Survivor’ın eski sezon yarışmacılarından, sporcu ve sosyal medya fenomeni Gizem Kerimoğlu, "Sadelik ve huzurla dolu bir tatil, bana en iyi gelen şey" dedi.
Survivor’ın eski sezon yarışmacılarından, sporcu ve sosyal medya fenomeni Gizem Kerimoğlu, yaz tatili planlarını, unutulmaz anılarını ve hayallerini MAG temmuz sayısında anlattı.
Bu yaz için rotasında aslında İtalya olduğunu dile getiren Gizem Kerimoğlu, “Amalfi kıyılarında kaybolmak, Roma’da tarihi solumak ve Sicilya’da o yavaş kasaba ruhunu yaşamak istiyordum. Ancak bazı aksilikler nedeniyle planlarımı Türkiye’ye çevirdim. Genelde tatilimi Datça’da geçiriyorum, bu yazı da yine orada geçirmek isterim” diyerek Ege’nin huzurunu tercih ettiğini belirtti. Kerimoğlu, en unutulmaz tatil anısını da yine Datça’da yaşadığını anlatarak, “Geçen yaz ruhsal olarak iyileştiğim bir yazdı. Knidos’ta içtiğim bir yudum, o hafif rüzgâr, yıldızlı geceler... Bunların hepsi 'ichigo ichie' — yani her anın biricikliği demek. O yaz, içimde tanıdık bir huzurla bilinmeyene doğru çıktığım bir yolculuk gibiydi” ifadelerine yer verdi.

GİZEM KERİMOĞLU
"HAYALİM; PLAN YAPMADAN YOLA ÇIKMAK"
Tatile dair en büyük hayalinin “tek yön bir biletle” yola çıkmak olduğunu söyleyen Gizem Kerimoğlu, Tayland adaları gibi tropikal rotalarda doğayla bütünleşmek istediğini belirtti. “Sessizlikte yenilenmek, zamanın durduğu anlar yaşamak... En büyük hayalim sadece var olmak, sadece hissetmek” diyerek ruhsal bir yolculuk arayışını vurguladı.
Tatilde vazgeçilmezleri: Kitap, keten kıyafetler ve bir defter
Kerimoğlu, yaz bavulunda mutlaka yer alanları ise şöyle sıraladı: “Ruhsal gelişimime eşlik eden birkaç özel kitap, salaş ve yumuşak kumaşlardan kıyafetler, terliklerim, güneş kremim ve küçük bir defter... Fazlasına gerek yok; bu yazın teması hafiflik. Küçük, sessiz bir koyda kıyafetlerim olmadan denize girmek, geceleri yakamozları izlemek ve gündüz yalın ayak kumda yürümek... Bu anlar benim için tatilin en gerçek, en huzurlu parçaları.”

GİZEM KERİMOĞLU: “SADELİK VE HUZURLA DOLU BİR TATİL, BANA EN İYİ GELEN ŞEY”
Bu yaz tatil planlarınız neler?
Aslında bu yaz için büyük hayalim İtalya’ydı. Amalfi kıyılarında kaybolmak, Roma’da tarihi solumak ve Sicilya’da denizle tarihin iç içe geçtiği o yavaş kasaba ruhunu yaşamak… ama bazı aksilikler olunca planlarımı Türkiye’ye çevirdim.
Genelde tatilimi Datça’dan yana kullanıyorum, bu yazı da yine orada geçirmek isterim. Sakinliği, denizin berraklığı, taş sokakları… Her seferinde tanıdık ama bir o kadar da yeniden keşfedilecek bir yer gibi geliyor. Sadelik ve huzurla dolu bir tatil, bana en iyi gelen şey.
Unutamadığınız tatil anısı nedir?
Geçen yaz Datça’daydım ve sanırım son zamanlarda en çok etkisinde kaldığım yazlardan biriydi. Her şey kendi hâlinde, sakin bir akıştaydı: Ruhsal olarak iyileştiğim, kalbime çok iyi gelen bir yazdı... Datça’nın dinginliği, hafif esen rüzgârı ve gece o yıldızları hatırlıyorum; içimde hem tanıdık bir huzur, hem de bilinmeyene doğru tedirgin ama güzel bir yolculuğun başlangıcı gibi...
Datça’daki o gün batımı…
Knidos’ta içtiğim bir yudum…
O hafif rüzgâr…
İşte bunların hepsi “ichigo ichie”dir.
Tatile dair hayalleriniz neler?
Bir gün sadece kendim için, plan yapmadan, tek yön bir uçak bileti alıp yola çıkmak istiyorum. Kalbimin beni götürdüğü yere gitmek… Hiçbir şey planlamadan, sadece hislerimle hareket etmek. Tropikal yerleri çok seviyorum; özellikle Tayland’ın adaları, Koh Phangan gibi… Ormanla denizin birleştiği yerlerde kaybolmak, doğayla bütünleşmek, zamanın durduğu anlar yaşamak. Sessizlikte yenilenmek, ruhuma dokunan manzaralara uyanmak… En büyük hayalim bu aslında: Sadece var olmak, sadece hissetmek.
Türkiye’de ve dünyada en sevdiğiniz tatil yerleri nereler?
Türkiye’de favorim kesinlikle Datça. Sakinliği, doğallığı ve sadeliğiyle bana en iyi gelen yer. Yurt dışında ise rotamın hayallerimde netleştiği üç yer var: İspanya, Portekiz ve İtalya. Hepsi de hem kültürel zenginlikleri hem de denizle olan bağları sayesinde bana çok çekici geliyor. Sanki orada kendimi yeniden bulacakmışım gibi bir his taşıyorum. Özellikle İtalya’da küçük bir sahil kasabasında uyanmak hayalim.

Bu yılki tatil bavulu favorileriniz neler?
Ruhsal gelişimime eşlik eden birkaç özel kitabım mutlaka yanımda olur. Onlar, nereye gidersem gideyim içime dönmemi sağlıyor. Kıyafet olarak salaş, keten, yumuşacık kumaşlar tercih ediyorum; az ama bana iyi gelen parçalar. Terliklerim, güneş kremim ve küçük bir defterim de olmazsa olmazlar arasında. Fazlasına gerek yok aslında; hafif olmak bu yazın teması.
Zaman geçirmekten en çok keyif aldığınız tatil partnerleriniz kimler?
En çok sevgilimle tatil yapmaktan keyif alıyorum. Onunla birlikteyken zaman daha akışta, her şey daha anlamlı geliyor. Sadece gidilen yer değil, paylaşılan anlar güzelleştiriyor tatili. Aynı sokakta yürümek bile huzur verici olabiliyor.
“Bunu yapmadan tatilimi bitirmem” dediğiniz neler var?
Bu biraz özel ama ruhuma en iyi gelen şeylerden biri; küçük, sessiz bir koyda kıyafetlerim olmadan denize girmek. O özgürlük hissi, doğayla aramda hiçbir engel kalmaması… Sonra gecenin sessizliğinde yakamozları izlemek ve gündüzleri yalın ayak kumda yürümek. Ayaklarımın altındaki o sıcaklıkla anda kalmak… Bu anlar tatilin en gerçek, en huzurlu parçaları oluyor benim için.
Lüks tatil mi, sırt çantası mı?
Açıkçası bu benim için zor bir soru, çünkü ikisinden de parçalar var bende. Lüksü, konforu ve estetik detayları seviyorum; güzel bir odada uyanmak, iyi bir kahvaltı, kaliteli hissettiren bir ortam bana iyi geliyor; ama aynı zamanda ruhsal olarak sadeleşmeyi, minimalizmi ve doğayla temas etmeyi de önemsiyorum. Sırt çantasıyla gezmeyi pek sevmiyorum ama “hafif yaşamak” fikrini seviyorum. Belki en doğrusu: Lüks detaylarla sade bir tatil.
Doğa mı, şehir mi?
Aslında tamamen ruh halime bağlı. Bazen doğanın sessizliği, dinginliği ve sadeliği bana çok iyi geliyor; ama uzun süre kalınca sıkıldığım da oluyor. Şehir ise tam tersi; canlı, ilham verici ama bazen fazlasıyla yorucu. O yüzden ikisinin dengesi bana en iyi gelen şey. Bazen sakin bir sahil kasabası, bazen hareketli bir şehir… Önemli olan o an neye ihtiyacım olduğunu fark etmek ve ona alan açmak.





