Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, bireysel olarak kullanıcıyı tanıyan, kısa sürede ve kolay şekilde aradığı kararı bulmasına imkan verecek yapay zeka destekli Yargıtay İçtihat Merkezi'nin en geç haziran ayında faaliyete geçeceğini söyledi.

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, yıllık değerlendirme toplantısında basın mensuplarıyla bir araya geldi. Akarca, yıllık bilgilendirme toplantılarının, yargının şeffaflığının ve topluma karşı hesap verebilirliğin bir gereği olduğunu kaydetti. Akarca, Yargıtay’ın reform çalışmalarının 'etik', 'şeffaflık' ve 'adli kalite' olmak üzere üç ana sütun üzerine inşa edildiğini vurguladı. 2017 yılında geliştirilen etik sistem ile 2019 yılında İstanbul Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler'de kabul edilmesi, Yargıtay’ın hem ulusal hem de küresel ölçekte somut etkiler doğuran önemli başarıları olduğunu belirtti. Akarca, yapısal reformların üçüncü sütununu oluşturan 'adli kalite'nin son iki yıldan beri en öncelikli çalışma alanları olduğunu belirterek, "Hepimizin üzerine titrediği yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, yargıda dürüstlük, yargının şeffaflığı ve hesap verebilirliği ilkelerinin gerçek ve görünür olmasının en etkili yollarından biri adli kaliteyi artırmaktır" diye konuştu.

'YARGITAY, GEREKÇELİ KARARLARI İLE KONUŞUR'

Akarca, 'Yargıtay Gerekçeli Karar Yazım Rehberi'ne değinerek, Yargıtay’ın ülkede içtihat birliğini sağlamasının ve yargı hizmetinin kalitesini artırmasının en etkili aracının gerekçeli kararlar olduğunu kaydetti. Akarca, "Yargıtay gerekçeli kararları ile konuşur. Temyiz mahkemeleri bakımından gerekçe; hukuki güvenliği ve öngörülebilirliği sağlar, gereksiz davalar açılmasını veya kanun yollarına başvurulmasını önler, halkın yargıya duyduğu güveni korur ve artırır. Tutarlı ve istikrarlı gerekçeli kararlar, uyuşmazlıkların nasıl çözüleceği konusunda somut ve detaylı bir rehberlik sunarak kanun önünde eşitliği ve içtihat birliğini güçlendirir. Sonuç olarak, kaliteli gerekçeli karar, kaliteli adalettir. Bu nedenle, adli kalitenin önemli bir bileşeni olarak gerekçeli karar kalitesinin yükseltilmesi amacıyla yaklaşık 2 yıldan beri kapsamlı ve sistematik bir çalışma yürütülmüştür. Rehberde yer alan en önemli yapısal reform, temyiz nedenlerinin kararda özetlenecek olmasıdır. Bu şekilde, bireyler ileri sürdükleri temyiz nedenlerinin hangi sebeple yerinde görülmediğini karardan anlayabileceklerdir. Bu reformla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği ihlal kararlarının tekrarlanması da önlenecektir. Yargıtay kararlarının gerekçeli olması, istinaf ve ilk derece mahkeme kararlarının kalitesini de olumlu etkileyecektir" ifadelerini kullandı.

'YAPAY ZEKA DESTEKLİ İÇTİHAT MERKEZİ'

Akarca, 2015 yılında tüm Yargıtay kararlarını istisnasız şekilde toplumun erişimine açtıklarını hatırlatarak, şeffaflık ve hesap verebilirlik bakımından bu girişim önemli olduğunu belirtti. Bununla birlikte bazı kararların da herhangi bir filtraj olmadan internet sitesinde olmasının, emsal karar arayanların işlerini zorlaştırdığını dile getiren Akarca, bunun üzerine, Yargıtay İçtihat Merkezinin yapay zeka destekli şekilde geliştirilmesi fikrinin doğduğuna vurgu yaptı. Akarca, "Bireysel olarak kullanıcıyı tanıyan sistem, kısa sürede ve kolay şekilde aradığı kararı bulmasına imkan verecek. Yapay zeka destekli Yargıtay İçtihat Merkezi en geç Haziran ayında faaliyete geçecek olup, bu sistem büyük ölçüde Gerekçeli Karar Yazım Rehberine göre tasarlanmıştır. Yargıtay İçtihat Merkezinde karar aranırken Rehberde yer alan ana başlıklara göre indeksleme ve sorgu da yapılabilecektir. Kararlar önem derecesi de dahil olmak üzere kullanıcının belirleyeceği çeşitli sorgu kriterlerindeki sıraya göre ekranda görülecektir. Kullanıcılar ilgilendikleri kararları sistemde oluşturdukları kendi dosyalarına da kaydetme olanağına sahip olacaktır" dedi.

Akarca, yakın gelecekte iş süreçlerinin, rapor kağıtlarının, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi karar özetlerinin, ilam taslaklarının da yapay zeka destekli olarak yapılmasının planlandığını söyledi. Akarca, "Planlanan bu teknolojik yeniliklerin hayata geçirilebilmesi için de Yargıtay kararlarının belli standartlara sahip olması gerekmektedir. Çalışmalarımıza standartlar getirilmesi halkın güvenini sarsan farklı ya da keyfi uygulamaları önleyerek yargı hizmetinin kalitesini de artıracaktır" ifadelerini kullandı.

'TOPLAM DOSYA SAYISI 420 BİN 287'

Akarca, 31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla Yargıtay hukuk daireleri ile Hukuk Genel Kurulunda toplam 64 bin 126, ceza daireleri ile Ceza Genel Kurulunda 293 bin 233, Cumhuriyet Başsavcılığında ise 62 bin 928 derdest dosya bulunduğunu, 2022 sonunda Yargıtay’daki toplam derdest dosya sayısının 420 bin 287 olduğunu belirtti. Akarca, derdest dosya sayısının 2016 yılı sonunda 1 milyon 438 bin 785, 2017 yılı sonunda ise 1 milyon 179 bin 027 olduğu dikkate alındığı bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile birlikte son 6 yıl içerisinde Yargıtay’ın derdest dosya sayısında önemli bir azalma olduğunun ortaya çıktığını kaydetti.

'AYM'NİN HER KONUYU İNCELERİM ANLAYIŞI DOĞRU DEĞİL'

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, toplantıda basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Akarca, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) bireysel başvurulardaki kararlarını değerlendirirken, yasa ve anayasanın AYM'yi de bağladığına dikkat çekti. Akarca, "Ama zaman zaman bunu aşma eğilimi olduğunu görüyoruz. 'Her konuyu incelerim, bütün maddi delilleri denetlerim, bütün delilere bakarım' şeklinde bir anlayış doğru değil. Bu AYM'nin iş yükünün daha da artmasına, işin içinden çıkılmaz hale gelmesine, kesinleşmiş kararlarda hukuk güvenliğinin otoritesinin zedelenmesine de yol açar. Yasa ve anayasa sınırları içinde hareket edilirse daha doğru bir iş yapılmış olur" diye konuştu. 

Mahkemenin delilleri bir bütün olarak değerlendirdiğine vurgu yapan Akarca, "Özellikle terör suçlarında kanaat verici emareleri bile Yargıtay kabul ediyor. Özellikle terör suçlarında kod isimler kullanılıyorlar, gizli faaliyetler yürütülüyor, uluslararası güçler arkalarında bulunuyor, dijital alanları kullanıyorlar. Saklanma, gizlenme, iz bırakmama alanında profesyonelleşmiş bunlar. O mücadelenin zayıflatılmaması gerekir. Bireysel başvuruda temel hak ve özgürlükler denetlenirken, yasa yolu incelemesinde Yargıtay'ın yetkisinde olan bir konunun da aşırı bir gayretleşlikle aşırı bir yorumla o mekanizmanın işletilmeyecek hale gelmesi de doğru olmaz" dedi.

'SÜPER TEMYİZ MAHKEMESİ NİTELİĞİ'

AYM kararlarının herkesi bağladığına vurgulayan Akarca, "Ancak AYM'nin kararlarının da anayasa ve yasaya uygun olması gerekiyor. Eğer yetki aşımında bulunur da 'süper temyiz mahkemesi' niteliğine kavuşursa bu bütün toplumda bir tartışmaya ve kargaşaya neden olabilir. AYM'nin çoğu kararlarında buna özen gösterdiğini, dikkat gösterdiğini biliyoruz; ama bazı kararlarında, istisnai bazı kararlarında da Yargıtay'ımız tarafından Danıştay tarafından eleştirilmektedir. Eğer deliller hukuka uygun toplanmışsa, kanun maddeleri doğru uygulanmışsa, yasa yolunda temyizde, istinafta bunlar denetlenmişse artık AYM'nin bu alana girmemesi gerekir. Hepimizin dikkatli olması gerekir. İlk derecenin de diğer mahkemelerin de elbette AYM'nin kararlarının bağlayıcılığını göz önünden uzak tutmamaları gerekir" diye konuştu.

'YARGISAL AKTİVİZM DEĞİL, YÖNLENDİRME YAPMALI'

Akarca, bireysel başvurunun alanının daraltılıp daraltılmamasına ilişkin soru üzerine, "Netliğe kavuşması gereken alanlar var. Adalet Bakanlığı'nın bu konuda çalışması var. Daha da netliğe kavuşturulmasında fayda olduğunu düşünüyorum. AYM'nin 'yargısal aktivizm' değil de bir yönlendirme yoluna başvurmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Şimdi herkesin yerine geçerek; savcının, ilk derece mahkemesinin, hakimin, istinafın, Yargıtay'ın yerine geçerek bir karar oluşturulursa ve bu şekilde anlaşılırsa bu yetki ve hukuki problemlerin daha da artmasına neden olur" dedi. 

'YETKİ AŞIMINDA BULUNMAZSA KARARLARININ SAYGINLIĞI ARTAR'

Akarca, bireysel başvurunun vatandaşlar için önemli bir kazanım olduğunu kaydederek, "Bireysel başvuruda temel hak ve özgürlüklerin korunması esas alınıyor. Temel hak ve özgürlüklerin özüne ilişkin bir zedelenme, varsa tutuklama süreleri, haksız tutuklamalar, adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi, varsa yasak bilgilerin kullanılması, mülkiyet hakkının, düşünce ifade özgürlüğünün ihlal edilmesi konularında AYM çok önemli bir fonksiyonu yerine getiriyor. Ama buradaki rolünü anayasa ve yasanın emredici hükmü çerçevesinde yetki aşımında bulunmadan, bu yetkiyi dikkatli kullanmak suretiyle gerçekleştirirse kararlarının saygınlığı artar" diye konuştu.

'EŞİT DERECEDE YÜKSEK MAHKEMELERİZ'

Mehmet Akarca, AYM'nin bireysel başvuruyu incelerken kendi kararlarında da değindiği konuların dışına çıktığını zaman zaman gördüklerini söyledi. Özellikle terör suçlarında sendika üyeliği, bankaya para yatırma, gazete aboneliği, sohbet toplantıları gibi konuların tek başına değerlendirilmediğini dile getirerek, "Bunlar hepsi bir bütün olarak değerlendiriliyor. AYM'nin bireysel başvuruda inceleme yapacağı alanlar kanunda açıkça söylenmiş. Biz AYM'nin rakibi değiliz ya da o da bizim rakibimiz değil. Biz eşit derecede yüksek mahkemeleriz. Burada bireysel başvuruda incelenecek konular belli. Kendi kararları da var. Bu kararlarla çelişecek başka bir karar verip, yetki aşımında bulunursa bu eleştirilir. Yoksa Anayasa Mahkememiz önemli bir anayasal kurum, yüksek mahkeme. Yargıtay da yüksek mahkeme. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ya da Danıştay'ın üzerinde bir mahkeme değil" dedi. 

'HAKİM VE SAVCI CESUR OLMALI'

Akarca, yargının siyasallaştığı eleştirilerine ilişkin de "Yargı mensuplarının kararları eleştiriye açık. Yargılama süreci başlar başlamaz bir yaygara koparılıyor. Hakim ve savcının cesur olması gerekir. Güç odaklarından, kamuoyundan, politikacıdan çekinerek hakimlik savcılık yapılmaz. Hakim ve savcı olacaksa adaleti işin özüne koyacak, insanı koyacak temeline ve ona göre hareket edecek, vicdanına göre karar verecek. Ama bunu yaparken hata yapabilir mi, duygusal davranabilir mi? Yapabilir. Onun için düzeltme mekanizmaları var. Yargının siyasallaşmasını istemeyiz, doğru bulmayız. Böyle bir iddiayı doğru da bulmam. Herkes işine gelmeyen bir kararı yorumluyor; yargı siyasallaştı. İşine geldiğinde de çok güzel yargı, çok güzel karar. Bunlar doğru değil" diye konuştu. 

Akarca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki yargı kararının kesinleşme sürecine ilişkin soru üzerine de yargı sürecinin devam ettiğini söyledi. (DHA)

Bu haber DHA’nın abonelerine gönderdiği içerik doğrultusunda yayınlanmıştır. haberchannel.com editörleri bu habere herhangi bir editoryal müdahalede bulunmamıştır. Haber içeriklerinden hukuken ilgili ajanslar sorumludur.

Editör: MURAT ÖZER