Bu yıl 58'incisi düzenlenen Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde ulusal kategoride yarışan Emre Kayiş'in 'Anadolu Leoparı' filminin ekibi, söyleşide izleyiciyle buluştu. Kayiş, "Bana göre değerli olan, detayların kaybolduğu dünyada sürüklenen insanlar dikkatimi çekiyordu. Belki onlardan bir tanesi de kendimim diye düşünüyorum. Fikret karakteri, soyu tükenmekte olan, başka bir zamanı temsil eden, değerleri ve hisleri bakımından bu dünyayla senkronize olamayan bir insan" dedi.

Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde ulusal kategoride yarışan 10 filmden birisi olan Emre Kayiş'in 'Anadolu Leoparı' filmi, dün gece 'Yıldızların Altında 1' sahnesinde seyirciyle buluştu. İzleyicilerin yoğun ilgi gösterdiği filmde Uğur Polat, İpek Türktan, Tansu Biçer gibi sanatçılar rol aldı. Kayiş, filmde 22 yıldır Ankara Hayvanat Bahçesi'nin müdürlüğünü yapan ve yalnız bir hayat süren Fikret'in hayvanat bahçesinden taşınması gereken leoparın hüzünlü kaderinden hareketle, onunla yazgı birliği içinde olan insanların duygu dünyasını anlattı.

Senaryoyu yazmaya 2015 yılında başladığını söyleyen yönetmen Emre Kayiş, "Yaklaşık 5 senelik uzun bir süreç oldu. O dönem içinde yaşadığım ruh halini nasıl portre edeceğimi düşünüyordum. Yakın zamanda taşınırken eski not defterlerimden birisinde 'Hayvanat bahçesi müdürü leoparı gömüyor' diye not almışım. Zaman zaman aklıma gelen şeyler oluyor. Belirli bir ruh halini belirli bir metaforla birleştirme fikri belki biraz daha sonra ortaya çıkmıştır" dedi.

Politik bir gönderme içeren bir evren oluşturmak istediğini söyleyen Kayiş, "İnsan portrelerini yaratırken içinde yaşadığımız son dönemde inanılmaz teknolojik gelişme bizim gibi coğrafyaların neoliberal politikalarla bu gelişmeye adapte olması, insanın bir kenara itilişi bunun gibi şeyleri sayabilirim. Bana göre değerli olan, detayların kaybolduğu dünyada sürüklenen insanlar dikkatimi çekiyordu. Belki onlardan bir tanesi de kendimim diye düşünüyorum. Fikret karakteri, soyu tükenmekte olan, başka bir zamanı temsil eden, değerleri ve hisleri bakımından bu dünyayla senkronize olamayan bir insan" şeklinde konuştu.

Oynadığı Fikret karakteriyle bir bağ kurduğunu söyleyen filmin oyuncularından Uğur Polat, "O şimdi olmayan Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi o jenerasyon için çok önemli bir mekandı. Şimdi tabi milyonlarca doların gömüldüğü bir çöplük orası. Benim de içerisinde bulunduğum o kuşak artık her biri bir yere savrulmuş, geçmişte çok mücadeleler vermiş, çok idealist anlamda yola çıkmış fakat savrulmuş bir kuşak bu. Biraz da ona özlem ve göndermeydi. Bu projede olmaktan dolayı çok mutluyum. 40'ın üzerinde film çektim ve bu benim için çok özel bir film olarak benimle birlikte yaşayacak" ifadelerini kullandı.

Filmde bulunduğu için çok mutlu olduğunu belirten oyuncu İpek Türktan, "Gamze karakteri, o kuşağı izlemiş ve onun kaybolacağını hisseden, biraz oraya özenen, bu yüzden kendi neslinin de tükendiğine inanan bir karakter. Benim için çok önemli ve özel bir karakterdi canlandırdığım karakter" ifadelerine yer verdi.

Filmi izlerken aslında tedirgin olduğunu söyleyen Tansu Biçer, "Savcı karakteri ilginç karakterdi benim açımdan. Daha önce de savcı oynadım ve ona hiç benzemiyor. Hikayeler anlatan, botanikle ilgilenen, kendi dünyası olan bir karakter. Kesinlikle geldiği yeri unutmamış birisi. Benim için de çok eğlenceliydi. Sinemada uzun monologlar oynamak çok zor şeyler. Onları deneyimliyor olmak güzeldi. İzlerken tedirgindim aslında" dedi.

Editör: MURAT ÖZER