Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74’üncü Genel Kurulu kürsüsünden dünya liderlerine seslendi. Erdoğan, hem dünyadaki krizlere dikkat çekti, hem de bu krizlere çözüm önerilerinde bulundu.

“Bugün dünyamız, küresel düzeyde adaletsizliğin yol açtığı pek çok sorunla ve sancıyla yüz yüzedir. Medeniyetimizin büyük âlimi Hz. Mevlana, adaleti, hakları ve ödevleri gerektiği gibi paylaştırarak herkese hakkını vermek olarak ifade ediyor” diyen Erdoğan, “Bugün dünyamızda, ne hakların, ne de sorumlulukların gerektiği gibi paylaşılmadığı ortadadır. Adaletsizlik ise istikrarsızlığı, güç mücadelelerini, krizleri, israfı beraberinde getiriyor. Hâlbuki şu an içinde bulunduğumuz kurum, İkinci Dünya Savaşı sonrası, işte bu adaletsizliği ortadan kaldırmak amacıyla kurulmuştu. Oysa bugün, uluslararası camia, geleceğini tehdit eden terör, açlık, sefalet, iklim değişikliği gibi sorunlara kalıcı çözüm üretme kabiliyetini giderek yitiriyor” şeklinde konuştu.

“DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR”

Erdoğan, “Dünyanın bir tarafı yüksek refah seviyesi ve lüks içinde hayatını sürdürürken, diğer tarafta açlığın, sefaletin, cehaletin kol gezmesi kabul edilemez. Dünyanın şanslı bir azınlığı, dijital teknolojiyi, robotları, yapay zekâyı, obeziteyi tartışırken, 2 milyarı aşkın insanın yoksulluk, 1 milyara yakın insan açlık sınırının altında yaşıyor olması çok acıdır. Şayet her birimiz güvende değilsek, hiç birimizin güvende olamayacağı gerçeğine sırtımızı dönemeyiz. Bu kürsüden yıllardır insanlığın kaderinin, sınırlı sayıdaki ülkenin ihtiyarına bırakılamayacağını söylüyorum. Burada sizlerin huzurunda tekrar ediyorum. Dünya beşten büyüktür. Zihniyetimizi de kurumlarımızı da kurallarımızı da değiştirme zamanı çoktan gelmiştir” ifadelerini kullandı.

“NÜKLEER GÜÇ YA HERKESE YASAK YA DA SERBEST OLMALI”

Nükleer silahlanmaya dair konuşan Erdoğan, “Nükleer silahlara sahip olanların, nükleer silahı olmayanları özellikle tehdit ediyor olması anlamlıdır. Nükleer güce dayalı kitle imha silahlarının tümden yok edilmek yerine, her krizde bir koz olarak ortaya konması, herkes gibi bizi de rahatsız ediyor. Bu güç ya herkes için yasak, ya herkes için serbest olmalıdır. Gelin insanlığın huzurlu geleceği için bu sorunu bir an önce adalet temelinde bir çözüme kavuşturalım. Dakikada 13 kişinin hava kirliliğinden öldüğü, küresel ısınmanın dünyamızın geleceğini tehdit ettiği bir dönemde, bu sorunlara hiçbirimiz bigâne kalamayız” dedi.

“SURİYE KRİZİNİ SONA ERDİRMENİN ZAMANI GELMİŞTİR”

‘Dünyanın en cömert insani yardım yapan ülkesi’ ve ‘En fazla yerlerinden edilmiş kişiyi kabul eden devleti’ unvanlarının boşuna olmadığını söyleyen Erdoğan, “Yaklaşık 1 milyon insanın ölümüne, 12 milyonu aşkın insanın yerinden edilmesine, bunların yarısının da ülke dışında yaşamak zorunda kalmasına yol açan Suriye krizini artık sona erdirmenin zamanı gelmiştir” dedi.

Erdoğan ayrıca, Türkiye'nin, DEAŞ tehdidinden en çok zarar gören ülke olduğunu belirterek, “Bu örgüt bir yandan sınırlarımızı taciz ederken, diğer yandan çeşitli şehirlerimizde gerçekleştirdiği ve yüzlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği canlı bomba eylemleriyle doğrudan kalbimize saldırmıştır” ifadelerini kullandı ve DEAŞ terör örgütüne en ciddi darbeyi Türkiye’nin vurduğunu söyleyerek, “Fırat Kalkanı Harekâtı ile yaklaşık 3 bin 500 DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirerek, örgütün Suriye'deki çöküş sürecini başlattık. Dünyanın dört bir yanından DEAŞ'a katılmak üzere harekete geçen teröristleri tespit etme, ülkemize giriş yasağı koyma, sınır dışı etme konusunda da yine en önde biz geliyoruz” dedi.

“AYLAN BEBEĞİ DÜNYA ÇOK ÇABUK UNUTTU”

Erdoğan, Türkiye’deki sığınmacılara dair yaptığı konuşmada, “Bir başka ifadeyle Türkiye'de, Amerika'daki 29 eyaletin tek tek her birinin nüfusundan daha fazla sığınmacı bulunuyor. Ülkemizdeki sığınmacıların 3 milyon 650 binini komşumuz Suriye'den gelenler oluşturuyor. Yani şu an New York şehir nüfusunun yarısı kadar Suriyeli kardeşimizi topraklarımızda misafir ediyoruz” ifadelerini kullanırken; Türkiye’nin 8 yılda sığınmacılar için 40 milyar dolar harcama yaptığını ekledi ve Avrupa Birliği’nden gelen desteğin sadece 3 milyon Euro olduğunu belirtti.

Erdoğan ayrıca, “Ülkemize gelen sığınmacılardan 365 bini, Suriye'de güvenli hale getirdiğimiz bölgelere geri döndü. Nereye? Cerablus'a. Suriyeli sığınmacıların yarıya yakını 18 yaşın altındadır. Ülkemiz topraklarında doğan Suriyeli çocuk sayısı ise 500 bine yaklaşmıştır. Biz bunlara sadece barınma değil, eğitim ve sağlık başta olmak üzere, her türlü imkânı sağlıyoruz. Buna karşılık dünya, canlarını kurtarmak için çıktıkları yolculukları ya Akdeniz'in karanlık sularında ya da sınırlara gerilen tel örgülerin önlerinde sonlanan milyonlarca mazlumu maalesef çok çabuk unuttu. Özellikle işte gördüğünüz gibi Aylan bebeği dünya çok çabuk unuttu. Unutmayın ki bir gün ola ki aynı durum sizlerin de başına gelebilir. Çünkü Aylan bebekler bir değil, binler, milyonlar. Bütün bunlara karşı tedbirimizi almak durumundayız” dedi.

“DOĞU AKDENİZ’DE TÜRKİYE’NİN VE KIBRIS TÜRK HALKININ HAKLARINI KORUYACAĞIZ”

Kıbrıs melesine dair açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Akdeniz havzası, Suriye krizinin tetiklediği göçmen trajedileri yanında, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler nedeniyle daha başka sorunlarla da karşı karşıyadır. Kıbrıs meselesi 50 yıldan uzun süren müzakerelere rağmen, Rum tarafının uzlaşmaz tavrı sebebiyle çözüme kavuşamamıştır. Rum tarafı, Kıbrıs Türkleri ile siyasi gücü ve refahı paylaşmayı reddeden, adaletsiz ve hakkaniyetsiz bir dayatma siyaseti izliyor. Türkiye, derin tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğu Kıbrıs Türk halkının garantörüdür” diyerek, Türkiye’nin, Kıbrıs Türk halkının güvenliğini ve haklarını teminat altına alan bir çözüm bulunana kadar çaba göstermeye devam edeceğini söyledi.

Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını kazan-kazan anlayışıyla, önemli bir iş birliği fırsatı olarak gördüklerini belirten Erdoğan, “Bölgedeki bazı ülkeler ise bizim bu makul tavrımıza rağmen tek taraflı adımlarla enerji kaynaklarını birer sorun ve çatışma alanı haline dönüştürmeye çalışıyor. Doğu Akdeniz’de, hem Türkiye’nin, hem de Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını sonuna kadar koruyacağız. İş birliğini ve adil bir paylaşımı esas alan her türlü teklife ise kapımız sonuna kadar açık olmaya devam edecek” dedi.

“BU İSRAİL’İN TOPRAKLARI NERELERİ KAPSIYOR?”

İsrail işgali altındaki Filistin’e dair önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Ben merak ediyorum. Bu İsrail neresidir? Acaba, bu İsrail’in toprakları nereleri kapsıyor? 1947’de İsrail neresiydi, bunun ardından 1949, 1967’de İsrail neresiydi ve şu anda İsrail neresi? İsrail doyuyor mu? Hayır doymuyor. İsrail şimdi de kalanını almanın gayreti içerisinde. Peki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, Birleşmiş Milletler’in, İsrail’le almış olduğu kararlar var. Bu kararlar uygulamaya geçiyor mu? Hayır geçmiyor. Peki o zaman Birleşmiş Milletler ne işe yarıyor? O zaman bu çatının altında bizler aldığımız kararlarla tesirli olamıyorsak, adalet nerede temerküz edecek? İşte sıkıntımız burada. Mevcut İsrail yönetimi, bu cinayetlerinin yanında, Gazze’deki insanlık dışı abluka, yasadışı yerleşim faaliyetleri, Kudüs’ün tarihi ve hukuki statüsüne yönelik saldırıları gibi eylemleriyle, uluslararası hukukun ötesinde, insanlığın tüm değerlerini ayaklar altına alıyor” dedi.

“BİRLEŞMİŞ MİLLETLER 75’İNCİ GENEL KURUL BAŞLANLIĞI GÖREVİNE TALİBİZ”

Birleşmiş Milletler 75’inci Genel Kurul Başkanlığı görevine Volkan Bozkır’ı aday gösterdiğini açıklayan Erdoğan, “Bu önemli görev için Avrupa Birliği eski bakanı ve hala Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dışişleri Komisyonu Başkanı, Büyükelçi Volkan Bozkır’ı aday gösterdik. Tecrübeli bir diplomat ve siyasetçi olan Sayın Bozkır’ın bu sorumluluğu başarıyla yürüteceğine olan güvenim tamdır” ifadelerini kullandı.

Editör: MURAT ÖZER