Kızı Ada ile birlikte yeni keşifler yapmayı çok sevdiğini belirten tiyatro sanatçısı Melis İşiten, anneliğin kendisinde uyandırdığı hisleri ve Ada ile yapmaktan keyif aldığı aktiviteleri MAG Mayıs sayısı Anneler Günü özel içeriğinde anlattı.

MELİS İŞİTENANNELİK ÖMÜRLÜK ÖĞRENME HALİ”

“Annelik; üzerine düşünüp, kafa yorup, hayaller kurup, planladığım bir şey değildi hiçbir zaman benim. Dünyaya anne olmak için gelmiş kadınlardan olduğumu düşünmedim hiçbir zaman” açıklamasında bulunan başarılı isim Melis İşiten sözlerine şu şekilde devam etti: “Ne zaman hayatıma Uraz girdi, o zaman beraber dünyaya bir çocuk getirme fikriyle anne olmaya heyecanlandım ve süreçte hiçbir planım ya da beklentim olmadı açıkçası anneliğe dair. Hatta kendi gözlemlerim ve deneyimlerimden nasıl anne olacağım bilemem ama nasıl anne olmayacağım onu biliyordum dedim hep.”

Ada’nın ismine nasıl karar verdiklerinin hikayesini de paylaşan İşiten “Aslında çok büyük bir hikâyesi yok. Erkek olsa Uraz’ın babasının adını koyacaktık. Kız olunca karar biraz bana bağlıydı. Ada dediğimiz şeyin; özgürlük, denizle çevrili olması, ayakta kalabilmesi gibi anlamlara dayanmasını sevdik. Bir de soyadı yeterince uzun diye isminin kısa olması işimize geldi.”

Anneliği bir cümleyle anlatmanızı istesek, neler söylersiniz?

Ömürlük öğrenme hali.

Anne olmakla birlikte hayatınız nasıl bir değişime uğradı? Beklentileriniz doğrultusunda bir değişim mi oldu sizin için?

Annelik; üzerine düşünüp, kafa yorup, hayaller kurup, planladığım bir şey değildi hiçbir zaman benim. Dünyaya anne olmak için gelmiş kadınlardan olduğumu düşünmedim hiçbir zaman. Ne zaman hayatıma Uraz girdi, o zaman beraber dünyaya bir çocuk getirme fikriyle anne olmaya heyecanlandım ve süreçte hiçbir planım ya da beklentim olmadı açıkçası anneliğe dair. Hatta kendi gözlemlerim ve deneyimlerimden nasıl anne olacağım bilemem ama nasıl anne olmayacağım onu biliyordum dedim hep.

Şu anki çocukların en büyük avantajı nedir sizce?

Avantaj mı dezavantaj mı, onlar büyümeden bilemeyeceğimiz bir dönemdeyiz bana kalırsa. EQ’ları çok gelişmiş çocuklar var şu an ortalıkta. Ben diyebilirim ki sözlerinin dinleniyor olduğu bir çocukluk büyüyor, çok daha özgürler.

Ada’nın ismine nasıl karar verdiniz? Bir hikâyesi var mı?

Aslında çok büyük bir hikâyesi yok. Erkek olsa Uraz’ın babasının adını koyacaktık. Kız olunca karar biraz bana bağlıydı. Ada dediğimiz şeyin; özgürlük, denizle çevrili olması, ayakta kalabilmesi gibi anlamlara dayanmasını sevdik. Bir de soyadı yeterince uzun diye isminin kısa olması işimize geldi.

Ada artık okula da gidiyor. Nasıl geçiyor günleriniz? Neler hissediyorsunuz?

Şaşkınım gerçekten. Kendimi çok şanslı hissediyorum bu büyüme yolculuğunda ona eşlik ettiğim için. Okuldaki Ada’yı çok merak ediyorum. Kendi ortamında, sosyalleşme dünyasında nasıl olduğunu merak ederek geçiyor günlerim. Okul sanki adım adım kendi dünyasını kurması demek gibi geliyor bana. Arkadaşlıklar, duygular, incinmeler ve sevinçler; hepsini bir arada yaşıyor. Ben de buna sadece uzaktan şahit olup onun istediği kadar alanına girmeye özen gösteriyorum. Hissim heyecan. Hep heyecanlanıyorum adımlarında.

Ada’nın kariyer planlamasına dahil olmayı düşünüyor musunuz? Yoksa kararı tamamen kendisine mi bırakacaksınız?

Hiç düşünmüyorum. Sadece, seveceği ve kendi tercih edeceği işi yapmasını isterim. Zaten günümüz şartlarında insanın sevdiği işi yapması bence en büyük lükslerden biri. O yüzden tek temennim bunu bulabilmesi olur. Fikirlerimizi hep paylaşıyor olacağız elbette ama kararlarını hep kendi mutluluğu üzerinden almasını doğru buluyorum. Çocukluktan beri öğretmeye çalıştığım şeylerin başında da mutluluğu tercih edebilmesi var zaten.

Beraber yapmaktan keyif aldığınız aktiviteler neler?

Ben onunla en çok yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum. Yeni yerlere gitmeyi, yeni lezzetler tatmayı, ona olduğu kadar bana da yeni gelen şeyleri beraber deneyimlemekten çok zevk alıyorum. Çok hareketli bir annesi olduğu için o açıkçası benimle sadece durmayı da seviyor ve ben de ondan bunu öğrenmeye çalışıyorum. Durup sohbet etmek, sadece konuşmaya vakit ayırmak gibi bir alışkanlığımız var.

Annenizden aldığınız ve sizin için önem taşıyan bir öğüt var mı?

Dürüstlük. Ben de annesi ve babası boşanmış bir ailenin çocuğuydum. Annem bana sadece ona dürüst olmam gerektiğini söylerdi. Ne olursa olsun ona yalan söylememe gerek olmadığını bilerek büyüdüm ve ben de anneliğimde bunu başarmaya çalışıyorum. Her şeyi hallederiz; tartışırız, konuşuruz, aşarız ama yalan olursa halledemeyiz diyorum.

İleride çocuğunuzun sizinle aynı mesleği yapmasını ister miydiniz?

Bu çok sorulan bir soru bize. Benim ilk tercihim oyuncu olması olmaz ama sanıyorum onun tercihi; ben ne yaparsam yapayım bu olacak. İzleyip göreceğiz.

Evde birlikte yaptığınız aktiviteler neler? Nasıl geçiyor bir gününüz?

O da benim gibi rutinleri çok seven bir çocuk. Beraber güne başlayıp herkesin kendi alanında aynı şeyleri yapmasını seviyoruz. Diş fırçalamak, bakım yapmak, giyinmek, matın üzerinde esneme hareketleri ile güne başlayıp kahvaltıda buluşmak gibi. Ajandacı bir anne olduğum için, o da ne yazık ki çok buna yatkın bir çocuk oldu. İyi mi oldu kötü mü oldu onu gelecek bize gösterecek.

Anneler Günü mesajınızı paylaşır mısınız?

Evlatlarımıza ne olursa olsun onları her halleriyle koşulsuz sevdiğimizi hissettirebilelim isterim. Annesi hayatta olmayanların ya da anne olamayanların da Anneler Günü’nü kutlarım.

Editör: MURAT ÖZER