Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir'in Seferihisar ilçesinde meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin ardından enkaz kaldırma çalışmalarının en kısa sürede tamamlanacağını söyleyerek, "İnşallah bir ay içinde de deprem konutlarının yapımına başlayacağız. Önümüzdeki yıl bitmeden de hak sahiplerine evlerini teslim etmiş olacağız. Şu andaki yol haritamız bu" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'ndeki Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. İzmir depreminin hemen ardından başlatılan arama kurtarma çalışmalarının sona erdiğini belirten Erdoğan, depremde 114 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 1035 vatandaşın yaralandığını, yaralılardan 999'unun taburcu olduğunu, 36'sının ise tedavisinin sürdüğünü söyledi. Depremzedelerin tüm ihtiyaçlarının eksiksiz karşılandığını kaydeden Erdoğan, bakanların ve sivil toplum kuruluşlarının seferber olarak deprem bölgesinde çalışmaları yakından takip ettiklerini bildirdi. Erdoğan, "Enkaz kaldırma çalışmaları en kısa sürede tamamlanacaktır. İnşallah bir ay içinde de deprem konutlarının yapımına başlayacağız. Önümüzdeki yıl bitmeden de hak sahiplerine evlerini teslim etmiş olacağız. Şu andaki yol haritamız bu" dedi.

'SENİN BAŞINDAN SONUNA KADAR İZMİR’DE KALMAN LAZIM'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İzmir depremiyle ilgili eleştirilerine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii yaşanan her felaket bir derstir. Ama ne yazık ki ana muhalefetin başındaki zat beşinci gün oraya yapmış olduğu turistik seyahatte '5 gün oldu hala enkazlar kaldırılmadı' diyor. Eğer enkaz kaldırmada bir yarışın içine girilmiş olsaydı, 5'inci gün enkaz altından o yavru nasıl çıkarılacaktı? Yani bir işi bilirsin konuşursun, ama bilmediğin iş hakkında niye konuşursun? Sus da adam sansınlar. Düşünebiliyor musunuz, İzmir milletvekilisin, şöyle bir uğrayıp, günübirlik gidip, dönüyorsun. Senin orada bir defa başından sonuna kadar kalman lazım. O ilin milletvekilisin ya. Bunu da yapmıyorsun ve kalkıp, orada canhıraş hayatını, her şeyini feda etmeye hazır olan bakan arkadaşlarım, sivil toplum kuruluşlarımızla ilgili ileri geri konuşuyorsunuz" diye konuştu.

Kızılay'ın ve AFAD'ın tüm imkanlarıyla İzmir’de olduğunu ifade eden Erdoğan, "Yaklaşık 4 bine yakın çadırla orada hazır oldular. 'Ben çadırda bu süreci geçirmek istiyorum' diyen vatandaşımıza, 'hayır çadır yok' denilmedi. Böyle bir şey yok. Kaldı ki Kredi Yurtlar Kurumumuzun yurtlarını da biz vatandaşlarımıza hazır hale getirdik. İsteyen vatandaşlarımız yurtlarda da kalabilirdi ama vatandaşlarımız oraları pek tercih etmediler, çadırları daha çok tercih ettiler. Hangi imkan istenirse bunlar sağlandı" ifadesini kullandı.

'VATANDAŞLARIMIZI KONTEYNERLERDE İSKAN EDECEĞİZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan her felaketin Türkiye'nin deprem kuşağında olduğu ve her an yeni sarsıntılarla karşılaşabileceği gerçeğini tekrar hatırlattığını söyleyerek, geçmişte yaşanan Erzincan depreminde 33 bin vatandaşın öldüğünü anımsattı. Erdoğan, "Şu anda CHP'nin sözcüsünün dedesi de o zaman İçişleri Bakanı'ydı. Kalkıp da şöyle geriye bakıp, neler olmuş, bunu sorgulama hassasiyetini göstermeyen bu zihniyet, şimdi kalkıyor, bu yalan yanlış ifadeleri kullanabiliyor" dedi. 

Erdoğan, Büyük Marmara Depremi'nin ardından başlatılan mevzuat düzenlemelerini, AK Parti hükümetleri döneminde geliştirerek, sürdürdüklerini, farklı kurumlara dağılmış imkan ve yetkileri bir araya getirerek, her depremde en ön safta yer alan Afet ve Acil Yönetim Durum Başkanlığı'nı kurduklarını belirtti. Belediyelere ve TOKİ’ye konut üretimi ve yenilemesi konusunda çok önemli yetkiler verdiklerini kaydeden Erdoğan, "Mesela şu anda İzmir ile ilgili süratle bir adım daha attık. Stoklarımızda 1000 konteyner vardı, şimdi biz onları İzmir’de kullanıyoruz. Vatandaşlarımızı o konteynerlerde iskan edeceğiz. Bu arada da tabii inşaatlarımız başlıyor" bilgisini paylaştı.

'1 MİLYON 400 BİN METREKARE ALANI KONUTLARA TAHSİS ETTİK'

AK Parti'nin iktidara gelene kadar sadece 43 bin konut yapan TOKİ'nin 18 yılda tamamladığı, halen inşa ettiği ve projelendirdiği 975 bin konutun çok büyük bir devrim olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu şekilde başlayan konut atılımı özel sektörün de gayretleriyle ülkemizde önemli bir dönüşümün gerçekleşmesini sağlamıştır. Ancak hala dönüştürmemiz gereken 6,7 milyon konut bulunuyor. Bakın şu anda İzmir ile ilgili malum depremin olduğu bölge sulak bir bölge. Ve biz şimdi orada tarım orman hayvancılığa ait bir bölgeyi 1 milyon 400 bin metrekare, burayı rezerv alan olarak şu anda yapılacak olan konutlara tahsis ettik. O alanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız konutların inşaatına başlayacak. İstiyoruz ki zemin sorunu olmasın. Bütün oradaki zemin ile ilgili etütler yapıldı, adımlarımız buna göre atılıyor ve genişleme noktasında da daha farklı rezerv alanlarını oluşturmanın gayreti içerisindeyiz. Tabi tüm bunlardan öncelikli olarak belirlediğimiz 1,5 milyon konutu, önümüzdeki beş sene içinde inşa etmeyi planlıyoruz."

'İSTANBUL BAŞTA OLMAK ÜZERE SÜRECİ HIZLANDIRMAMIZ GEREKİYOR'

Hiçbir meblağın insan canından daha kıymetli olmadığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "İstanbul başta olmak üzere deprem riskinin yüksek olduğu şehirlerimizde bu süreci hızlandırmamız gerektiği anlaşılıyor. Tabi bu sadece kamunun imkanlarıyla olacak bir iş değildir. Milletimizin de oturduğu binanın depreme dayanıklılığını tespit ettirmesi şayet bu konuda herhangi bir sıkıntı varsa, gerekiyorsa kendisi de üstüne biraz koyarak, hızla sağlam bina inşası için harekete geçmesi gerekiyor. Ülkemizi deprem başta olmak üzere tabii afetlere hazırlıklı hale getirmek için gece gündüz çalışmayı sürdüreceğiz. Bunun yanında deprem sonrasında devreye gerecek afet ve acil durum yönetimi planlarını sürekli güncelliyoruz. Dikkat edilirse artık depremlerin ve diğer tabii afetlerin ardından çok hızlı ve etkin bir müdahaleyle vatandaşlarımızın yanında yer alıyoruz. AFAD'dan UMKE’ye, belediyelerimizden sivil toplum kuruluşlarımıza kadar her kurumumuz kendi görev alanında çok güçlü bir altyapı ve yetişmiş insan kaynağına kavuşmuştur. Eskinin kargaşa ve çaresizlik görüntülerinin yerini düzenli, disiplinli ve bilinçli bir arama kurtarma yardım destek faaliyetleri almıştır."

'11 MİLYON 200 BİN ÜYE SAYISINI YAKALAMIŞ BULUNUYORUZ'

3 Kasım Salı günü AK Parti'nin iktidara gelişinin 18'inci yıl dönümü olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu vesileyle yıl içinde yaptığımız 1 milyon yeni üyemizi temsilen 1 milyon fidanı toprakla buluşturmayı hedeflemiştik. Ancak İzmir depremi sebebiyle bu programın tören kısmını iptal ettik, 1 milyon fidanı toprakla buluşturma çalışması ise şu anda devam ediyor. İnşallah önümüzdeki yıllarda her 3 Kasım'da 1 milyon yeni üyeyi temsilen 1 milyon fidanı toprakla buluşturmayı sürdüreceğiz. AK Parti Türkiye'nin en çok üyeye sahip siyasi partisidir. Diğer partilerin tamamının üye sayılarını toplayın 3 ile 5 ile çarpın yine de AK Parti’ye yetişemiyor. Madem AK Parti milletin partisidir, madem AK Parti'yi kuran da yaşatan da millettir, öyleyse üye sayımızın da sürekli artması gerekir. İşte bu anlayışla 2020’ye girerken, 2023 yılına kadar her yıl 1 milyon yeni üye hedefiyle kolları sıvadık. AK Parti’nin 19 yıllık tarihindeki en yüksek yeni üye kaydını gerçekleştirmek suretiyle bu yılki 1 milyon yeni üye hedefimize şu an itibariyle ulaşıyoruz. Salgın şartlarının getirdiği zorluklara rağmen şu anda toplamda da 11 milyon 200 bin üye sayısını yakalamış bulunuyoruz" dedi.

'AK PARTİ'NİN HİÇBİR TEMSİLCİSİ MİLLETTEN KOPUK OLAMAZ'

Erdoğan, teşkilat çalışanlarının evlere, iş yerlerine giderek, vatandaşlarla muhabbet etmesi ve sıkıntılarına çözüm üretmeye çalışması gerektiğini dile getirerek, "Telefonumuz 24 saat açık olmalı ve o anda cevap veremediğimiz her çağrıya muhakkak geri dönüş yapmalıyız. Millet ile arasına duvar ören, kendini ulaşılamaz bir yere konumlandırmış, hele hele insanları küçümseyen bir AK Parti yöneticisi varsa, bulunduğu yerde özellikle söylüyorum, fuzuli işgal, yani haksız işgalci demektir. AK Parti’nin hiçbir il başkanı, ilçe başkanı, yöneticisi, belediye başkanı, milletvekili velhasıl hiçbir temsilcisi milletten kopuk olamaz, kopuk yaşayamaz" diye konuştu. 

19 yıl önce yola çıktıklarında söylediği 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' sözünü hatırlatan Erdoğan, "Milletimizin özlemlerinden ve taleplerinden doğan AK Parti’nin sadece millete yaslanan bir parti olduğunu söylüyoruz. AK Parti’nin mayasını milletin attığını, hamurunu milletin yoğurduğunu, kumaşını milletin dokuduğunu söylüyoruz. Sırtını millet dışında herhangi bir güce, beşeri planda söylüyorum, odağa, yapıya dayayanlar siyaset sahnesinden yok olup gittiği halde AK Parti'nin 19 yıl dimdik ayakta kalmasının sırrı işte budur. Nereden geldiğimizi, nerede durduğumuzu ve nereye gittiğimizi iyi bilmek mecburiyetindeyiz" ifadesini kullandı.

'4,7 MİLYAR FİDANI TOPRAKLA BİZ BULUŞTURDUK'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de yıllarca çevrecilik adına kalkınmayı, yatırımları, büyümeyi engellemeye yönelik faaliyetlerde bulunulduğunu, attıkları her adımda belli kesimlerin koro halindeki itirazlarıyla karşılaştıklarını ve projelerine karşı özellikle ulusal, uluslararası düzeyde kampanyalar yürütüldüğünü dile getirdi. Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunların gerisine baktığımızda hiçbirinin de gerçekte çevre hassasiyeti ile ilgisinin olmadığını görüyoruz. Kampanyaları doğrudan veya dolaylı olarak finanse eden yapıların derdinin çevre değil, Türkiye'nin gelişmesini, güçlenmesini engellemek olduğunu bildiğimiz için hiçbirini umursamadık. Türkiye'de çevrenin korunmasına en büyük yatırımları biz yaptık. Buna belediye başkanlığım da dahil, o sürede de İstanbul adeta çöl gibiydi ve biz orta refüjler dahil bütün yolların, caddelerin kenarlarında ağaçlandırma çalışmalarını o zaman da biz yaptık. Ve devlete hükümete geldik, ondan sonra da milyonlarca, milyarlarca yine fidan ağaç dikimini biz yaptık, hala yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. En kapsamlı düzenlemeleri biz gerçekleştirdik, en etkili uygulamaları biz hayata geçirdik. Hükümetlerimiz döneminde ülkemizde 4,7 milyar fidanı toprakla biz buluşturduk. Bunun için yıllık fidan üretimimizi 75 milyondan 350 milyona çıkardık. Ülke genelinde yürüttüğümüz ağaçlandırma faaliyetleri sonunda orman varlığımızı 1,9 milyon hektar artırarak 22,7 milyon hektara ulaştırdık."

'TERÖRİSTLER AĞAÇLARIMIZI YAKMAYA BAŞLADILAR'

Türkiye'nin orman yangınlarıyla mücadelede dünyanın en başarılı ülkelerinden biri durumuna geldiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Gördüğünüz gibi teröristler boş durmuyor. Baktılar ki insanları öldürmekle başarılı olamıyoruz, bu defa her canlı gibi sessiz, masum ağaçlarımızı yakmaya başladılar. Çünkü bir insan gibi ağaçlar da bizim için bir canlıdır, aynı şekilde değerlidir. Ama bu teröristler benzini dökerek, İskenderun'da, Hatay'ın değişik ilçelerinde maalesef bu ağaçlarımızı, bu ormanlarımızı yaktılar ve buralarda ciddi mücadeleler yapıldı, hala devam ediyor."

Erdoğan, erozyonla mücadele çalışmaları sayesinde daha önce yılda 500 milyon tonu bulan, kaybolan toprak miktarını 154 milyon tona kadar düşürdüklerini, korunan alanların sayısını 175’ten 610’a çıkartarak, yıllık ziyaretçi sayısının 5,5 milyondan 52 milyona ulaşmasını sağladıklarını anlattı. Milli parkların sayısını 45’e, tabiat parklarının sayısını 249’a, daha önce olmayan şehir ormanlarının sayısını 136’ya, bal ormanlarının sayısını 558’e yükselttiklerini kaydeden Erdoğan, "Millet Bahçeleri ile şehirlerimizde yepyeni hayat alanları oluşturuyoruz. Biliyorsunuz Türkiye’nin 11 ilinde 81 milyon metrekare Millet Bahçesi yapma sözü verdik. Bugüne kadar 77 ilimizde 50 milyon metrekareyi 270 adet Millet Bahçesi’nin yapımına başladık. Bunların 35 tanesini milletimizin hizmetine sunduk. Diğerlerinin çalışmaları sürüyor" diye konuştu.

'ÇİFTÇİLERİMİZE 17,1 MİLYAR LİRA DESTEK VERDİK'

Erdoğan, çiftçilere 2020'nin 11 ayında 17,1 milyar liralık tarımsal destek verdiklerini hatırlatarak, "Hani diyor ya ana muhalefetin başındaki zat, 'çiftçilerimiz aç, susuz' Defaatle bunları söylememize rağmen kulağı var duymuyor, gözü var görmüyor. Televizyonlarda sürekli anlatıyoruz, anlamıyor. Anlamakta her yiğidin karı değil. Tarım ürünleri ihracatımızın 18 milyar doları bulması, bu alanda ülkemizin geldiği yeri gösteriyor. Tabi bazıları ya gıda sektörünün nasıl işlediğini bilmediği ya da sinsilik peşinde koştuğu için Türkiye'nin buğday, mısır gibi ürünler ithal ettiğini söyleyerek, kafaları bulandırmaya çalışıyor. Halbuki bizim buğday üretimimiz kendi tüketimimizin üzerindedir. Peki buna rağmen niye ithalat yapılıyor? Çünkü biz buğdaydan un üretiyor, makarna ve pek çok gıda maddesi üretiyor ve bunları da dışarıya ihraç ediyoruz. Yani ihraca yönelik bir ithal ürün, bunu da ülkemizde işlemek suretiyle yapıyoruz. Anlamaz bu işlerden. Sadece bol bol iftira atsın. Diğer alanlarda da aynısını yapıyoruz. Ayrıca bazı ürünlerde spekülatörlerin stok yaparak fiyatları yükselttiğini gördüğümüzde ithalat yolunu açıyoruz. Üreticiyi de tüketiciyi de mağdur eden bu tür stokçuluk faaliyetlerine elbette göz yumamayız" dedi.

'100 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLAYACAK GERİ DÖNÜŞÜM SİSTEMİ KURACAĞIZ'

"Yine bazıları Türkiye'nin tohumda dışarıya bağımlı olduğunu öne sürüyor. Bizim sadece geçen yılki tohum ihracatımız 155 milyon doları buluyor" diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ya bir sor, görevlendir adamlarından birini, gelsin sorsunlar, nedir ne değildir diye ama dert başka. Geçen yılki sertifikalı tohum üretimimiz de 1 milyon 134 milyon ton ile bizden önceki döneme göre 8 kat artmıştır. Ata tohumu projemizle de ülkemizin gen kaynaklarını oluşturan bitki çeşitlerini koruma altına alıyoruz. Bunları AK Parti iktidarı olarak biz yaptık. Görüldüğü gibi hükümetlerimiz döneminde tarım ve orman alanında ülkemizin üretim ve ticaret kapasitesini kat be kat artırdık."

Evsel atıkların geri kazanımı konusunda yaptıkları çalışmalar sonucunda yüzde 35'lik bir seviyeye ulaştıklarını dile getiren Erdoğan, "Bu alanda 100 bin kişiye istihdam sağlayacak ve yılda 20 milyar lira ekonomik kazanç oluşturacak bir geri dönüşüm sistemi kurmayı hedefliyoruz. Şu anda düzenli depolama hizmeti verilen nüfus oranımız yüzde 87’ye çıkmış durumdadır. Geri dönüşüm tesisleri konusunda henüz yüzde 13 seviyesinde olmamıza rağmen, yıllık 35 milyar lirayı bulan bir ekonomik hacim oluştu. İnşallah adım adım bu oranı da artıracağız. Sıfır atık projemiz yaygınlaştıkça özellikle plastik kirliliğinin azaldığını görüyoruz. Atık su arıtması için de çok büyük yatırımlar yaptık. Biz geldiğimizde sadece 145 atık su arıtma tesisi olan Türkiye bugün 1148 arıtma tesisiyle belediye nüfusunun yüzde 87,4’üne hizmet veren bir altyapıya sahiptir. Bunlar sıradan işler değil. Bütün bunlar çevreci anlayışın nereye geldiğin gösteren adımlardır" dedi.

'GERÇEK ÇEVRECİLİK İŞTE BUDUR BAY KEMAL'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mavi bayraklı plajların sayısını 127'den 486'ya çıkardıklarını, yerli ve yenilenebilir enerji alanında da çok büyük mesafe kat ettiklerini söyledi. Erdoğan, "Türkiye geçtiğimiz yıl kullandığı elektriğin yüzde 62'sini yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etmiştir. Hidroelektrikte Avrupa'da 2'nci ve dünyada 9'uncu, rüzgarda Avrupa'da 7’nci ve dünyada 12'nci sıradayız. Biz iktidara geldiğimizde böyle bir durum var mıydı? İnşallah amacımız yenilenebilir enerjinin her alanında dünyada ilk sıralara yerleşmektir. Gerçek çevrecilik işte budur Bay Kemal. Bunları da öğren. Yıllarca bizi çevrecilik üzerinden eleştirenlerin hiçbirinden bu hakikatleri duyamazsınız. Çünkü bunlar her şey gibi çevreyi de kendi kısır ideolojik hesaplarının bir aracı olarak kullanırlar. Yeni üyelerimiz adına diktiğimiz fidanlar işte bu bakımdan çok ama çok anlamlıdır. AK Parti büyüdükçe Türkiye de daha yeşil daha temiz bir çevreye kavuşacaktır" ifadesini kullandı.

'KANAAT ÖNDERLERİNİ TERCİH EDEREK İL TEŞKİLATLARIMIZI OLUŞTURALIM'

Konuşmasının sonunda kongre süreci ile ilgili değerlendirmeler yapan Erdoğan, her hafta sonu büyükşehir kongrelerine katıldığını, kongrelerin koronavirüs şartları sebebiyle statlarda gerçekleştirildiğini belirtti. Erdoğan, "İnşallah bu hafta da cumartesi günü Kahramanmaraş mitingimizi yapacağız. Hava şartları elverirse yine stadyumda yapacağız. İl kongrelerimizi hızlandırmak suretiyle istiyoruz ki büyük kongreye hazırlanalım. Ama bütün derdimiz şu. Teşkilatlarımızda sen ben olayını bir kenara koyalım. Kanaat önderi olan arkadaşlarımızı özellikle tercih ederek, il teşkilatlarımızı oluşturalım. Burada bir davanın erleri olarak olaya yaklaşalım ve bakışımız da böyle olsun. Gönül sofrasını böyle kuralım. Gerek başkan arkadaşlarımızı gerek il yönetiminde görev alacak arkadaşlarımızı bu hassasiyet içerisinde, hesabi değil hasbi olarak seçecek ve il teşkilatlarımızı böyle oluşturacağız. Ve tabi yüzde 30 hanım kardeşlerimizden yönetimlere almanız, yüzde 30 genç arkadaşlarımızdan yönetimlere almanız, bunun dışında da ana kademeden seçmeniz isabetli olacaktır. Çünkü dinamik, sevilen sayılan, vaktini bu işe ayıracak, bu tür kadroları oluşturarak, inşallah yolumuza devam edelim" dedi.

Yasal Bilgilendirme

Bu haber DHA’nın abonelerine gönderdiği içerik doğrultusunda yayınlanmıştır. haberchannel.com editörleri bu habere herhangi bir editoryal müdahalede bulunmamıştır. Haber içeriklerinden hukuken ilgili ajanslar sorumludur.

Editör: MURAT ÖZER