüştüklerini belirten Mevlüt Çavuşoğlu, "2020'de 19 defa telefonla, iki kez yüz yüze görüştük. Aynı şekilde Cumhurbaşkanımız Erdoğan da Putin’le 19 defa telefonla görüşmüş, güzel bir tesadüf. Ve heyetlerimiz, bakanlıklarımız ve farklı kurumlarımız arasında diyaloğumuzu sürdürdük. Aynı şekilde liderle düzeyinde de ziyaretleri gerçekleştirmek için birlikte çalışacağız” dedi.

100 MİLYAR DOLAR HEDEFİ

İkili görüşmelerde ticaretten enerjiye, turizmden salgınla mücadeleye kadar birçok konuda görüş alışverişinde bulunduklarını anlatan Çavuşoğlu, "Özellikle ikili ticaret hacmimizin artırılmasında hemfikiriz. Geçen sene yaklaşık yüzde 21 düşüş vardı, bu sene ise ilk dört için yüzde 21 artış var. Geçen seneyi telafi ettik ama bizim hedefimiz 100 milyar dolar. Cumhurbaşkanlarımızın belirlediği gibi 100 milyar dolara çıkarmak için çalışmamız gerekiyor” diye konuştu.

TURİZMDE HEDEF 2019 RAKAMLARI

Turizmin ekonomi ve beşeri ilişkiler için önemli olduğunu belirten Çavuşoğlu, Rusya’nın 22 Haziran itibarıyla ülkemize uçuş sınırlamasını kaldırmasının isabetli bir karar olduğunu kaydetti. Çavuşoğlu, "Sadece bizim sektörümüzün beklediği bir karar değildi, Rus turistlerin de dört gözle beklediği bir karardı. Sadece Türkiye’de değil dünyada da Rus turistlerin en çok tercih ettiği şehirlerden bir tanesi Antalya. Genel olarak da Türkiye’ye 2019 yılında 7 milyon Rus turist gelmişti. Geçen sene 2 milyonu biraz geçti. Bu sene eski rakamlara ulaşmak için elimizden geleni yapacağız. Rus misafirlerimizi güvenli turizm konsepti çerçevesinde sağlıklı ve mutlu bir tatil geçirmeleri için tesislerimiz hazır. Bugün de Lavrov bizzat Antalya’da görmüş oldu” dedi.

AŞI OLMAYANDAN PCR TESTİ

Rusya’da aşı sertifikasyonlarının karşılıklı tanınması konusundaki öneriyi Lavrov’a ilettiğini de açıklayan Çavuşoğlu, "Bu uygulamayı birçok ülkeyle yapmaya başladık. Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan, Sırbistan ve bazı diğer Avrupa ülkeleri ve Malezya gibi birçok ülke. Birçok ülkeden de Afrika ülkeleri dahil buna dair teklifler geliyor. Burada diğer ülkeden gelen turistler için yaptığımız uygulamayı Rusya’dan gelen turistler için de yapıyoruz. Yani iki doz aşı olan Rus veya diğer turistlerden PCR testi istemiyoruz. Tabi Rusya hangi aşıyı kullanıyorsa biz onu kabul ediyoruz. İster Supitnik, ister diğer aşılar olsun. Diğer ülkeler için de geçerli” dedi.

SUPİTNİK V AŞISI İŞBİRLİĞİ

Salgınla mücadelede işbirliğinin devam ettiğini, Supitnik V aşısının 400 bin doz Türkiye’ye geldiğini ve bu aşının ortak üretimi konusundaki işbirliğinin de sürdüğünü belirten Çavuşoğlu, "Aşı sertifikasyonlarının karşılıklı tanınması konusu ve güvenli turizmde seyahatin önündeki engellerin kaldırılması konusunda da işbirliğimizi devam ettirmek arzusundayız” dedi.

BÖLGESEL SORUNLAR VE İŞBİRLİĞİ

Rusya’yla Suriye, Afganistan, İran, Karabağ, Libya gibi birçok bölgesel konuda da ortak işbirlikleri olduğunu anlatan Çavuşoğlu, "Amacımız tüm bu ülkelerde istikrar ve barışın kalıcı olması. Özellikle Suriye’de siyasi bir süreç ve sahada sükûnetin devamı için Rusya’yla birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

AKKUYU’DA 2023’TE AÇILIŞ

Üst düzeyde liderler arasındaki mutabakatları hayata geçinmek için çaba harcadıklarını ve ticaret hacminin artırılmasını hedeflendiğini anlatan Lavrov ise Akkuyu’daki çalışmaların aktif olarak devam ettiğini ve birinci enerji bloğunun açılışının 2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yıldönümünde hedeflendiğini açıkladı. Türk Akımı’nın da kesintisiz devamı için çalışmalar yürütüldüğünü kaydeden Lavrov, "Biz Türkiye’nin askeri teknik işbirliğini geliştirme konusundaki çalışmalarını destekliyoruz. Dostlarımızın aynı şekilde S-400 sistemlerini kendi güvenliği için kullanmalarını takdirle karşılıyoruz. Aynı şekilde koronavirüs pandemisi kapsamında Supitnik V aşısının Türkiye’ye sevkiyatı ve birlikte üretimini önemli addediyoruz” dedi.

ANTALYA, RUS TURİST İÇİN CAZİP BİR DESTİNASYON

Turizmin ise çok önemli bir popülariteye sahip olduğunu belirten Lavrov, şunları söyledi:

"Bizim vatandaşlarımız Antalya’yı cazip bir destinasyon olarak görüyor. İleride de Türk turizminin gelişmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Türk partnerlerimize şükranlarımızı ifade ettik. Kendileri her türlü tedbirin alınacağı konusunda bize teminat verdiler. Turistlerimizin sağlığı ve güvenliği için tedbirlerin alınacağını ifade ettiler. Bu son derece önemli, havayolu ulaşımının yeniden canlanması için önemli.”

KARABAĞ VE SURİYE

Karabağ konusu ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sorunun çözümü için 29 Kasım’daki mutabakat çerçevesinde çabaların sıkı bir şekilde koordine edildiğini belirten Lavrov, Türkiye’nin de içinde yer aldığı çabaların büyük önem taşıdığını dile getirdi. Suriye’de ise Mart 2020 tarihli protokol kapsamında İdlib’de askerden arındırılmış bölge oluşturulması konusunda çalışmaların ele alındığını anlatan Lavrov, "Buradaki terörizmin önlenmesi için her türlü beşeri yardımın Suriyelilere destek verilmesi için mutabakata vardık. Suriye’de sorunun BM bünyesinde barışçıl çözülmesi için fikir beyan ettik. Anayasa referandumunun iyi yapılması ve genel seçimin 24 Aralık’ta yapılması konusunu ele aldık” dedi.

SURİYE VE LİBYA

Toplantıda Suriye ve Libya’daki son durumla ilgili soruları yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Gerek Suriye gerek Libya’da önce ateşkesin ilanı için Rusya’yla yakın ilişki içerisinde olduk. Libya konusunda çabalarımız Moskova’da bir netice getirmedi ama Berlin konferansına giden süreçte iki ülkenin önemli katkıları oldu. Şimdi önemli bir fırsat var, yeni bir önemli geçici hükümet var, hem de başkanlık konseyi. Hiç kimsenin rekabet etmesi gereken bir sebep yok ama Libya için atılması gereken adımlar var. Şu andaki geçici yönetimler ülkeyi yeni bir seçime götürünceye kadar Libya halkının ihtiyaçlarını karşılaması gerekiyor, hizmet etmesi gerekiyor ve bu konuda destek olmamız gerekiyor. Ayrıca kurumların özellikle de güvenlikle ilgili kurumların yeniden birleştirilmesi konusunda adımlar atılması gerekiyor. Libya’daki bizim eğitmen ve danışmanlarımız da bu amaçla ciddi katkı sağlıyor. Şu andaki yönetim tüm Libya’ya ulaşmak istiyor, güney dahil bu da en doğal hakkıdır. Yani ülkenin siyasi birliğinin, aynı zamanda toprak bütünlüğü hepimizin hemfikir olduğu bir konu ve önceliği. Hepimiz buna bağlıyız. Libya’da umarım her şey planlandığı gibi devam eder ve gerçekleştirilecek bir seçimle de herkesi kapsayacak bir yönetim kurulur ve ülkede barış istikrar tekrar sağlam şekilde tesis edilir. Aynı şey Suriye için de geçerli. Suriye’de de tek çözümün siyasi çözüm olduğunu düşünüyoruz. Suriye’nin de sınır ve toprak bütünlüğüne bağlı olduğumuzu tüm görüşmelerimizde vurguluyoruz. Tüm anlaşmalar ve ortak bildirilerimizde var. Ama bunun için de siyasi süreci canlandırmamız gerekiyor. Şu anda en etkili mekanizma yine birlikte kurduğumuz Astana formatıdır.”

Rus Bakan Lavrov ise geçen sonbaharda Cenevre’de kabul edilen kararların uygulanmasını istediklerini belirterek, şöyle devam etti:

"Tabi ki anayasal reformların hazırlanmasını, seçimlerin zamanında, Aralık sonunda yapılmasını istiyoruz. İkinci husus, nihai çözüm sürecine istisnasız Libya’nın bütün tarafların katılmalı. Eski rejimin taraftarları buna dahil olmalı, onların da bir ağırlığı var çünkü. Berlin’de bütün yaklaşımlar ele alındı. Bunları bütüncül bir şekilde uluslararası camianın çözmesi gerekiyor. Uzun süredir devam eden ihtilafı çözmek lazım. NATO saldırısı buradaki toplumu darmadağın etti, şu anda bir bütünleşme süreci devam ediyor. Libyalılar kendi ülkesinin ev sahibi olmalı, kendi toprak bütünlüğünü sağlamalı, bu bağlamda yüzde 100 Berlin Konferansı nihai bildirisini kabul ettik. BM temsilcileri bu geçiş sürecinde gerekeni yapsınlar istedik. Suriye’de ilkesel konu yine güvenlik konseyi kapsamında ama Fırat’ın doğusunda bazı girişimler, ayrılıkçı eğilimlere bazı destek verildiğini, mali-maddi destek verildiğini görüyoruz belirli gruplara, buna müsaade edilmez. Astana formatındaki ilkeler kapsamında çalışmaya devam etmemiz lazım, bu kapsamda Suriye’yi parçalamamak için gerekeni yapmamız lazım.”

Editör: MURAT ÖZER