Kişiye özel tedavi ve sağlıkyaşam tarzıyla, yaşlanmanın önüne geçilebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, “Yaşlanmayı kabul etmiyoruz, sağlıklı yaş almayı kabul ediyoruz. Eğer 20’li 30’lu yaşlarda kendimize beslenme dahil olmak üzere iyi bakarsak tansiyonun, diyabetin, kanserin önüne geçmek mümkün olabilir. Plazalarda 8 saat hareketsiz çalışmak en az tütün ve türevlerini kullanmak kadar tehlikeli. O nedenle egzersiz yapalım.  Psikoloji ve stresin yönetimi de bizim için çok önemli. Fiziksel açıdan da birçok dokuyu negatif olarak etkileyen stresi yönetirsek hastalıklardan korunabiliriz. Gençken kendimize yatırım yapalım ve sevdiklerimizle beraber sağlıklı yaş alalım” dedi. 

"PLAZALARDA SAATLERCE HAREKETSİZ ÇALIŞMAK TÜTÜN ÜRÜNLERİNİ KULLANMAK KADAR TEHLİKELİ"

 ‘Başarılı yaşlanmak’ kavramına vurgu yapan Infinity Regenerative Clinic Medikal Direktörü Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, “Uzun ve sağlıklı yaşamak bizim elimizde. 150 yaşına kadar yaşayabiliriz. Ruhsal ve bedensel olarak ‘artık yaşlandınız’ diye hepimize dikte edilen bazı durumlar var. Böyle bir şey yok bunu asla kabul etmiyoruz” diyerek başarılı yaşlanmanın yöntemlerini ve uyguladıkları tedavi yöntemlerini anlattı. 

 UZM. DR. YILDIRAY TANRIVER: “GENETİK TESTLERLE RİSK DURUMU BELİRLENEBİLİR” 

Yaşlılık etkilerini önceden test ederek öngörebileceğimizi söyleyen Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, “İnsanların sevdikleriyle beraber daha sağlıklı ve uzun yaşamalarını sağlamamız gerekiyor. Bu kesinlikle bizim elimizde. O nedenle yaşlanmak değil sağlıklı yaş almalıyız diyoruz. Hücrelerimiz, dokularımız ve organlarımız zaman içerisinde bazı hasarlar görebiliyor. Bu hasarların önüne geçebiliriz. Genetik testlerle risk durumunu belirlemek mümkün. Genetik bizim kaderimiz değil. Çünkü bunu değiştirebiliyoruz” diye konuştu. 

Başarılı Yaşlanmanın En Büyük Sırlarından Bir Tanesi ‘Düzenli Uyku’

Başarılı yaşlanmanın sırlarından bahseden Uzm. Dr. Tanrıver, şunları ekledi: 

 “Öncelikle iyi beslenmeli, şekerden uzak durmalıyız. Kişiye özel beslenmeyi uygulamalıyız. Genetik testlerle nasıl beslenebileceğimiz çok net bir şekilde ifade edilebiliyor. Örneğin; Kahve bana yarayabilir ama size daha az yarayabilir. İşte bunların hepsini ölçümleyerek kişiye özel beslenmeyi düzenleyebiliyoruz. Bol sıvı tüketmemiz gerekiyor. İşlenmiş gıdalardan mümkünse uzak durmamız gerekiyor. Tütün ve türevlerinden, alkolden uzak durmalıyız. Sporu da kişiye özel olarak düzenlemeliyiz. Hepimiz plazalarda, kurumsal hayatta çalışıyoruz. Ofiste 8 saat hareketsiz çalışmak en az tütün ve türevlerini kullanmak kadar tehlikeli. O nedenle egzersiz yapalım. İyi bir uyku bizim için çok önemli stresi de bu şekilde yönetebiliyoruz. Uyku sırasında en az 4 hormon salgılanıyor. Bunlar insülin, kortizon, melatonin ve büyüme hormonu. Büyüme hormonu için küçüklere ninni söylerken “uyusun da büyüsün” denir mesela. Yaş almış kişilerde de bu büyüme hormonuyla yıpranmış hücreler ölüyor ve yerine iyi hücreler geliyor. O nedenle uykumuzu da düzenlemek çok önemli. İşte bu sırlarla beraber hareket edersek başarılı bir şekilde yaşlanmamız mümkün. 20’li yaşlardan itibaren eğer sağlıklı yaşamaya başlarsak, kendimize yatırım yaparsak işte o zaman 70’li yaşlarda sevdiklerimizle beraber uzun ve sağlıklı bir şekilde yaşamanın ilk adımlarını atmış oluruz.” 

“ÇEVRESEL FAKTÖRLERİ MİNİMİZE EDEBİLİRSEK RİSKLERİ ORTADAN KALDIRMIŞ OLABİLİRİZ” 

Yaş aldıkça hücreler, dokular ve organların çevresel faktörlerden dolayı negatif etkilendiğini ifade eden Uzm. Dr. Tanrıver, “Bu çevresel faktörleri minimize edebilirsek zaten kendimize göre o riskleri ortadan kaldırmış olabiliriz. Eğer 20’li 30’lu yaşlarda kendimize beslenme dahil olmak üzere iyi bakarsak tansiyonun, diyabetin, kanserin önüne geçmek mümkün olabiliyor. O nedenle lütfen bize dikte edilen şekilde yaşlanmaktan uzak duralım; sağlıklı ve huzurlu bir şekilde yaş almaktan konuşalım, başarılı yaşlanmanın sırlarını da bu şekilde hep birlikte çözelim” dedi. 

“YAŞLANMANIN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİYOR” 

Kişiye özel tedavinin esas olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Tanrıver, “Siz ve ben farklıyız. Sizin ve benim ihtiyaçlarım birbirinden farklı olabiliyor. Nasıl besleneceğimizi genetik olarak bulmak mümkün. Ne kadar su içmeliyiz, spor yapıyor muyuz yapmıyor muyuz? Tüm bunlar hücresel düzeyde ölçülebiliyor.  Bir kan analiziyle bile kişide alerji var mı yok mu, kandaki oksitlenme ne durumda gibi sorular kişiye özel olarak saptanabiliyor.  Çok gelişmiş üst teknolojiyi kullanarak ultrasografik yöntemlerle damardaki en ufak bir duvar kalınlaşmasını, plakları bile milimetrik olarak ölçmemiz mümkün olabiliyor. Karaciğerde bir yağlanma var mı yok mu bunların hepsini burada bütüncül yaklaşımla ele alarak ölçmek mümkün. Kişiye özel 360 derece yaklaşımlarla tedavi edilmesi ya da risklerin minimize edilmesi mümkün olabiliyor. Bunlarla yaşlanmanın önüne geçilebiliyor” dedi. 

“SAĞLIKLI KALMAK ELİMİZDE” 

Kök hücre tedavileriyle birçok hastalığın tedavi edilebildiğini söyleyen Uzm. Dr. Tanrıver, “Ciltteki kırışıklıklar net bir şekilde giderilebiliyor. Saç dökülmesinin önüne geçilebiliyor. Saç dökülmesi kadın ve erkekte çok daha farklı olabilir. Hormon düzeylerine bakılarak bunların hepsinin önüne geçmek mümkün olabiliyor. Akılsal, ruhsal ve bedensel olarak güzel, iyi ve sağlıklı kalmak elimizde. Psikoloji ve stresin yönetimi bizim için çok önemli. Stresi gittiğiniz her yere götürürsünüz. Stres sadece ruhsal değil fiziksel açıdan da birçok dokuyu negatif olarak etkileyebiliyor. O nedenle stresi yönetmek için yoga, meditasyon gibi yöntemler ya da gerekirse psikoterapi yöntemleri de kullanılabilir. Stresi yönetirsek hem hastalıkları yenmemiz çok daha rahat oluyor hem de hastalıklardan korunabiliyoruz. Gençken kendimize yatırım yapalım yaşlanmayalım, sevdiklerimizle beraber sağlıklı yaş alalım” ifadelerine yer verdi. 

“DERİDEKİ EN UFAK BİR İŞARET BİLE ÖNEMLİ OLABİLİR” 

Sistem bozukluklarının önce hücrelerden başladığını söyleyen Uzm. Dr. Tanrıver, “Daha sonrasında dokular, organlar ve tüm sistem hasar görebiliyor. İşte bu hasarı hücresel düzeyde eğer saptayabilirsek bunun önlemini almak mümkün. Deri en fazla hor gördüğümüz organımız. Ama derideki en ufak bir işaret bile önemli olabilir. Karaciğer de yağlanmamı mı var, alerjik bir durum mu var? Bunların hepsi bir semptom verebilir. Bu semptomlara dikkat ettikten sonra o işaretlerin altta yatan sebeplerini bulmak önemli. Yani yüzümüzde bir sivilce çıkmışsa bu sivilce neden çıktı? Herhangi bir yerimizde ağrı olduğu zaman bu ağrı neden kaynaklanıyor? Hemen bir ağrı kesici alıp işi bitirmek mümkün ama bu sadece o anı tedavi ettirir. O ağrı neden çıktı? Biz o ağrıya yönelik ne yapabiliriz, o ağrıyı tetikleyen neler var? Bunu ağacın altında yatan kökler gibi düşünün işte o köklerde eğer bir sorun varsa bunu saptayıp çözmek mümkün olabiliyor. Uzun ve sağlıklı yaşamak için de zaten bunu yapmak gerekiyor. Kendinize önem verin, inanın yaşlanmak yok sağlıklı yaş almak var” şeklinde konuştu. 

Editör: MURAT ÖZER