TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "15 Temmuz, darbelerle oluşan tarihi dönemin kapatıldığının tescil edildiği bir gecedir. Bu yönüyle 15 Temmuz'a çok net bir şekilde halk hareketi diyebiliriz. Böyle bir hareket dünya tarihinde de yoktur" dedi.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü nedeniyle TBMM'deki 15 Temmuz Şehitler Anıtı'nda anma töreni düzenlendi. Törene TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci,  Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, siyasi partilerin temsilcileri, 15 Temmuz gazileri ve şehit yakınları katıldı. Fuat Oktay ve Mustafa Şentop, anıta çelenk bıraktıktan sonra Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kur'an-ı Kerim okuyarak dua etti.

Mustafa Şentop, 15 Temmuz darbe girişiminin 6'ncı yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "Böyle anlamlı bir günde, hain darbe teşebbüsünün hedefi olmuş bu gazi mekanda toplanma maksadımız, bir matemi diri tutmak, gidenlerin ardından ağıt yakmak değildir. İnanıyor ve biliyoruz ki, kelamı, ezanı, vatanı korumak için; insanlığın ufkunda bir umut ışığı, bir kurtuluş müjdesi olarak parlayan Türkiye uğruna şehadete yükselen vatan evlatlarının asli makamı, her faninin gıpta edeceği ölçüde yücedir, muazzezdir. Bizim bugün burada bir araya gelişimiz, 6 yıl önce yaşanan ihaneti bozguna uğratan direniş şuurunun ve iradesinin gün geçtikçe güçlendiğini ortaya koymak; millet ve devlet olarak yegane kurtuluşun o şuur ve iradede olduğunu bir kere daha ilan etmektir" dedi.

'TÜRKİYE HİÇBİR DAYATMAYI KABUL ETMEYECEK'

Şentop, 15 Temmuz gecesi neler yaşandığına milletçe şahit olduklarını kaydederek şunları söyledi:

"Asıl üzerinde durulacak husus, 15 Temmuz’da gerçekleşen hain girişimin sebepleridir. Tarihin belli dönemlerinde dönüşümün hızlandığına şahit oluruz. Tarihin hızlandığı bu dönemleri daima küresel tasarımlar, büyük siyasi değişiklikler takip etmiştir. Dünya sisteminin yeniden tanzim edildiği, küresel ve bölgesel düzeyde belirleyici tasarımların gerçekleştiği böyle bir dönemde, bazı güçler için Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve kültürel düzeyde etkili ve iddialı bir aktör olarak öne çıkması tehdit olarak görülmektedir. Dünyayı, 80 yıl önce gerçekleşmiş bir tarihi olayın kurduğu dengelere göre yönetmeye çalışanlar, dünyanın 5’ten, Türkiye’nin de sınırlarından ve sanıldığından büyük olduğunu kabule yanaşmamaktadırlar. Köhnemiş ve geçerliliğini yitirmiş bu yaklaşıma göre Türkiye, teknoloji değil, şeftali üretmesi gereken; bölgesindeki sorunlara karşı bağımsız politika geliştirme iradesi göstermeyen, ekonomisi ucuz iş gücüne dayalı ve askeri önemi tampon bölge olmaktan ibaret bir ülke olmalıdır. Oysa Türkiye’nin durumu, talebi ve kaderi artık farklıdır. 19'uncu yüzyılın bütün büyük güçlerinin yeniden tarih sahnesine çıkarak küresel roller peşinde olmayı kendilerine hak saydığı, bölgesel altüst oluşların derinden hissedildiği bir dönemde, Türkiye’den kabuğuna çekilip kendisine çizilen sınırlara mahkum yaşamasını, güvenlik önceliklerini ihmal etmesini beklemek, Türkiye'nin kesinlikle rıza göstermeyeceği ve yaşadığımız dünyanın gerçekleriyle de bağdaşmayan bir dayatmadır. Dostlarımız müsterih, düşmanlarımız emin olsunlar ki, Türkiye, güvenliğini, mevcudiyetini ve istikbalini tehlikeye sokacak hiçbir dayatmayı kabul etmeyecek; tarihin en zorlu çağlarında ve en zorlu coğrafyalarda yaptığı gibi, yeniden insanlığın beklediği adalet ve umut merkezi olma vasfını koruyacaktır."

'15 TEMMUZ'UN ANA GAYESİ, TÜRKİYE’NİN İRADESİNİ YOK ETMEKTİR'

Şentop, 15 Temmuz darbe girişiminin gerekçeleri arasında Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarında ısrarcı olmasının da yer aldığını kaydederek şöyle dedi:

"Nitekim, 15 Temmuz darbecileri, aziz milletimizin direnişi ve Cumhurbaşkanımızın kararlı liderliği ile bozguna uğrayınca şerefli ordumuzun askeri helikopterlerini gasbedip bir komşu ülkeye kaçmışlardır. Bu noktada, mavi vatan konusunda ne kadar kararlı olduğumuzu bir kez daha ilan etmekte fayda görüyorum. Bu hakikatler de göstermektedir ki, 15 Temmuz’un ana gayesi, Türkiye’nin uluslararası hukuktan, tarihi ve coğrafi haklarından kaynaklanan iddialarının peşinden gitme iradesini yok etmek; bu iddiaları tahakkuk ettirmek yönündeki gayretleri sona erdirmektir. Bu apaçık hakikati gözönüne alarak şu tespiti yapmaya mecburuz; 15 Temmuz darbe girişimi aracılığıyla Türkiye’nin çekilmek istendiği etkisiz, iddiasız, milli hedeflere aykırı, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızdan feragat eden politik çizgiyi savunarak bu darbeye karşı olmak mümkün değildir. Daha açık ifadesiyle Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de, Karadeniz’de etkinleşmesini sağlayan politikalara karşı durarak; savunma sanayinde, terörle mücadelede ve yerli enerji çalışmalarında gösterilen gayreti takdir ettiğini ve takip edeceğini ilan etmeden; işgal edilen topraklarını destansı ‘Vatan Muharebesi’ ile azat kılan Azerbaycan’ın haklı davasına verilen desteğin heyecanını içtenlikle yaşamadan, 15 Temmuz darbe girişimi gerçekten kınanamaz."

'15 TEMMUZ LİDERİNİ BULAN MİLLETİN ZAFERİDİR'

Şentop, 15 Temmuz darbe girişimine yönelik karşı duruşun, hain hamlenin sadece vahşi yöntemini ve icrasını tenkit etmekle sınırlı kalamayacağını kaydederek şöyle konuştu:

"Bu darbe girişimine karşı sergilenecek hakiki tavır, onun nihai gayesini toptan reddetmektir. Çünkü 15 Temmuz darbe girişimi, sadece gayrı milli bir çetenin iktidar arayışı olmayıp, Türkiye’nin bölgesinde etkisizleştirmesine yönelik bir tertiptir. İşte bu yüzden, 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletimizin tavrını ve direnişini en yerinde tavsif edecek terkip, ‘halk ihtilali’dir. Ve hem o geceki cesareti hem de sonrasındaki kararlılığı sebebiyle bu halk ihtilalinin lideri de, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Tarihin hakkını teslim edeceği bu liderliğin büyüklüğünü ifade, neticelerinin hayırlı olduğunu kabul etmek, hakşinaslığın ve vatanperverliğin gereğidir. 15 Temmuz gecesi sergilenen direniş, liderini bulan milletin ve devletin zaferidir. Türkiye, tarihe nizam, coğrafyalara intizam vermekle maruf; hakkı hakim kılma cehdinin takipçisi, seciyesinde şecaat ve basireti harmanlamış aziz milletimizin inşa ettiği bir devlet geleneğinin son halkasıdır."

15 TEMMUZ SERGİSİ AÇILDI

TBMM'de 15 Temmuz darbe girişimi gecesi yaşanan olayların anlatığı fotoğraflardan oluşan '15 Temmuz Sergisi'nin açılışı yapıldı. Sergi açılışına TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un yanında AK Parti Grup Başkanı İsmet Yılmaz, AK Parti Grup Başkan Vekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, TBMM İdari Amiri MHP’li Erkan Haberal ile birlikte bazı milletvekilleri katıldı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, darbecilerin hesaplarını sembolik mekan ve hedeflere göre yaptığına işaret ederek "Darbeciler, dünyanın hiçbir yerinde doğrudan halkla çatışmak istemezler. Çünkü darbe zaten meşruiyet zemini olmayan bir harekettir. Halkı da karşılarına alarak bu meşruiyeti olmayan hareketi daha da zayıflatmak istemezler. Ama darbeciler 15 Temmuz'da doğrudan halkı hedef alarak hareket etti. Milleti hedef gözeterek ateş ettiler. Darbe girişiminde TBMM, Cumhurbaşkanı ve külliye hedef alındı. Bu olaylar darbecilerin milleti temsil eden kurumlara karşı nasıl büyük bir kin içerisinde olduklarını gösteriyor" dedi.

'15 TEMMUZ HALK HAREKETİDİR'

Şentop, TBMM'ye o gece 3 bomba atıldığını hatırlatarak, "15 Temmuz darbe girişimi, milletin bizzat kendisini ve iradesini hedef alan büyük bir ihanet hareketi. Milleti ve milletin temsil makamlarını hedef alan hain saldırının unutulmaması gerekiyor. Bence 15 Temmuz'un bastırılması çok daha önemli, çok daha büyük destansı bir harekettir. Çünkü tarihimiz boyunca Sultan Abdülaziz döneminden beri darbelere maruz kalmış, siyasi iktidarların darbelerle değiştirildiği bir ülkeyiz. Tarihimizde bir başbakan, iki bakanın idam edildiği bir darbe hatırası var. Dolayısıyla böyle bir tarihi süreçten gelen ülkemizin, milletimizin 15 Temmuz'da gerçekleşen bu hain teşebbüsü bastırması çok önemli bir hadisedir. 15 Temmuz, darbelerle oluşan tarihi dönemin kapatıldığının tescil edildiği bir gecedir. Bu yönüyle 15 Temmuz'a çok net bir şekilde halk hareketi diyebiliriz. Böyle bir hareket dünya tarihinde de yoktur. Çünkü halk hareketleri dünya tarihinde hep siyasi iktidarlara karşı gelişmiştir; hükumeti değiştirmek, kralı indirmek gibi. 15 Temmuz'da ilk defa anayasal düzeni korumak, kendi seçmiş oldukları temsilcilerin yönettiği bir yönetim şeklini muhafaza etmek için halk hareketi gerçekleşmiştir" ifadelerine yer verdi.

Şentop, konuşmasının ardından serginin açılışını yaptı.

15 TEMMUZ PANELİ

Etkinlikler kapsamında TBMM Başkanlığı tarafından '15 Temmuz Paneli' de düzenlendi. Panele Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde öğretim üyesi Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş, Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Taşansu Türker, Hürriyet Gazetesi Yazarı Albuldakir Selvi ve Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat katıldı. TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç, panelin açılış konuşmasını yaparak, Türk demokrasi tarihinde yepyeni bir sayfa açıldığını, FETÖ’nün tekrar hiçbir şekilde büyümesine izin verilmemesi gerektiğini söyledi. Bilgiç, Türk milletinin yapılan vatanperverlikleri asla unutturmayacağını kaydederek "Seçeceğim hiçbir kelime bu ihaneti tanımlamayı ifade etmeye yetmeyecektir. Böyle bir hadiseyi yaşamış olduğumuza dahi inanmakta güçlük çekiyorum. 15 Temmuz aynı zamanda ülkemizi parçalamak için yapılan hain bir terörist saldırıydı. Darbeciler her zaman dış güçlerin desteğini yanlarında bulundurmuşlardır. 15 Temmuz girişimi de istisna değildir. 15 Temmuz vatandaşıyla, medya organlarıyla, siyasi partileriyle, bir bütün olarak Türk milletinin cesaret örneği göstererek darbeye karşı dünya tarihinde görülmemiş bir direniş ortaya koymasıdır. Böyle bir Meclisin mensubu olmakla ne kadar iftihar etsek azdır. Türk demokrasi tarihinde yepyeni bir sayfa açılmıştır. Bu darbe girişimi, Türk toplumunu bütün kesimleriyle kenetlendirmiş olması bizler için en büyük teselli kaynağıdır" dedi. (DHA)

Editör: MURAT ÖZER