TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Ukrayna Parlamentosu Başkanı Ruslan Stefançuk ve Hırvatistan Meclis Başkanı Gordan Jandroković’in ev sahipliğinde düzenlenen ‘Kırım Platformu Birinci Parlamenter Zirvesi’nde konuştu.

Zirvenin oluşumu için Türkiye’nin başından beri verdiği desteği vurgulayan Şentop, Kırım Platformu’nun parlamento ayağının işler hale gelmesinin önemine işaret etti. Şentop, “Bu yaklaşımın temelinde Türkiye’nin, Kırım ve ilhak altındaki diğer bölgeler dahil Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne sarsılmaz desteği yatmaktadır Kırım ayrıca, soydaşlarımız Kırım Tatarlarının anavatanıdır. Konu, stratejik, tarihi ve ekonomik boyutu bir kenara, bizim için bu yanıyla da önem arz etmektedir. Zira, Kırım Tatarları da diğer tüm halklar gibi kendi yurtlarında hür ve güvenli bir şekilde yaşamayı hak etmektedir” dedi.

“Türkiye, Kırım’ın ilhakını tanımamıştır, tanımayacaktır, Ukrayna’ya ve Kırım Tatarlarına gerek ikili gerek çok taraflı platformlarda desteğini sürdürecektir” ifadesiyle konuşmasını sürdüren Meclis Başkanı Şentop, “BM’de her yıl ele alınan Kırım konulu yasa tasarılarına ortak sunucu olmamız bunun en somut göstergelerinden biridir. Ancak bildiğiniz üzere, BM önündeki hiçbir ciddi soruna çözüm bulamadığı gibi mevcut soruna da çözüm geliştiremiyor. Bu durum Türkiye olarak her zaman ve zeminde “Dünya beşten büyüktür” ifadesiyle vurguladığımız uluslararası kuruluşlardaki reform ihtiyacının da açık bir göstergesidir” şeklinde konuştu.

Şentop Türkiye’nin, başta Kırım Tatar Millî Meclisi Başkan Yardımcısı Neriman Celal olmak üzere Kırım’da özgürlüklerinden mahrum edilenlerin durumunu da yakından takip ettiğini ifade etti. Şentop, “Adı geçenlerin en kısa zamanda serbest bırakılmalarını temenni ediyoruz” dedi. Platformun, parlamentolar arasında tesis edeceği iş birliği sayesinde bu konularda dünya kamuoyunda farkındalık yaratılmasının mümkün olabileceğini kaydeden Şentop, “Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Platform çatısı altında yürütülecek çalışmalara katkıda bulunmaya hazır olduğumuzu beyan etmek isterim” dedi. Ukrayna’daki savaşın, Rusya tarafından 30 Eylül’de alınan ilhak kararıyla yeni bir aşamaya geçtiğini belirten Şentop, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Türkiye, Kırım’da olduğu gibi Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson’un ilhakını da tanımamaktadır. Bu tasarruflar, bizim nezdimizde yok hükmündedir. Uluslararası hukuka aykırı bu adımları reddettiğimizi bu vesileyle de huzurlarınızda kayda geçirmek isterim. 24 Şubat’tan bu yana devam eden savaşta on binlerce Ukraynalı hayatını kaybetti, milyonlarca insan yerlerinden oldu ve Ukrayna’nın pek çok şehri ciddi yıkıma uğradı. Savaş en çok bölgemizi etkilemektedir. Bununla birlikte, savaşın küresel faturası da her geçen gün ağırlaşmaktadır. Her zaman vurguladığımız üzere, bu savaşın kazananı olmayacaktır.”

"Çatışmaların Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü temel alan adil bir barışla bir an evvel sona erdirilmesini arzuluyoruz” diyen Şentop, şöyle devam etti;

“Ukrayna’nın haklı mücadelesini desteklerken, diplomasinin günah keçisi yapılmaması, koşullar elverdiğinde bu çatışmanın diplomasiyle sonlandırılmasına hazır olunması çağrısında bulunuyoruz. Müzakere, taviz vermek demek değildir. Sahadaki kazanımları masada avantaja çevirmek mümkündür. Sayın Cumhurbaşkanımızın da her vesileyle söyledikleri üzere, bu yolda Türkiye olarak arabuluculuk yapmaya hazırız.”

Uluslararası hukuka ve hukuka riayete bir kez daha dikkat çeken Şentop, şu ifadeleri kullandı:"Uluslararası hukuk kendini güçlü hissedenlerin delip geçtiği, güçsüz devletlerin ise uyma mecbur olduğu bir örümcek ağı değildir. Eğer kendini güçlü sanan devletler, kendi çıkarları için başka ülkeleri ateşe atmaktan, dünyayı kan ve gözyaşına boğmaktan kaçınmıyorlarsa ortada uluslararası hukuk kalmaz. Herkes gücü yettiği kadar hukuku ihlal etmeyi kendisi için bir hak olarak görmeye başlar. Dünya barışı ve uluslararası güvenlik hukukla, hukuka saygı ve riayetle, adil bir uluslararası düzenle mümkündür. Devletin egemen eşitliğine dayanan, insanı esas alan yeni bir anlayış mümkündür ve dünya barışı için elzemdir. Yegane çıkış yolu da budur."

Editör: MURAT ÖZER