Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ukrayna- Rusya krizinde daha fazla insanın ölümünden endişe duyulduğunu belirterek, "Karamsar olmak istemiyorum ama gördüğüm tablo çok umut verici değil. Dün geceden beri ve bugün yaşananlar, askeri hareketlilik, bu gece ve yarın yaşanacaklar maalesef tablonun iç açıcı olmadığını gösteriyor" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN Türk ekranında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. CNN Türk Ankara Temsilcisi Dicle Canova'nın sorularını yanıtlayan Sözcü Kalın, Ukrayna- Rusya krizi ile bölgedeki ve Türkiye'deki gelişmelere ilişkin değerlendirme yaptı. Türkiye'nin, her iki tarafa da müzakerelere şans verilmesini söylediğini belirten Kalın, "Dün ilk toplantıyı yaptılar. Yarın büyük ihtimalle toplanamayacaklar. Bu birkaç gün sonra olabilir. Bir takım teknik sorunlar var aralarında gidip gelip görüştükleri. Büyük ihtimalle bir iki gün daha ertelenebilir. Biz müzakere heyetleriyle de yakın temas halindeyiz. Bu biraz sahadaki gelişmeler tarafından da belirlenecek. Ukrayna şehirlerine dönük Rus saldırıları devam eder ve orda çok büyük yıkımlar olursa Ukrayna tarafını müzakere masasında tutmak giderek daha zor hale gelebilir. Ama şu ana kadar Ukrayna tarafı da müzakerelere devam etme taraftarı olarak bir irade ortaya koydu" ifadelerini kullandı.

'KORKUM ASKERİ SALDIRILARIN ARTACAĞI'

Rusya'nın Kırım'ın ilhakının kabulü, Ukrayna'nın silahsızlandırılması, NATO'ya girilmeyeceğinin teminatının verilmesi gibi gerçekçi olmayan talepleri olduğuna değinen İbrahim Kalın, Türkiye açısından bakıldığında da bu taleplerin kabul edilemez olduğunu aktardı. Kalın, "Bu tutum barış ve müzakere sürecine katkı sağlamaz. Müzakerelerin ciddiye alınmasını istiyorsanız askeri hareketliliği geriye çekmeniz gerekiyor. Korkum askeri saldırıların artacağı" dedi.

Daha fazla insanın ölümünden endişe duyulduğuna işaret eden Kalın, "Rusya tarafında daha büyük bir sorumluluk var. Biz çabalarımızı bu yünde yoğunlaştırıyoruz. Karamsar olmak istemiyorum ama gördüğüm tablo çok umut verici değil. Dün geceden beri ve bugün yaşananlar askeri hareketlilik, bu gece ve yarın yaşanacaklar maalesef tablonun iç açıcı olmadığını gösteriyor" diye konuştu. 

Rusya Devlet Başkanı Putin'in asıl amacının Ukrayna olmadığı, Batı ile büyük bir pazarlık yapmak istediğini aktaran Kalın, "97 yılında Soğuk Savaş'ın sona ermesinden ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Rusya ile NATO arasında bir anlaşma imzalandı, Batı İttifakı'yla. Bu anlaşmaya göre de herkes kendi nüfuz alanını belirleyecek. Sen benim alanıma girmeyeceksin, ben senin alanına girmeyeceğim diye bir karşılıklı anlayış durumu söz konusuydu. 97'den bu yana çok şey değişti. Muhtemelen Putin şöyle düşünüyor: '97'de o anlaşmayı imzalan Rusya artık yok, artık başka bir Rusya var. Batı da artık değişti. Ben yeni bir pazarlık yapmak istiyorum.' Bu gerekçe ya da mülahaza haklı bile olsa buna verilen cevap savaş, bir ülkenin işgal edilmesi haklı ve meşru değil. Bunu net bir şekilde ortaya koymamız gerekiyor" dedi.

'TÜRKİYE'NİN DENGE POZİSYONUNUN KIYMETİNİ BİLMELERİ GEREKİR'

Sözcü Kalın, "Bu süreçte Patriotların alınması, F- 16 ve F- 35 gibi konular yeniden daha ciddi bir şekilde değerlendirilir mi?" şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:

"Doğru bir stratejik akıl bunu gerektirir. Doğru bir stratejiyle konuya yaklaşırlarsa, Türkiye'nin bu konudaki temel endişelerinin giderilmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda bence çok hızlı adım atmaları gerekir. Bu onların da Türkiye'nin de menfaatine. Ortaya çıkan bu kriz Türkiye'nin stratejik önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Bunu Batılı dostlarımızın doğru okuması lazım ama aynı şekilde Rus dostlarımızın da doğru okuması lazım. Türkiye'nin denge pozisyonunun kıymetini bilmeleri gerekir. Savaşı devam ettirirlerse bu Rusya için de büyük bir felaket olur. Ekonomik yaptırımlar geliyor. Muhtemelen aylar içinde Rus ekonomisi felç olacak."

'MONTRÖ HEP KRİTİK BİR ROL OYNADI'

Montrö Sözleşmesi'nin uygulamalarına ilişkin konuşan Kalın, şöyle dedi: 

"Karadeniz'de barış ve istikrarın sürdürülmesinde Montrö Sözleşmesi hep kritik bir rol oynadı. Biz Montrö Sözleşmesi'nin 1936'dan beri çok titiz ve tutarlı bir şekilde uygulayarak hep barış ve istikrarı sağladık. İkinci Dünya Savaşı'nda dahi Karadeniz bir savaş denizi olmadı. Montrö'nün 19, 20 ve 21'inci maddeleri son derece açık. Bir savaş durumunda savaşan tarafın gemileri Boğazlardan geçemez. Tek istisna bağlama limanına giden gemilerin geçiş hakkı vardır. Cumhurbaşkanımızın güzel ifade ettiği bir cümleyle söylemek isterim. Montrö'nün kurallarını gerilimi tırmandırmayacak şekilde yorumlama ve uygulama eğilimimiz temel politikamızı oluşturuyor burada. Yani böyle bir talebin gelmemesi için de biz gerekli taraflara telkinlerimizi yapıyoruz. Karadeniz'i bu işin bir parçası haline getirmemek için hiç bu süreci başlatmayın. Bunu biz tercih etmiyoruz. Herkese söyledik. Amerika için Fransa için İngiltere için de geçerli."

Nükleer silahlarla ilgili gelişmelere ilişkin konuşan Kalın, "Nükleer meselesinin gündeme gelmesi kendi başına çok yanlış bir taktik. Putin açısından çok yanlış bir yaklaşım tarzı. Bu güçten ziyade zafiyeti gösterir. Bir lider 'nükleeri kullanırım' diye konuşmaya başlıyorsa orada hafif sendeleme var demek ki. Ben en azından şahsen böyle okurum onu. Umarım iş o noktaya gelmez. NATO bu noktada daha dengeli ve olgun bir cevap verdi. Maalesef geçmişte Rusya'nın dile getirdiği haklı birtakım talepler var idiyse bile bu savaşla kendilerini haksız duruma düşürmüş oldular. Bunu yakın vadede göreceklerini düşünüyorum. Bu süreç Rusya'ya fayda sağlamayacak; Rusya'yı ekonomik, askeri olarak zayıflatacak, dünyada daha da zayıflatacak. Bunları yönetmek kolay olmayacak."

'RUSYA İLE DOĞAL GAZ ANLAMINDA SIKINTIMIZ YOK'

Dicle Canova'nın, "Bölgedeki son gelişmeler, Türkiye'nin yeni ekonomi programını farklı şekillendirmesine neden olur mu?" sorusunu yanıtlayan İbrahim Kalın, ekonomik programın planlandığı şekilde uygulandığını belirterek en önemli göstergelerinden birinin döviz kurundaki istikrar olduğuna işaret etti. Enflasyonla mücadeleye ilişkin de konuşan Kalın, "Nasıl salgın, küresel ekonomiyi vurduysa şimdi küresel boyutları olan bir siyasi kriz, savaş durumu da ister istemez küresel ekonomiyi olumsuz yönde etkileyecektir. Petrol fiyatlarındaki artışı gördüğümüz gibi turizm ve enerji arzındaki güvenlik boyutu etkilenecek. Şu anda Rusya ile doğal gaz anlamında bir sıkıntımız yok" dedi. 

Editör: MURAT ÖZER