ABD’de temaslarına devam eden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı görüşme sonrasında basına açıklamalarda bulundu ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu  Blinken görüşmesiyle ilgili şunları kaydetti;

F16 modernizasyonu ve yeni F16 alımları da gündemimizin önemli maddelerinden bir tanesiydi. Yönetimin, Kongre ile işlettiği süreç hakkında bilgi aldık. Diğer taraftan tabi bölgesel konuları kendi aramızda değerlendirdik. Enerji işbirliğimizi daha da geliştirmek için dün arkadaşlarımız kendi aralarında görüştüler, mutabık kaldılar. Bugün Blinken ile yaptığımız görüşmede mutabık kaldık ve önümüzdeki süreçte bu konuya daha fazla yoğunlaşacağız ve işbirliğimizi daha da geliştireceğiz.”   

“F16 konusunda, bunun sadece Türkiye için değil, NATO ve ABD’nin kendisi için de önemli olduğu konusunda hem fikiriz.”  

“Bölgesel konularda, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği sürecinde gelinen noktayı değerlendirme imkanımız oldu. Uzmanlar Düzeyinde Daimi Komite Toplantısı’nın 3’üncüsü önümüzdeki süreçte yapılacak. Biz Türkiye olarak bugüne kadar atılan adımları memnuniyetle karşıladığımızı ama özellikle İsveç’in daha yolun başında olduğunu bir kere daha söyledik. Somut adımlar beklediğimizi yani Üçlü Ahitnamede ne varsa onların uygulanması gerektiğini ne fazla ne az, bir kere daha söyledik.”

“İlişkilerimizi etkileyen konulardan bir tanesi buradaki FETÖ mevcudiyeti, biliyorsunuz. Dolayısıyla müttefiklik ruhu çerçevesinde daha iyi işbirliğine sahip olmamız lazım.”

“Vatandaşlarımıza yönelik vize uygulamaları ve gecikmeler, resmi pasaport sahiplerine yönelik bu gecikmeleri tekrar gündeme getirdik. En son görüşmemizden bu yana biraz iyileşme olsa da bazı Avrupa ülkelerine göre bazı olumlu adımlar atılsa da halen sorunun devam ettiğini kendisine ilettik.”

“Doğu Akdeniz, Türkiye – Yunanistan ilişkileri konusunda görüş alışverişinde bulunduk.”

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu sözlerine şöyle devam etti;

“Jim Jeffrey’in resmi bir görevi var mı yok mu bilmiyorum, kendi adına mı konuşuyor. Bugün Suriye’deki operasyonların herhangi bir şart olarak önümüze geldiğini görmedik, sabahtan itibaren farklı kesimlerle bir araya geliyoruz. Biraz önce gerçekleştirdiğimiz ikili görüşmede böyle bir şart yok. Ama Finlandiya ve İsveç’in üyelik sürecinin hızlanmasının Kongre üzerinde her ne kadar bu iki konunun doğrudan bağlantısı olmasa da olumlu etkisinin olacağını herkes söylüyor zaten. Bizde bu iki farklı konunun bir biri ile ilintilendirilmemesi gerektiğini söylüyoruz. Bir birinden bağımsız ve kendi kulvarlarında devam eden. İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğiyle ilgili 3’lü Ahitname imzaladık ve burada hangi adımların atılacağı belli. Yine F16 müzakerelerinde de İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği bir ön şart hiçbir zaman resmi olarak konuşulmadı. Bizde bunların birbirinden farklı olduğunu, doğrudan bir bağlantısının olmadığını ve bunun da Kongre’ye – elbette Türkiye olarak anlatıyoruz, anlatacağız- ama Kongre’ye yönetimin anlatması gerektiğini söyledik. Burada önemli olan yönetimin kararlı durup durmayacağı. Yönetim kararlı durursa neticede Kongre’de Menendes gibi bazı üyelerin, şu anda sadece Menendes’in sesi çıkıyor ama farklı üyeler de olabilir, bunların bu süreci engellemeyle ilgili adımları karşısında yönetim güçlü bir duruş sergilerse bu iş çözülür. Sonuçta burada yönetim de başkaları da Kongre’ye şuraya buraya atmasın, bir F16 modernizasyonu ve yeni modellerin satışı var dolasıyla her istediğimiz Türkiye’ye yaptıralım anlayışıyla bu işler yürümez. Bu işlerin böyle yürümeyeceğini dost düşman herkes gördü.”

“ABD’nin Türkiye ve Yunanistan ilişkilerinde ve Kıbrıs Rum Kesimi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki dengeyi onların lehine bozduğunu ilk defa bugün söylemedim. Daha önceki görüşmelerimizde Sayın Blinken’a doğrudan söyledim. Açıklamalarımızda buna vurgu yaptık çünkü Rus kesimi üzerindeki kısıtlamaları, ambargoları kaldırdılar. Rum Kesimi ABD’den silah alabilecek. Kime karşı alacak? Kıbrıs Türklerine karşı, Türkiye’ye karşı. Neymiş kara para aklama konusunda Rum Kesimi daha iyi işbirliği yapmış. Öyleyse Rum Kesimine yönelik başka teşvikler verilebilir, kredi açılabilir madem konu kara parayla ilgili, temiz parayla ilgili destek verilebilir. Sonuçta bunun karşılığı Kıbrıs Rum Kesimine silah vermek değil. Bu dengeyi bozmak demektir. Yani ABD’nin denge politikasının bozulduğunu gösteriyor. Aynı şekilde Türkiye- Yunanistan ilişkilerinde her ne kadar son zamanlarda bazı açıklamalarıyla bunu dengelemeye çalışsalar da fiiliyatta bu dengenin bozulduğunu görüyoruz.”

“Suriye veya başka konularda işbirliği yapabilmek için, bugün de söylediğimiz gibi, öncelikle ABD'ye daha önceki verdiği sözleri tutmadığı için güvenin zedelendiğini söyledik.”

Editör: MURAT ÖZER