CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Turistler de öyle anlaşılıyor ki terörist olacak. Almanya, Fransa, İngiltere, Amerika'daki toplantılara kimler katıldı, kimler katılmadı; buradan gidip, onu tespit edeceklermiş. Türkiye'deki hal esnafını terörist ilan ettin; Alman'dan, Fransız'dan, ABD'liden, Japon'dan ne istiyorsun kardeşim? Şimdi onlar 'Türkiye'ye gitmeyin' diye propaganda yapıyor. Oysa Türkiye, bütün dünyaya açıktır" dedi. 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Antalya'nın Konyaaltı ilçesindeki Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıya 'millet ittifakı'nın Antalya Büyükşehir Belediye Bakanı adayı CHP'li Muhittin Böcek, CHP ve İYİ Parti'nin Antalya milletvekilleri ile parti yöneticileri katıldı. Kılıçdaroğlu, konuşması sırasında iki kez 'Antalya' yerine sehven 'Konya' dedi.

Toplantıda konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, Antalya'nın, dünyanın en güzel ve kendi içinde mucizeleri barındıran kent olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Böyle bir kentte büyükşehir belediye başkanıysanız size ek sorumluluklar getirir. Antalya'yı çok daha kitlelere tanıtacaksınız. Bir film festivalini dahi yapamaz ya da sınırlayan bir konumda olan bir belediye başkanından o festivali uluslararası alanlara kültürü, tarihiyle birlikte taşıyacak başka bir vizyona taşıyacaksınız. O zaman biz de 'Evet, Antalya'nın büyükşehir belediye başkanı, Antalya'yı bir dünya markası yapma yönünde kararlı adımlarla ilerliyor' diyeceğiz" diye konuştu.

'HER KARARI BERABER ALACAĞIZ'

Muhittin Böcek'in Konyaaltı'nda büyük başarılar sağladığını, şimdi bu başarıları bütün Antalya'ya götüreceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Yaptığı her harcamanın hesabını verecek, her projeyi hangi gerekçeyle yaptığını da Konyalılara anlatacak. 'Şu projeyi şu gerekçeyle yapıyorum'. Eğer bir mahalleyle ilgili karar alacaksa Sayın Böcek, o mahallenin muhtarını çağıracaksınız. 'Arkadaş ben sizin mahalleyle ilgili şunu yapacağım, sizin belde, ilçeyle ilgili şunu yapacağım' diye bir iş birliği içinde karşılıklı konuşarak, danışarak, tartışarak, doğruyu bularak, yolunuza devam edeceksiniz. Eğer bunu yaparsınız o zaman 'birlikte yönetelim' anlayışına ulaşmış olacağız; çünkü birlikte yönetmek budur. 'Oturacağım, her kararı ben alacağım'. Hayır. Her kararı beraber alacağız" dedi.

'TÜRKİYE, TARIMDAN KOPARILDI'

Antalya'nın; turizm, tarih ve üniversite kenti olmanın yanı sıra tarım kenti olduğunu da belirten Kılıçdaroğlu, "Binlerce insan üretiyor ve binlerce turistin karnını doyuruyor. Sabah kahvaltıları, öğle ve akşam yemeklerinde tarımda üretilen her şey, bir anlamda turizme tüketim olarak katkı veriyor. Burada üretilenler başka ülkelere gidiyor. Çiftçinin kazanması, üretmesi lazım; ama Türkiye, tarım alanında özellikle üretimden büyük ölçüde koparıldı. Diyeceksiniz ki 'Nereden çıkardınız?'. Türkiye tarımdan koparıldı. 2018'de Yunanistan'dan 115 milyon dolarlık pamuk ithal ettik, bir dönem Antalya pamukta çok önemliydi. 28 milyon dolarlık buğday ithal ettik, 13 milyon dolarlık tütün ithal ettik, tütünde bir dünya markası olan Türkiye. Bazı yabancı firmaların tütün kutuları üzerinde 'Türk tütünü vardır' ifadesinin yer aldığı bir Türkiye'den söz ediyorum. Üstelik bizim tarımsal alan büyüklüğümüz Yunanistan'ın 10 katı; pamuk, tütün ve buğday ithal ediyorsunuz" diye konuştu.

Son 8 yılda hayvan üreticilerinin cezalandırıldığını savunan Kılıçdaroğlu, “Yurt dışına son 8 yılda 7,5 milyar dolar para ödedik. 7,5 milyar doları acaba kendi çiftçimize desek ne olurdu? Emin olun, bırakın, Türkiye'yi Orta Doğu'yu beslerdik" dedi. 

CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Gübreye, ilaca, suya, elektriğe, doğal gaza zam geldi. Bastırıyorlar. Bütün bu zamları sindir sen ucuza sat. Nasıl satacak? Zarar ediyor. Zarar eden insan satar mı? Satmaz. Peki üretmediği zaman ne oluyor Türkiye? İthal ediyor. Kim kazanıyor? Yunanistan çiftçisi, Almanya, Hollanda, Fransa, Arjantin, Kanada, Rusya bunlar kazanıyor. Onlar üretiyor, biz onlara para veriyoruz, getiriyoruz ve tüketiyoruz. Oysa Antalya, aynı zamanda görkemli bir tarım merkezi. Her türlü bitkiyi ekmek, üretmek, herkesin kazanabileceği bir ortamı yaratmak mümkün." 

'ALMAN'DAN, FRANSIZ'DAN, ABD'LİDEN, JAPON'DAN NE İSTİYORSUN?'

Türkiye'nin dünyaya açık bir ülke olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 

"Şu akla, mantığa bakın. Yurt dışından gelen turistler de öyle anlaşılıyor ki terörist olacak. Efendim orada bilmem ne toplantılarına katılıyorlarmış. 'O turistler buraya geldiğinde biz yaka paça onları yakalayacağız; buyursunlar, gelsinler, doğrudan çıkaracağız, karakola götüreceğiz'. Akla mantığa bakın Allah aşkına? Almanya, Fransa, İngiltere, Amerika'daki toplantılara kimler katıldı, kimler katılmadı; buradan gidip, onu tespit edeceklermiş. Eğer o toplantılara katılan yabancı birisi varsa buraya geldiği zaman hemen yakalayıp, karakola götürecekler. Memlekete hizmet edecekler. Sen kardeşim, barışı, beraber, birlikte yaşamayı, hoşgörüyü ne zamandan beri unuttun? Elin adamından sana ne? Hadi sen Türkiye'deki hal esnafını terörist ilan ettin; Alman'dan, Fransız'dan, ABD'liden, Japon'dan ne istiyorsun kardeşim? Şimdi onlar 'Türkiye'ye gitmeyin' diye propaganda yapıyor. Oysa Türkiye, bütün dünyaya açıktır. Hoşgörünün, birlikte yaşamanın egemen olduğu bir ülkedir Türkiye. Bunun en güzel örneği Antalya'dır. 80 ilden insanlar Antalya'ya geliyor. Kavga mı, geçimsizlik mi var? Hayır."

'BU İŞİN ZARAR EDENİ YOK'

Muhittin Böcek'in bir görevinin de kentle kırsal arasında sağlıklı gelir dengesini sağlamak olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Az önce örneklerini verdi. Kim kazanacak? Kırsaldaki hayvan üreticisi, süt üreticisi, yeni doğan kentteki çocuk, Muhittin Böcek, Antalya kazanacak. Bu işin zarar edeni yok. Bu uygulama Türkiye'de yıllardır yapılıyor. İzmir'de yapılıyor. Tekirdağ'da meralar ıslah ediliyor. Doğrudan doğruya et üreticiden alınıp, tüketiciye düşük fiyattan veriliyor Aydın'da. Bizim bütün büyükşehir belediyelerimiz kırsalla kent arasında sağlıklı bir gelir dengesinin oturması için çaba harcıyor. Örneği var. Aynı şey Antalya'da olacak. Antalya'da tabi daha güzel şeyler olacak; çünkü Antalya aynı zamanda bir kültür kenti. Film festivalleri tek başına yetmez. Aynı zamanda Antalya'nın bir kongreler merkezi olması lazım. Dünyanın bütün önemli kuruluşlarının kongrelerini Antalya'da yapması lazım. Bunun altyapısının oluşturulması lazım. Bunlar da yapılacak göreceksiniz. Çünkü Konya'yı, afedersiniz Antalya'yı görürse Antalya'dan vazgeçmek mümkün değildir."

'HERKESE HER HİZMETİ EŞİT GÖTÜRECEKSİNİZ'

Belediye başkanlarından daha önce de söylediğini belirttiği 2 isteği olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Seçildiğiniz andan itibaren bulunduğunuz beldeyi bütünüyle kucaklamaktır. 'A bölgesi, B mahallesi, bana oy vermedi; ben oraya hizmet götürmeyeceğim' demeyeceksiniz. Herkese her hizmeti eşit götüreceksiniz. Sadece bir ayrıcalık istiyorum. Eğer bir mahalle yoksulsa oraya pozitif ayrımcılık, biraz daha fazla hizmet götüreceksiniz. İsteğim bu. Böylece bir kentte yaşayan bütün insanların huzur içinde yaşamasını sağlayacaksınız. Fakirlik, yoksulluk Antalya gibi bir yerde olmamalı. Antalya gibi bir yerde çocuklar yatağa aç girmemeli. Bunun güzelliğini, altyapısını oluşturmak mümkün ve bütün bu yardımları yaparken kişinin yoksulluğunu asla teşhir etmeyeceksiniz" dedi.

'BİZ HESAP VERECEĞİZ'

Yapılan bütün harcamaların hesabının millete verilmesi gerektiğini vurgulayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Neyi, kaça yaptınız, ihaleyi kimlerle nasıl yaptınız; bunun da hesabını vereceksiniz. Niçin? Para halkın parası, bana da daha iyi hizmet gelsin, diye ödüyorsunuz bu parayı. Daha iyi yollar, kongre merkezleri, kırsal kent arasında daha sağlıklı bir gelir dağılımı olsun. Hiçbir çocuk yatağına aç girmesin, kent güzel olsun, bizim dışımızda kentte yaşayan diğer canlara da her türlü hizmet verilsin, onlar da korunsun, kurda kuşa sahip çıkalım. E nasıl olacak? Parayla kim ödüyor? Siz ödüyorsunuz, hesabı da vatandaşa verilmeli. Bunlar yapıldığı zaman demokrasi güçlenecek, halka hesap vermenin ne kadar önemli olduğu anlaşılacak. Çünkü demokrasinin çıkış noktası, 'Ödediğin vergi nereye harcandı?' bunu sormakla başlar. Bunu soruyorsanız o ülkede demokrasi vardır. Bunu sormuyorsanız bu işler yürümez. Biz hesap vereceğiz ki vatandaş da en azından bu paraların nerelere harcandığını öğrenmiş olacak."

Yasal Bilgilendirme

Bu haber DHA’nın abonelerine gönderdiği içerik doğrultusunda yayınlanmıştır. haberchannel.com editörleri bu habere herhangi bir editoryal müdahalede bulunmamıştır. Haber içeriklerinden hukuken ilgili ajanslar sorumludur.

Editör: MURAT ÖZER