Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bayram Namazını KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la birlikte Lefkoşa’da Hala Sultan Camii’nde kıldı. Bayram Namazı sonrasında KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la birlikte basının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan konusunda “Amerika çekilme kararını verdi ama Kabil Havaalanı’nın zaten bizim tarafımızdan 20 yıldır işletiliyor, bundan sonra da işletilmesini istedi. Biz şu anda buna olumlu bakıyoruz. Ama olumlu bakarken tabi Amerika’ya bizim bazı şartlarımız var” dedi. Erdoğan basın toplantısı sonunda yaptığı açıklamada “Biz artık Kuzey Güney demek istemiyoruz. Artık Kıbrıs Türkü diyoruz” ifadelerini kullandı.    

Basın mensuplarının Kurban Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Her şeyden önce bizim bugün burada bulunuşumuzdan ayrı bir sebebi var. Kuzey Kıbrıs’ın kurtuluş mücadelesinin 47’nci yıldönümünü aynı zamanda kutlayacağız. İki bayramı bir arada kutlama fırsatı buluyoruz. Bununla birlikte bugün toplu açılışlarımız var. Bu toplu açılışlarımızla birlikte de Kuzey Kıbrıs’ımıza da altyapıda ve üstyapıda ayrı bir canlılık getirme fırsatını bulacağız. Bu vesileyle Kuzey Kıbrıs’taki tüm kardeşlerimin bayramını tebrik ediyorum. Anavatandaki tüm kardeşlerimin bayramlarını tebrik ediyorum. İslam dünyasının bayramını tebrik ediyorum” dedi.

ERDOĞAN: AMERİKA’YA BİZİM BAZI ŞARTLARIMIZ VAR

Basın mensuplarından gelen Afganistan’la ilgili bir soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sorunsuz bir dönem, sorunsuz bir zaman insanlığın yaşamı boyunca olmamıştır ve olmayacaktır. Bunu bir defa böyle bilmemiz lazım. Tabi bu sorunlar karşısında çözümlerimiz ne olacak, nasıl çözümler üreteceğiz. Dikkat edilirse egemen güçler, emperyalist güçler Afganistan’da ilk defa böyle bir sorun üretmiyor. Bundan önce de Afganistan’da nice sorunlar yaşadık. Afgan halkı dirayetiyle, iradesiyle bu emperyalist güçlere karşı mücadelesini verdi, bu mücadeleden de zaferle çıktı. Daha sonra tekrar bu emperyalist güçler malum Afganistan’a girdi, 20 yıla aşkın zamandır oradalar. Bizde bu emperyalist güçler karşısında Afgan kardeşlerimizin yanında yer aldık. Orada onlarla beraber öncelikli olarak da Kabil Havaalanı’nın korunmasını, bunun yanında insani noktada Afgan halkına her türlü desteği verme mücadelemizi sürdürdük. Şimdi yeni bir dönem var. 3 ana otorite burada görülüyor. NATO, Amerika ve Türkiye. Ve Amerika çekilme kararını verdi ama Kabil Havaalanı’nın bizim tarafımızdan zaten 20 yıldır işletiliyor, bundan sonra da işletilmesini istedi. Biz şu anda buna olumlu bakıyoruz. Ama olumlu bakarken tabi Amerika’ya bizim bazı şartlarımız var. Nedir bunlar? Bir, diplomasi noktasında Amerika bizim yanımızda yer alacak, diplomatik ilişkilerde. İki, lojistik noktasında imkanlarını bizim için seferber edecek, lojistik anlamda hangi gücü varsa bunları Türkiye’ye devredecek. Ve bir diğeri de tabi burada bu süreç içerisinde çok ciddi bir mali ve idari noktalarda sıkıntılar olacak, bu konuda da gerekli desteği Türkiye’ye verecek. Eğer bunlar sağlanabilirse, biz Türkiye olarak Kabil Havaalanı’nın işletimini ele almayı düşünüyoruz. Bu arada tabi Taliban’ın bazı rahatsızlıkları söz konusu. Taliban’la da bu süreci görüşmek suretiyle, nasıl ki Amerika’yla bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa, herhalde Taliban bu görüşmeleri Türkiye’yle çok daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye, onun inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Ters bir yanı olmadığı için de onlarla bu konuları daha iyi görüşeceğimize, anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum. Ve Doha’dan oraya akan bir süreç var. Bu süreci de iyi değerlendireceğimizi düşünüyorum. Başka alternatifler var, bu alternatifler üzerinde de şu anda çalışmalarımızı devam ettiriyoruz” dedi.     

TATAR: BİR MİLLET ÜÇ DEVLET  

Kuzey Kıbrıs’ın Azerbaycan tarafından tanınmasına yönelik gelen soruyu yanıtlayan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Azerbaycan’dan bir heyetle görüştüklerini belirterek “Azerbaycan bizim kardeş ülkemiz, onların kalbinde ve gönlünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle ilişkilerini geliştirmek var, şu anda da onlar oluyor. Böyle önemli bir heyetin, Kuzey Kıbrıs’ın böyle önemli ve kutlu bir gününde bizlerle beraber olmaları esas itibariyle bir mesajdır diye değerlendiriyorum” dedi. KKTC’de binlerce Azerbaycan vatandaşının eğitim gördüğünü ve üniversitelerde ders verdiğini vurgulayan Tatar, “Onlarda bizler gibi vatandaşlarımız olarak yaşamaktadırlar, zaten aramızda önemli ve köklü bağlar vardır. Tabi Türkiye Cumhuriyeti’nin de Karabağ’da, Azerbaycan’da yaptığı diğer çalışmaların ve ilişkilerin gelişmesi, dolayısıyla benim gönlümde aynı milletin soyundan gelmekteyiz. Şöyle söyleyeyim bir millet üç devlet, iş oraya doğru gidiyor diye düşünüyorum” dedi.

Tatar’ın değerlendirmelerinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Bu konuda tereddüt edecek hiçbir şey yok. Bunları İlham Aliyev kardeşimle de sürekli zaten görüşüyoruz. İnşallah bu gidiş gelişler, sürekli hale gelecek ve üst düzeyde devam edecektir” dedi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: ARTIK KIBRIS TÜRKÜ DİYORUZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan basın toplantısının sonunda ayrıca “Derdimiz bütün bu birlikteliği sağlamak, bu birlikteliği çok daha güçlü hale getirmek, bundan sonraki süreçte biz artık Kuzey Güney demek istemiyoruz. Artık Kıbrıs Türkü diyoruz. Olaya böyle bakıyoruz. Bundan sonra da böyle devam ettireceğiz” dedi.      

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 20 Temmuz 1974 günü gerçekleşen Barış Harekatı'nın 47’nci yıldönümü vesilesiyle yapılan törende konuştu. Konuşmasında Kapalı Maraş’a değinen Erdoğan “Maraş'ta hayat yeniden başlayacaktır” dedi. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise “Sayın Erdoğan’ın zaman zaman kullandığı ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ sözü, 20 Temmuz 1974 sabahında paraşütlerin dalga dalga semalarımızda görülmesiyle en büyük müjdeye dönüştü” dedi.

"MARAŞ'TA HAYAT YENİDEN BAŞLAYACAKTIR"

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 47’nci Yıl Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları töreni açılış konuşmasında “Kıbrıs Türk halkını aydınlığa, özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşturan 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın 47’nci yıldönümünü bir kez daha büyük bir coşku ve heyecanla kutlarken aynı zamanda mübarek Kurban Bayramı’nın da birinci gününü idrak ediyoruz. Bizlere bugünleri miras bırakan aziz şehitlerimizi, liderlerimiz Dr. Fazıl Küçük ile Rauf Raif Denktaş’ı, dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit ile Başbakan yardımcısı Sayın Necmettin Erbakan’ı rahmet ve minnetle anarken gazilerimizi hürmet ve saygıyla selamlıyorum” ifadelerine yer verdi.  

TATAR: KIBRIS’TA ESAS İŞGALCİ, YUNANİSTAN’IN TA KENDİSİDİR

Tatar konuşmasına “Sayın Erdoğan’ın zaman zaman kullandığı ‘Bir gece ansızın gelebilirim’ sözü, 20 Temmuz 1974 sabahında paraşütlerin dalga dalga semalarımızda görülmesiyle en büyük müjdeye dönüştü” ifadeleriyle devam etti. Tatar konuşmasında “Barış Harekatıyla anavatana dil uzatanlar, tarihi gerçekleri çarpıtmaya devam ediyorlar. Dış güçlerle bazı çevreler, Türkiye’yi işgalci olarak gösterme çabalarını hala sürdürmektedirler. Ancak Kıbrıs’ta esas işgalci, EOKA Terör Örgütü’nü organize eden, Akritas Planı’nı hazırlayan, faşist darbeyi gerçekleştiren ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ısrarla bir Rum devletine dönüştürmek isteyen Yunanistan’ın ta kendisidir” dedi.

ERDOĞAN: BURADAN AVRUPA BİRLİĞİ’NE SESLENİYORUM. SİZ SÖZÜNÜZÜ TUTTUNUZ MU?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, töreninde yaptığı konuşmada:

“Ne güzel söylemiş değerli Kıbrıs Türkü şairimiz ‘iki bayrak dalgalanır bugün kuzeyde iki nazlı gelin misali, İki bayrak dalgalanır bugün kuzeyde bir zamanlar Türk halkının zincire vurulduğu yerde, bir zamanlar Türk halkının hunharca öldürüldüğü yerde, artık hürüz özgürüz dermişçesine.’ Evet, özgürlüğümüzü borçlu olduğumuz aziz şehitlerimiz fedakarlıkları ve cesaretleriyle milletimizin kalbinde yerlerini almışlardır” dedi.

Dr Fazıl Küçük ve kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Barış Harekatı’na karar veren Türkiye’nin 37’nci hükümetinin üyelerini şükranla yad ettiğini belirten Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

“2004 yılında Annan Planı’na ‘hayır’ diyen, 2017’de Crans-Montana’da masadan kalkan iktidarı ve Ada’nın zenginliklerini sadece kendine hak gören Kıbrıs Rum tarafı çözüm yolunu tıkamaya devam ediyor. Geriye doğru baktığımızda 58 yıldır süren bu zihniyetin değişmediğini, Cenevre’de düzenlenen gayri resmi 5 artı Birleşmiş Millet toplantısında bir kez daha gördük. Rum tarafı gerçeklerden kopuk. Maksimalist, samimiyetsiz ve şımarık yaklaşımını sürdürmekte ısrarcıdır. Bu yaklaşımlarını değiştirmek, kendilerini sorgulamak, hakkaniyetli çözüm yolunda samimi çaba harcamak gibi bir niyetleri yoktur. Geçmişte hangi niyetleri taşıyorlarsa bugün de meseleye aynı zaviyeden yaklaşıyorlar. Şöyle biraz derine indiğinizde içlerinde hala 1974 öncesi katliamların özlemini çekenler bulunduğunu görebiliyoruz. Bunlar dürüst değil. İşte bunlarla Annan Planı ile ilgili görüşmeleri yaptık. Bizzat işin içindeydim. Orada bu görüşmeleri beraber yaptık. Bize söz verdiler, verdikleri sözü tutmadılar. Referandum dediler, Güney referanduma yüzde 65 ‘hayır’ dedi, ama Kuzey ‘evet’ dedi. Peki ne oldu? Buradan Avrupa Birliği’ne sesleniyorum. Siz sözünüzü tuttunuz mu?”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: BİZ MESAJIMIZI VERİYORUZ. BİZ HAKLIYIZ.

Erdoğan konuşmasına “Avrupa birliği mali noktada, idari noktada Kuzey Kıbrıs’a desteklerini verecekti. Verdi mi? Hayır, vermedi. Niye? Bunların hayatı yalan üzerine kurulu. Dürüst değiller. Geçen gün beni arıyorlar, söyledikleri şu ‘duydum ki ayın 20’inde Kuzey Kıbrıs’ta konuşma yapacakmışsınız. Herhalde orada rahatsızlık verici bir konuşma olmaz.’ Bunun iznini herhalde sizden alacak değiliz. Bugün ne kadar Türk düşmanı varsa Miçotakis’le beraber Amerika’da, belki video konferansla bir araya gelmek suretiyle, bize cevap teşkil edecek bir konuşmayı da onlar yapacaklar. Varsın yapsınlar. Biz mesajımızı veriyoruz. Biz haklıyız. Haklı olduğumuz için de sonuna kadar hakkımızı savunacağız. Bunların hak ve özgürlük söylemleri sadece işlerine yaradığı yere kadar geçerlidir. Sonrasında istikametleri hemen eski dönemlerine çeviriyorlar. Haksız şekilde üye yapıldıkları Avrupa Birliği’ni de bu tutumlarına alet ediyorlar. Kıbrıs Türk halkının kanıyla canıyla ve şehitlerinin fedakarlığıyla kurduğu devletten vaz geçmesini istiyorlar” ifadeleriyle devam etti.

ERDOĞAN: ÖNCELİKLE KIBRIS TÜRKÜ’NÜN EGEMEN EŞİTLİĞİYLE EŞİT STATÜSÜ TEYİT EDİLMELİDİR       

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanı Tatar, Cenevre’de çözüm odaklı ve gerçekçi bir öneri sundu. Bu gerçekçi ve yenilikçi teklife olan desteğimiz tamdır. Buna her platformda ifade ediyoruz. Yeni bir müzakere süreci ancak iki devlet arasında yürütülebilir. Bunun içinde öncelikle Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitliğiyle eşit statüsü teyit edilmelidir. Çözümün anahtarı da budur.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: BİZİM KİMSENİN TOPRAĞINDA, HAKKINDA MÜLKÜNDE GÖZÜMÜZ YOKTUR

KKTC Cumhurbaşkanı ve hükümetini, Maraş konusunda ortaya koydukları azimli duruş için tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maraş'ta hayat yeniden başlayacaktır. Mülkiyet haklarına riayet edilen yürütülen bu çalışmalar ışığında, artık Maraş’ta herkesin yararına olacak yeni bir dönemin kapıları açılacaktır. Açılımın, Kapalı Maraş’ın yüzde 3.5’na tekabül eden pilot bölgede başlayacak olması Kıbrıs Türk makamlarının bu konuya ne kadar hassas yaklaştığını ortaya koyuyor. Yıllardır atıl durumda kalan bu bölge çözümsüzlüğün değil, Kıbrıs Adası’nın müreffeh geleceğinin sembolü olacaktır. Atılan bu adımlarla Maraş’ta yeni mağduriyetler oluşturulmayacak, bilakis mevcut mağduriyetler giderilecektir. Bizim kimsenin toprağında, hakkında mülkünde gözümüz yoktur” dedi.   

“TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ OLARAK BİZ HAKLARIMIZI KORUMAK ADINA NE YAPILMASI GEREKİYORSA ONU YAPACAĞIZ”

Doğu Akdeniz’de hem kendi hak ve çıkarlarını hem de Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını korumakta kararlı olduklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Arzumuz bölgenin huzur, barış, istikrar, iş birliği ve refahla anılmasıdır. Bu doğrultuda yapıcı öneriler sunuyor, fırsatları birlikte değerlendirme tekliflerinde bulunuyoruz. İlgili tüm tarafların yer alacağı Doğu Akdeniz Konferansı önerimiz, bu yöndeki irademizin tezahürlerinden biridir. Hidrokarbon kaynaklarının adilane paylaşımına dair Kıbrıs Türk tarafının iş birliği önerisi gibi bu teklif de hala masadadır ancak Kıbrıs Türkü’nün tüm iş birliği çağrılarına kulak tıkayan Rum tarafı sonbaharda sondaj çalışmalarına yeniden başlayacağını duyurdu. Kimin tek yanlı faaliyetler gerçekleştirdiğinin, kimin gerginliği artırdığının muhakemesini uluslararası toplumun vicdanına bırakıyorum. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak biz haklarımızı korumak adına ne yapılması gerekiyorsa onu yapacağız. Ülkelerimizi tek taraflı kararlarla yolundan çevirebileceklerini sananlara diplomasi ve ekonomi başta olmak üzere her alanda gerçekleri göstermek boynumuzun borcudur.”

“BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZ EN BÜYÜK GÜCÜMÜZDÜR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, içeride ve dışarıda bugünkü ziyaretlerinden rahatsızlık duyanlar olduğunu bildiklerini belirterek, “Bu çevreler, ilk günden itibaren ziyaretimizi ve şu tarihi bayram sevincimizi gölgelemek için ellerinden geleni yaptılar. Nitekim bizim bu ziyaretimiz üzerine, hemen az önce ifade ettiğim gibi Amerika’da bir kesim, Rumlarla ilişkileri güçlendirmek bahanesiyle harekete geçti. Aralarında tescilli Türkiye düşmanlarının olduğu bazı isimler, güya Türkiye’nin saldırganlığına karşı Rumlara ve Yunanlılara desteklerini ifade etmek üzere bir konferans düzenlemiştir” ifadelerine yer verdi.

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47 yıldır hâlâ hazmedilemediğinin anlaşıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hiç kusura bakmasınlar değil 47, 147 yıl da 247 yıl da sürse, Kıbrıs Türk halkı bağımsızlığından ve özgürlüğünden taviz vermeyecektir. Hatta onlara bir an önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelerek, hem buradaki devleti tanımaları hem de bu güzel coğrafyanın güzelliklerinden istifade etmeleri çağrısında bulunuyorum. Bunun dışında ne dışarıdan verilen mesajların ne de içeriden yürütülen girişimlerin bizim nazarımızda boş teneke gürültüsünden öte bir kıymeti yoktur. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kardeşliğini örselemeye, dayanışmasını zayıflatmaya kimsenin gücü yetmez. Bizim muhabbetimiz çıkar hesapları üzerine kurulu değildir. Bizim kardeşliğimizin hamuru, şehitlerimizin kanlarıyla, gazilerimizin fedakârlıklarıyla, halklarımızın gayretleriyle yoğrulmuştur. Birlik ve beraberliğimiz en büyük gücümüzdür.”

 “KIBRIS TÜRK HALKININ DAHA MÜREFFEH YARINLARA ULAŞACAĞINA İNANIYORUM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kalkınması, sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturulması için ne gerekiyorsa kararlılıkla hayata geçireceğiz. Gizli, açık tüm baskı, kısıtlama ve ambargolara rağmen Kıbrıs Türk halkının özgüvenini sürekli artırarak, daha müreffeh yarınlara ulaşacağına inanıyorum. Bütün zorluklar, unutmayın, geçici, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise kalıcıdır” diye konuştu.

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Onların bıraktığı emaneti koruma sorumluluğu hepimize düşüyor. Bu devlet, bu güzel ülke yeni nesillerle daha da güçlenecek, Doğu Akdeniz’de barışın sembolü olacaktır. Barış Harekâtı’nda Kıbrıs Türkü’nün özgürlüğü, egemenliği uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, gazilerimizi de şükranla anıyorum. Bu anlamlı günde Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere İstiklal Savaşı’mızın kahramanlarını da rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Daha nice bayramları ve yıl dönümlerini birlikte kutlamayı Rabb’imden niyaz ediyorum. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’mız kutlu olsun, Kurban Bayramı’mız mübarek olsun.”

Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın eşi Sibel Tatar, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, kuvvet komutanları, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan da katıldı.

Törende, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu, Başbakan Ersan Saner, Başbakan Yardımcısı, Ekonomi ve Enerji Bakanı Erhan Arıklı, bakanlar, milletvekilleri, KKTC’nin 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sezai Öztürk, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu, gaziler ve vatandaşlar da yer aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı töreni öncesinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Lefkoşa Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı.

Saygı duruşundan sonra İstiklal Marşı’nın okunması ve bayrakların göndere çekilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, anıt özel defterini imzaladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, deftere şunları yazdı: “Aziz Atatürk, bugün hem Kıbrıs Türk halkıyla güç ve gönül birliği içinde gerçekleştirdiğimiz Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47. yıl dönümünü kutlamak hem de mübarek Kurban Bayramımızı idrak etmek üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeyiz. Ada’yla ilgili kritik gelişmelerin yaşandığı bir dönemde gerçekleşen bu ziyaret Anavatan Türkiye olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin huzuruna, refahına ve istikbaline verdiğimiz önemin bir nişanesidir. Türk milleti nasıl 47 sene önce katliam tehdidiyle karşı karşıya bırakılan Kıbrıs Türk halkının imdadına koşmuşsa bugün de yarın da elindeki tüm imkânlarla Kıbrıslı kardeşlerinin yanında olmayı sürdürecektir. Kıbrıs Türkü’nün hak, adalet ve özgürlük davasını uluslararası planda da zafere taşıyana kadar mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Ruhun şad olsun.”

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar da anıt özel defterini imzaladı. Cumhurbaşkanı Tatar, şunları kaydetti: “Yüce Atatürk; ilke, düşünce ve mücadelenizden güç ve ilham alan Kıbrıs Türk halkı, Anavatan Türkiye’nin sarsılmaz desteğiyle yürüttüğü direnişini zaferle sonuçlandırmış, bu direnişi 20 Temmuz Barış Harekâtı ile taçlandırmıştır. Huzurunda bir kez daha söz veriyoruz; devletimizden, bağımsızlığımızdan ve egemenliğimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Kıbrıs Türk halkının yeniden doğuşu olan 20 Temmuz Barış Harekâtı’nın 47. yıl dönümünde sizden güç olarak mücadelemize devam ederken, ilkelerinizden ve gösterdiğiniz aydınlık yoldan ayrılmayacağız. Sizi rahmet, saygı ve özlemle anıyoruz.”

Editör: MURAT ÖZER