Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun şehit cenazesinde saldırıya uğramasıyla ilgili, "Bizim oradaki amacımız Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir süredir kalmakta olduğu evden bir an önce, sağ salim ayrılmasını sağlamak, güvenliği, sükûneti sağlamak, halkı teskin etmek, dağıtmak. Tek amacımız bu. Başka ne amacımız olabilir?

Yani biz Sayın Kılıçdaroğlu'na vurulmasını tasvip mi ediyoruz? Bunu mesaj mı kabul ediyoruz? Böyle bir şey olabilir mi" dedi.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki 23 Nisan özel oturumunun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Akar, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun şehit cenazesinde saldırıya uğramasıyla ilgili soru üzerine, o gün yaşananları anlatarak, şunları söyledi:

"Cenaze namazı kılındıktan sonra şehidimizin naaşı top arabasına konuldu. Korteji biz takip ederken yan taraftan birtakım tepkiler vardı. Bu tepkiler üzerine o bölgeye yaklaşarak oradaki öfkeli, acılı, bölgenin insanlarına sükûnet, sabır telkin ettik. Onları teskin ettiğimiz sırada daha da kalabalık artınca etrafımızdakiler ilerleme imkanının olmadığını belirttiler. Bunun üzerine orada beklemeye başladık. Beklerken arkadaşlara, bizim arkamızda olduğunu düşündüğüm 'Sayın Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarına da haber verin burada bekleyelim' diye söyledim. Sayın Kılıçdaroğlu'nun ilerlediği yönünde bana bilgi verdiler. Telefonlar tam olarak çalışmadığı için bazı arkadaşlarımızı göndererek neler olduğu konusunda bilgi almaya çalıştık"

'BÖYLE BİRŞEY OLABİLİR Mİ'

Kılıçdaroğlu'nun bekletildiği evin etrafında çok sayıda insanın bulunduğunu hatırlatan Bakan Akar, şöyle konuştu:

"Etrafımızda üzüntülü o köyün, Çubuk'un insanları vardı. Bu insanlar sürekli, 'Paşam terörü bitirin', 'Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmayın' diye bağırıyordu. Biz de onlara sükûnet tavsiye eden birtakım ifadelerle onları teskin etmeye çalışarak ilerledik. Sayın Kılıçdaroğlu'nun olduğu eve vardığımızda binanın yakın çevresindeki insanların uzaklaştırıldığını gördük. Fakat çevrede yaşlı genç, kadın erkek yüzlerce insan etrafı çevirmişlerdi. Bunun üzerine orada konuşmamızın uygun olacağını bize ifade ettiler. Megafondan, altını çizerek söylüyorum, etrafta birikmiş olan Çubuk halkına ithafen 'arkadaşlarım', 'kardeşlerim' benzeri hitapla, 'Söylemleriniz, talepleriniz, mesajlarınızı aldık, şehidimizin hatırasına saygılı olarak, şehidimizin evine gidiyoruz, oraya gelin' şeklinde benzeri ifadeler kullandık. Bunlar terörist değil, tamamının saldırgan olması mümkün değil, bunlar köyün halkı, Çubuklular. 'Mesaj, tepki' dediğim şey insanların söylediği, 'Şehitlerimizin kanı yerde kalmasın, terörü bitirin' ifadeleridir. Biz de buna karşı 'Evet, tamam, mesajınızı aldık, çalışmalarımızı, dağda, tepede mücadelemizi sürdürüyoruz' dedik. Başta türlü yorumları yapanları insafa, aklıselime, empati yapmaya, sağduyulu, vicdanlı olmaya davet ediyorum. Burada bu kadar zorlama, akıl dışı bir yorum yapmak gerçekten akıllara zarar. O durum ve koşulları iyi değerlendirip, onlara bakmak lazım. Bizim oradaki amacımız Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir süredir kalmakta olduğu evden bir an önce, sağ salim ayrılmasını sağlamak, güvenliği, sükûneti sağlamak, halkı teskin etmek, dağıtmak. Çünkü bir acı var. Oradaki şehit ailesinin ikinci şehidi bu kahraman silah arkadaşımız. Elektrikli bir hava var. Onu gidermeye çalışıyoruz. Tek amacımız bu. Başka bizim ne amacımız olabilir? Yani biz Sayın Kılıçdaroğlu'na vurulmasını tasvip mi ediyoruz? Bunu mesaj mı kabul ediyoruz? Böyle bir şey olabilir mi."

'NİYETİM AÇIKTI, BUNU ZORLAMAK AHLAKİ BİR SORUN'

Hulusi Akar, saldırının ayrıntılı bir şekilde incelendiğini bildirerek, "Yargı mutlaka gerekeni yapacaktır. Dolayısıyla bizim şiddeti tasvip etmemiz, şiddeti hoş görmemiz asla söz konusu değil. Niyetim ve maksadım çok açıktı. Bunu zorlamak en hafif tabiri ile ahlaki bir sorun. Buradan bir şeyi beklemeyi, devşirmeye çalışmayı şiddetle reddediyorum. Sayın Kılıçdaroğlu'na tekrar geçmiş olsun diyorum, olayı şiddetle kınıyorum, yargının da bu kişilere gereğini yapacağını inanıyorum. Diğer taraftan olaydan bütün Çubuk halkının da sorumlu tutulmaması gerektiğini belirtiyorum" şeklinde konuştu.

Editör: MURAT ÖZER